GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:50
Tarih:04.01.2017

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sağlık Bakanlığıyla ilgili bazı yolsuzluk iddialarının araştırılması amacıyla HDP Grubu tarafından verilen önergenin lehinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yolsuzluklara hiçbir şekilde bulaşmamış, hırsızlıklara göz yummamış, ahlaksızlıklar karşısında susmamış milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bu önerge ana hatlarıyla ne diyor? Diyor ki:

Bir: Sağlık Bakanlığı bünyesinde yolsuzluk yapıldığı iddiaları var, güçlü iddialar.

İki: Bazı bürokratların zenginleştiği iddia ediliyor, üstelik de isim veriliyor.

Üç: AKP döneminde bu yolsuzluklara tüm şiddetiyle devam ediliyor.

Bu aşamadan sonra, daha detaylı bir bilgiye gerek bile olmadan, derhâl bir komisyon kurulmalı ve bu iddialar araştırılmalıdır. Neden bu komisyon kurulmalı? AKP'nin en önemli 3 vaadi: Bir: "Yoksulluklarla mücadele edeceğim." İki: "Yasaklarla mücadele edeceğim." Üç: "Yolsuzluklarla mücadele edeceğim." Bu kadar sözü veren bir partinin elbette derhâl bu komisyonu kurdurması lazım.

Peki, AKP bu komisyonun kurulmasını ister mi? Vallahi istemez. İnşallah beni yanıltırlar ve inşallah beni utandırırlar ama istemezler. Neden istemezler? Çünkü, yolsuzluklar Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılmaya başlanırsa çorap söküğü gibi gerisi gelir, domino etkisiyle bir iddia diğerini doğurur ve ucu 1 numaraya kadar gider. AKP bunu göze alabilir mi? E, alamaz. Keşke alabilse. Mesela bu komisyon kurulsa ve diyelim ki yolsuzluk iddiaları somutlaşsa ve bazı kişilerden hesap sorulsa. Acaba, bu kişiler şehir hastanelerinde yapılan yanlışları itiraf ederler mi? Ederlerse kimin başı yanar? Acaba, canı yanan kişiler FETÖ'nün siyasi uzantıları hakkında öterler mi? E, öterlerse acaba kimler biter? Acaba, bu komisyonun kurulmasıyla köşeye sıkışan bazı kişiler 17-25 Aralık yolsuzluk, hırsızlık, ahlaksızlık iddialarıyla ilgili neler söylerler? Söylerlerse bu işin ucu kime dayanır? Acaba, bu araştırma yapılırsa, bu komisyon kurulursa, ipi çekilen bazı kişiler yandaş medyanın, yandaş iş adamlarının, yandaş akademisyenlerin nasıl beslendiğini ve saadet zincirinin nasıl işlediğini açıklarlarsa acaba kim perişan olur? İşte bu endişelerden dolayı, 1 numara talimat verecek ve birazdan AKP'li milletvekilleri "Yolsuzluk iddialarını araştırmaya gerek yoktur." diyerek ellerini kaldıracaklar.

Şimdi salondaki AKP'lileri sayıyorum: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21 kişi. 317 kişiden 21 kişi burada, birisi bakan, birisi konuşmacı; grup başkan vekili bile bunu dinlemiyor. Birazdan sıra oylamaya gelince kapılar açılacak, AKP'li milletvekilleri koşar adım içeri girecekler "Vallahi gerek yoktur, billahi gerek yoktur." diye el kaldıracaklar. (CHP sıralarından alkışlar) Hatta, el kaldırırken bazıları tahminime göre şunu söyleyecek: "Ya bu da bir şey mi, biz nelere el kaldırmadık ki? Bu önerge onların yanında solda sıfır kalır."

Peki, diyelim ki Meclis bu araştırma komisyonunu kurmayı reddetti. Acaba, Sağlık Bakanı bütün bu olanlardan biraz hicap duyup da bu konunun üzerine gider mi sizce? Bence gitmez. Neden gitmez? Çünkü, bu işin üstüne gitmeye yüzü yoktur. Sağlık Bakanı ve dönemin Başbakanı halktan oy isterken "Cebinize nüfus kâğıdınızı koyun, istediğiniz hastaneye gidin." dediğinde, biz "Bu büyük bir yalandır." demiştik, keşke yalan olmasaydı. O yüzden, Sağlık Bakanının yüzü olmaz bunun üzerine gitmeye.

Bakın, bu sözü veren dönemin Başbakanı, şimdinin Cumhurbaşkanı ve dönemin Sağlık Bakanı 2008'de vatandaşın cebinden tedavi giderlerinin yüzde 30'unun çıkmasına karar verdiler. 2009'da, hemen bir yıl sonra bu yüzde 30'u yüzde 70'e çıkardılar. 2012'de, yetmedi, yüzde 90'a çıkardılar. 2013'te ne yaptılar, biliyor musunuz? Yüzde 200'e çıkardılar, 200'e, Allah'tan korkun! Şimdi siz hangi yüzle yolsuzlukların üzerine gideceksiniz? Daha dün katkı paylarına yüzde 60'a varan zam yaptınız, daha dün. Bakıyorum enflasyon oranına: Yüzde 8,5. Asgari ücrete ne kadar zam yaptınız? Yüzde 8. Emeklilere ne kadar zam yaptınız? 3-4 arası. Peki, katkı paylarına yüzde 60 zam yapmak, Allah aşkına, vicdana sığar mı? Şimdi sen bunu yapacaksın, sonra gidip yolsuzlukları araştıracaksın, öyle mi? Hayal, kesinlikle hayaldir. Bu yüzden de Sağlık Bakanı bu yolsuzluğun üzerine gitmez, konuyu da kapatmaya çalışır. İnşallah ben yanılıyorumdur, inşallah ben utanırım.

Sağlık Bakanlığının halkın cebinden yaptığı harcamalara baktığımda ise -cepten çıkan harcamalara- vallahi bu yolsuzluklar, buradan çıkan paralar önemini iyiden iyiye yitiriyor, iyice yok oluyor neredeyse. Bakın, Sağlık Bakanlığının rakamlarını veriyorum: 2001 yılında kişi başına cepten harcama 35 dolar, şimdi kişi başına 100 dolar. Yani, Sağlık Bakanlığımız sadece geçen yıl, bir yıl içinde halkın cebinden yaklaşık 27 milyar Türk lirası para aldı, hukuksuz bir şekilde 27 milyar lira aldı. Bu 27 milyar lirayla neler yapılır: Şimdi, 27 milyar size kuru gibi gelebilir ama bakın, yaklaşık 8 adet Osman Gazi Köprüsü yapılır bir yılda halkın cebinden sağlığa ödediği parayla, sadece bir yıl. Bakın, yaklaşık 6 adet Avrasya Tüneli yapılır, yaklaşık 3 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve çevre yolları yapılır bir yılda Sağlık Bakanının halkın cebinden çektiği parayla. Sağlık alanında ne yapılır? E, vallahi, hesap ettik, Erzurum Devlet Hastanesi gibi -Bakanın seçim bölgesi, 1.200 yataklıdır- tam 130 tane yapılır. Yanlış duymadınız, 130. Rakamların tamamı Sağlık Bakanlığının verdiği rakamlar. Şimdi, Sağlık Bakanlığı halkın cebinden bu kadar parayı hukuksuzca çekecek, sonra dönecek, üç beş kuruşun peşine düşecek, öyle mi? Vallahi, HDP Grubu, hayal ediyorsunuz yani böyle bir önergeyi niye getirdiniz, ben de anlamadım. Vallahi, bu işten bir şey çıkmayacağını birazdan hepimiz göreceğiz.

Vatandaşın cebinden çekilen bu paralar nedir biliyor musunuz? Alın teridir, helal paradır, tamamı helal paradır, her kuruşu helaldir. Şimdi, siz, Hükûmet olarak bu parayı acımasızca ve hukuksuzca halkın cebinden çekeceksiniz, sonra diyeceksiniz ki: "Vay, yolsuzluk yapanlar var, ben de bunun hesabını soracağım." Vallahi, size kimler gülmez ki yani bilmiyorum, çocukların güleceği kesin ama herhâlde herkes güler. Peki, vatandaşın cebinden bu para tırtıklandı, iyileşiyor mu vatandaş? E, iyileşmiyor. Kim diyor iyileşmediğini? Sağlık Bakanı diyor, diyor ki: "Benim vatandaşlarımın her birisi her yıl ortalama 8 kere doktora gidiyor ve iyileşmiyor." Peki, her doktora gittiğinde katkı payı ödüyor mu? Ödüyor. Her doktora gittiğinde cebinden para çıkıyor mu? Çıkıyor. Yani, Sağlık Bakanı ellerini açmış "Allah'ım ne olur, vatandaşlar hastalansın, ben de bu işten para kazanayım." diye dua eder gibi. Böyle bir saçmalık olur mu arkadaşlar? 8 kere doktora gideceksin ve iyileşmeyeceksin. Niye iyileşmiyor? Çünkü, sadece beş dakika bir muayene süresi ayırıyor Sağlık Bakanlığı, Sağlık Bakanı reddetse bile. Girin sisteme, bir randevu alın, beşer dakikalık aralarla size randevu verilecek. Onun için iyileşmiyor bunlar. O yüzden bu işte bir yanlışlık var arkadaşlar. Şimdi, birazdan AKP'nin sözcüsü çıkacak, diyecek ki: "Efendim, uçak ambulanslar yaptık, helikopter ambulans..."

VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Yok, onları söylemeyeceğim.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Doğrudur, elinize sağlık, elbette yaptınız, elbette yapacaksınız, bunları inkâr etmem, doğrudur ancak Sağlık Bakanlığı temel görevini bırakıp şova başlarsa bu işte bir yanlışlık var arkadaşlar. Bakın, bu neye benziyor? Aç olan binlerce kişi var değil mi ülkemizde? Var. Siz bunlardan 10 kişiyi, 20 kişiyi, 100 kişiyi toplarsınız, birer buçuk Adana kebap ısmarlarsınız, çekersiniz kameralara, dersiniz ki: "Bakın, açlar kebap yiyorlar." Ya kardeşim, bu insanların, 10 kişinin kebap yemesi güzeldir, iyidir, elinize sağlık, Allah razı olsun ama bu, binlerce aç olduğu gerçeğini hiçbir şekilde örtmez, ortadan kaldırmaz. İşte maalesef, Sağlık Bakanlığının bizi getirdiği durum budur. Yani "2002'den önce şöyleydi, böyleydi." diyen arkadaşlara diyorum ki: Yahu bilgisayar da yoktu, sizin döneminizde geldi bilgisayar sağlığa, demek ki onu da siz getirdiniz, onu mu anlamamız gerekiyor? Cep telefonu da yoktu, AKP döneminde geldi, yaygınlaştı cep telefonları, demek ki bravo, AKP cep telefonunu getirdi mi diyeceğiz? Ya biraz akıllı konuşmak lazım, biraz hakikati konuşmak lazım. Buraya çıkacak olan AKP temsilcisinin de benim bu söylediklerimi yalanlamasını istiyorum, keşke yalan olsa, inşallah yalanlar.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)