| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 04.01.2017 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 446 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde yaşanan güvenlik boyutlu sıkıntılı süreç ile siyasi ve sosyal gelişmeler iyi yönetilmediği ve var olan temel yapısal sorunlar çözülmediği takdirde ekonomik hayatı da olumsuz etkileyecektir. Türkiye ekonomisi bir türlü istikrarlı ve yüksek oranlı bir büyüme kaydedememektedir. Her ne kadar dışsal etkilere bağlı olduğu ifade edilse de ekonomi politikalarındaki rant temelli yaklaşım üretimden uzaklaşmaya, işsizlik ve yoksullukta artmaya sebep olmaktadır. Adaletsiz vergiler, genç işsizlik, kayıt dışılık ve sosyal hayata ilişkin çarpıklıklar toplumsal uzlaşma dinamiklerini tehdit eder hâle gelmiştir. Dün açıklanan verilere göre yıllık enflasyon TÜFE'de yüzde 8,53; ÜFE'de ise yüzde 9,94 olmuştur. Aralık ayı TÜFE oranı yüzde 1,64; ÜFE oranı ise 2,94 olmuştur. Üretici fiyatlarındaki yükseklik maliyetlerin arttığını, gelecek aylara ilişkin tüketici fiyatlarındaki artış oranlarının yüksek olabileceği anlamına gelmektedir.
Yine Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre 2016 yılı ihracatımız geçen yıla göre yüzde 1,2 oranında azalarak 142,1 milyar dolara gerilemiştir. Bilindiği gibi imalat sanayisinde kullanılan ithal, ara malı ve ham madde girdi oranı yüzde 50'nin üzerindedir. Kur artışının ithal girdi fiyatlarını da aynı oranda artırıyor olması üretim maliyetlerine de yansımaktadır. Bunun yanı sıra sıklaşan elektrik kesintileri üretimin aksamasına yol açarak birim maliyetleri artırmaktadır.
Yeni yılın ilk günlerinde seçim bölgem İstanbul'da yaşanan elektrik kesintileri üretimi ve ihracatı olumsuz etkilemektedir. Dudullu, İkitelli, Gebze ve Çerkezköy organize sanayi bölgelerindeki elektrik kesintileri yaklaşık 40 bin iş yerinde üretimin durmasına ve yine yaklaşık 300 bin çalışanın üretim yapamaz hâle gelmesine sebep olmuştur. Bu durum süreli ürün teslimlerinde aksamalara yol açmış ve önemli bir maliyet unsuru hâline gelmiştir. Ayrıca kesintiden İstanbul'un birçok ilçesi de etkilenmekte, kesinti yüzünden evlerde, iş yerlerinde, hastanelerde ve trafikte kış ortasında çok büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu sorunun daha fazla mağduriyet yaratmadan süratle kalıcı bir çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı birbirinden farklı konulardan oluşmaktadır. Birden fazla komisyonda görüşülmesi gereken hususları içeren tasarının bir torba kanunda toplanarak Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi konunun tüm boyutlarıyla incelenmesini sekteye uğratmakta ve sağlıklı bir değerlendirme ve kanaat oluşturulmasına da mani olmaktadır. Özensiz, eksik ve meri mevzuat hükümlerine bağlı kalmaksızın yürütülen yasama çalışmaları hiç kuşku yok ki yasama kalitesini de düşürmektedir.
Tasarıda yer alan sosyal destek, yatırım ortamının iyileştirilmesi, üretim ve istihdamın artırılmasına ilişkin düzenlemelerle, emeklilerimize otuz yılın üzerindeki hizmetleri için de ikramiye ödemesi yapılmasına ilişkin düzenlemeyi eksik bulmakla birlikte olumlu değerlendiriyoruz. Bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinde yatırımın, üretimin, istihdamın artırılmasına, milletimize iş ve aş temin edilmesine yönelik tasarıları destekledik, bu amaçla parti politikalarımız doğrultusunda yapıcı öneriler getirdik.
Bununla birlikte, Türkiye'nin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik sorunları aşabilmesi için bir yandan sağlıklı bir yatırım, üretim ve istihdam zinciri oluştururken, bir yandan da etkili bir terörle mücadeleyi, öngörülebilir hukuk düzenini ve iyi bir kamu yönetimi reformunu hayata geçirmesi, toplumsal güveni tesis edecek adımları atabilmesi şarttır. Kapsamlı, entegre düzenlemelerin yapılmaması hâlinde ise torba yasalarla sağlıklı ve kalıcı çözümlerin ortaya konulması mümkün olamayacaktır.
Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesinin 7 Ocak 2015 tarihli kararıyla, 5434 sayılı Kanun'un 89'uncu maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesindeki "Verilecek emekli ikramiyesinin hesabında otuz fiili hizmet yılından fazla sürelerin dikkate alınmayacağı" ibaresi iptal edilmiştir. İptal kararının yürürlüğe girmesiyle 7 Ocak 2015 ve sonrasında emekli olanlara hizmetlerinin otuz yıldan fazla olan süreleri için emekli ikramiyesi ödenmesi mümkün hâle gelmiştir. Bu doğrultuda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak konuyu denetim yollarını kullanarak Meclis gündemine taşıdık, kanun teklifleri vererek de emeklilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi için çaba sarf ettik ancak bu girişimlerimiz bugüne kadar karşılık bulmadı. Oysa Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun bir düzenleme çok daha önceki bir tarihte Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmiş olsaydı hem hak sahibi kimselerin yargıya başvurmaları önlenebilir hem de tamamına yakını Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine sonuçlandığı anlaşılan bu davalar nedeniyle kurumun ödediği yargılama giderlerinin önüne geçilmiş olurdu.
Geç de olsa yapılan bu düzenlemede ise ödemelerin güncellenmemesi, beklenti içinde olan geniş emekli kitlesini hayal kırıklığına uğratmıştır. Komisyondaki "her yıl için 50 liradan, toplamda 100 liradan az olmamak üzere ödeme yapılması" yönündeki önerge bu anlamda yeterli olmamıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ikramiye ödemelerinin güncellenerek bugünkü katsayılar esas alınmak suretiyle ödenmesi yönündeki önergemiz maalesef reddedilmiştir. Oysa hakkaniyetli bir yaklaşım, emekli olunan tarihte alınan ikramiye tutarını, o tarihteki satın alma gücüyle ilişkilendiren bir hesaplama yapılmasını gerektirmektedir. Yine, 7.500 liranın altındaki ödemeler için herhangi bir faiz işletilmeyecek olması, bu düzenlemenin ilgililere faydasının yok denecek seviyede olacağı anlamına gelmektedir.
Mesela 2008 yılından önceki tarihlerde emekli olmuş bulunan tüm hizmetlilerin alacağı yıllık fark 100 liranın altında olacağından, binlerce emekliye fiks 100 lira ödenecektir. Oysa bizim önerdiğimiz şekilde güncelleme yapılmış olsaydı, aynı emekliye yıllık 2.192 lira ödenecekti. Birçok memur emeklisi için de aynı mağduriyet söz konusudur. Bu sebeple, emeklilerimize güncelleme yapılarak ödeme yapılması akıl, hukuk ve adalet anlayışının bir gereği olacaktır.
Ayrıca, konuya ilişkin dava açmış olanlara, idari başvuru tarihinden itibaren kanuni faiz işletilerek ikramiye ödenecek olması, dava açanlar ile açmayanlar bakımından farklı ikramiye rakamlarının görülmesine ve faiz ödenip ödenmemesine bağlı olarak eşitsizliğe neden olacaktır.
Değerli milletvekilleri, tasarıda düzenlenen birkaç hususa da değinmek istiyorum:
Engellilere yönelik evde bakım yardımı uygulamasında, gerçeğe aykırı belge ve sağlık kurulu raporu kullanımı nedeniyle yapılan ödemeler hariç olmak üzere, fazla ve yersiz ödenen tutarların ve faizlerinin terkin edilmesi öngörülmektedir. Engelliler için yapılan bu düzenlemeyi olumlu bulmakla birlikte temel problemi ortadan kaldırmayacağını değerlendiriyoruz. Zira, sorun teşkil eden husus, aylık verilmesinde aile gelirinin esas alınması uygulamasıdır. Bize göre aylık bağlanmasında engellinin kendi gelirinin esas alınması gerekmektedir.
Bir başka husus, gümrük mevzuatına aykırı edinilmiş bulunan araçlarla ilgilidir. Esasen usulsüz olarak ülkeye sokulan araçları getirenlerin bu usulsüzlükten sorumlu tutulması hukuka uygun olacaktır. Düzenlemeyle, bilmeden araçları satın alan vatandaşlarımız bu usulsüzlüğe ortak edilmekte, bir ödeme yükümlülüğüyle karşı karşıya bırakılarak yeni bir mağduriyete sebep olunmaktadır.
Diğer taraftan, tasarıdaki bazı düzenlemeler hazineye ve kamu kurumlarına ait taşınmazların belirli vakıflara aktarılmasına imkân vermektedir. Bilindiği gibi, son günlerde Türkiye, vakıf ve derneklere ait öğrenci yurtlarında yaşanan olumsuz olaylar ve gelişmeler nedeniyle öğrencilerin barınmasının nasıl olması gerektiği konusunu tartışmaktadır. Bize göre isteyen her öğrencinin barındırılabileceği bir kapasitenin devlet tarafından temini şarttır. Öte yandan hâlen hazineye ve kamu kurumlarına ait yerlerin bu tür vakıflara bedelsiz verilmesi, belli vakıflara özel ilişkilerle kamu kaynaklarının aktarılabileceği kaygısını akla getirmektedir. Bu kaygıyı giderecek bir açıklık ve katılımcı anlayışla tahsis yapılması ise tasarıda bulunmamaktadır.
Son olarak, özellikle gemi ve gemicilere yönelik olarak getirilen kolaylıkların kamyoncularımıza, otobüs, dolmuş ve taksi kullanan şoför esnafına da sağlanmasını istiyoruz.
Bu düşüncelerle kanun tasarısının hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)