GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:50
Tarih:04.01.2017

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi üzerine verilen önergede Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Yalnız, ben, bugün Mersin'de yaşanan doğal afetle ilgili düşüncelerimi Sayın Bakana aktaracağım. Mersin, son otuz yılın en büyük doğal afetiyle karşı karşıya kalmıştır. Metrekareye yaklaşık 167 kilogram yağış olmuş, Toros Dağlarında kar şu anda 3 metrenin üzerindedir ve Türkiye'yi doyuran Çukurova'nın yüzde 70'i sular altındadır hâlâ. Yani sel olmuş, bitmiş değildir. 5 vatandaşımızı Mersin'de kaybettik, 2 vatandaşımız da Adana'da hayatını kaybetti, 1'inin cesedine hâlâ ulaşılamadı. Doğal afetin boyutu basına yansıyandan çok daha büyüktür. Onun için Mersin'le ilgili Hükûmetin acil afet bölgesi ilan etmesini bekliyoruz. Tarım müdürlüğünün tespitlerine göre 116 milyon liralık sadece tapulu arazilerde zarar mevcuttur. Bütün seralar sular altındadır. Bununla ilgili Bakanlar Kurulu toplantısında geçen hafta görüşüldü ama sanıyorum henüz yaraya merhem olacak bir sonuç duyamadık. Acilen çiftçilerin borçlarının ertelenmesi gerekiyor. Bu çiftçilerin bu borçları ödeme şansı yok, önümüzdeki yıl da ödeme şansı yok çünkü bütün mahsulleri suyun altında kaldı, bunun en az dört beş yıllık bir vadeye yayılmasını bekliyor çiftçilerimiz. Bunun dışında da nakdi yardım bekliyorlar, sadece borçların ertelenmesi çiftçilerimiz kurtarmayacak ve bunlarla ilgili de...

Tabii doğal afet Mersin'in kaderi değil. Bu bölge deniz seviyesinin altında. Yukarıdan çok yağmur suyu geldiği zaman her on-on beş yılda Mersin kaderiyle baş başa kalıyor. Elli yıl önce, 1970'li yıllarda bu bölgede tahliye kanalları yapılmış, drenajlar yapılmış, pompaj istasyonları yapılmış ama bu güncellenmemiş, yenilenmemiş, teknoloji şu anda cevap vermiyor. Onun için bu bölgeye acilen... Kalkınma Bakanımız ve bütün siyasi partilerdeki milletvekilleri bölgeyi ziyaret ettiler. Yalnız, bölgeyi acilen Tarım, Çevre ve Orman Bakanlarının ziyaret etmesi gerekmektedir. Çünkü afet anında burayı bunların görmesi gerekmektedir. Burada yapılacak yatırımların çoğunluğu Çevre ve Orman Bakanlıklarıyla alakalıdır. DSİ Genel Müdürünün gidip bu bölgeyi mutlaka görmesi lazım. Biz her on yılda bu afetle karşı karşıya kalıyoruz. Sadece bir afette harcanan para normal zamanda harcansa Çukurova'nın kaderi mutlaka değişecektir. Ayrıca şehrin içerisinden geçen dereler de Mersin'i esir almıştır, Mersin de sular altında kalmıştır. Bu derelerle ilgili DSİ'nin ya kendisinin bu dereleri acil ıslah etmesi gerekmektedir, eğer ıslah etmiyorsa da bunları belediyelere devretmesi lazım. Mevzuatı aşamıyor; belediye, derede bir düzenleme yapacak, iyileştirme yapacak maalesef mevzuatı aşamıyor. DSİ müsaade etmiyor ama dereler temizlenmediği için de yağan her yağmurda, arkası dağ, önü deniz olan bir yerde maalesef şehri su basıyor. Bununla ilgili de gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

Afet sebebiyle belediyelere ve valiliklere ek ödenek gönderilmesi gerekiyor -2000 yılındaki doğal afette bu bölge afet bölgesi ilan edilmişti, o zaman bu bölgedeki bütün belediyelere devlet tarafından ayrıca ilave para gönderilmişti- çünkü belediyeler de bütün imkânlarını hem karla hem selle mücadelede seferber ettiler. Ciddi zararlar var, altyapıda büyük çöküntüler var, bunların tamir edilmesi gerekiyor. Hükûmetimizin bunlarla ilgili de ilave ödenek göndermesini bekliyoruz.

Ayrıca, bu kanalların etrafında doğudan, güneydoğudan gelen vatandaşlarımız, mevsimlik tarım işçisi olarak çalışanlar ve Suriyeli vatandaşlarımız ilkel şartlarda yaşamlarını devam ettiriyorlar. İnsanlığımızdan utanıyoruz. Çadırların içerisinde, elektrik ve suyun olmadığı, o kanallardaki pis suları içerek insanlar hayat mücadelesi veriyor. Suriyelilere tanıdığımız konteyner kent ve çadır kentlerin bu bölgede çalışan mevsimlik tarım işçilerine de verilmesi, konteyner konulup en azından bir elektrik ve su verilerek daha insanca, daha medeni şartlarda çalıştırılmalarının sağlanmasını bekliyoruz. Bu konuda da Sayın Başbakan Yardımcımız bu işlerden sorumlu bakanlık görevini yerine getiriyor.

Çukurova'nın kaderinin yapılacak sağlıklı yatırımlarla değişeceğini umuyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)