| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 05.01.2017 |
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan (1/796) esas ve 446 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi görüşlerini dile getirmek üzere söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, bugün İzmir'de yaşanan bu elim olayda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum; Türk milletinin başı sağ olsun; yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Bugün öğlen, yine, El Bab'da şehit olmuş olan Hamza Şimşek astsubayımızın cenazesindeydik; kendisi köylüm ve defin olayına gittik.
Tabii, ocaklar sönüyor, ocaklar Türk milletinin, bu milletin ocağının sönmemesi için sönüyor ama umuyoruz ki -bugün orada dua ettik, bu son olur dedik ama daha oradan ayrılmadan İzmir'de yaşanan olayı öğrendik- inşallah bunlar son olur, temennimiz budur. Bu terörün, ülkemize, milletimize, bayrağımıza, devletimize kastedenlerin sonunu hep birlikte, el ele, milletçe getireceğiz diye umuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarı, yine konu itibarıyla hiçbir bağlantısı bulunmayan birçok konuyu içine alan bir torba yasa. Daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelen torba kanunlarda her düzenlemenin ilgisine göre görüşülmesi, torba kanun yaklaşımından vazgeçilmesi gerektiğini ifade etmiştik. Başbakanlığın Mevzuat Hazırlama Usul Ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliği'ndeki hususlara aykırı olarak geliştirilen bu tasarıda da maalesef farklı alanlarda getirilen düzenlemelerle ilgili etki analizi de bulunmamaktadır. Dolayısıyla, tasarının muhtemel fayda ve maliyetlerinin analizi yapılamamaktadır. Tasarının genel gerekçesinde yatırım ortamının iyileştirilmesi, işlem maliyetinin azaltılması, işletmelerin büyümelerinin teşviki, yatırım, üretim ve istihdamın artırılması hedeflenmiştir. Maalesef, tasarıyla istihdam konusunda getirilen tek düzenlemenin 35'inci maddede Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesine ilave kadro ihdas edilmesi olduğu görülmektedir.
Bugüne kadar yatırımın, üretimin artırılması amacıyla pek çok torba kanun hayata geçti. Milliyetçi Hareket Partisi olarak üretimi, istihdamı, büyümeyi artırıcı gördüğümüz düzenlemelere hep destek olduk ancak alınan tedbirlerin günlük ve palyatif olduğunu, bir bütünlük içinde olmadığını ve stratejiden uzak düzenlemeler olduğunu da ifade ettik. Bu yüzden, bugüne dek getirilen düzenlemelerin çoğu da maalesef etkisiz kaldı, geldiğimiz nokta da bunu teyit etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisi 2016 yılını kâbus gibi geçirmiştir, büyüme negatife dönmüş, tasarruflardaki yetersizlik, dış ticaretteki gerileme, cari açıktaki düşüş seyrinin tersine dönmüş olması, bütçe açığının büyümesi, Türk lirasının -yüzde 30'a yaklaşan- değer kaybetmesi söylenebilecek bazı başlıklardır. Esasen, ekonomik darboğazın temel bileşenleri ortaya çıkmıştır. Bunlara adaletsiz vergiler, genç işsizlik, kayıt dışılık ve sosyal hayata ilişkin çarpıklıklar eklenince toplumsal uzlaşma dinamiklerini tehdit altına almıştır. Türkiye ekonomisi gün geçtikçe emsal ülkelerden negatif yönde ayrılmaktadır. Ekonomi politikasında rant temelli yaklaşım, üretimden uzaklaşma, işsizlik, enflasyon, artan borçluluk, yolsuzluk, öngörülebilir bir hukuk ve adalet düzeninin olmaması ekonomik gelişmeleri olumsuz etkilemektedir. Böyle giderse önümüzdeki yıl ekonomideki sıkıntıların daha da artması kaçınılmazdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarının ikinci bölümünde yer alan bazı madde hükümleriyle getirilen bazı düzenlemelere de dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Esasen, burada KOBİ'lere dönük getirilen, hazinenin zararını üstleneceği Kredi Garanti Fonu düzenlemesi, esnaf sicil affı, imalat sanayisi ve KOBİ'ler için kurumlar vergisi avantajları, SGK prim teşviki, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili hususlar önemli ve gecikmiş uygulamalardır. Bu uygulamaları olumlu bulduğumuzu ifade etmek istiyorum ancak tasarının 21'inci maddesinde vergi müstesnası tanıyan ve öğrencilere yönelik eğitim ve yurt temini faaliyetlerinde bulunan vakıflara kırk dokuz yıl süreyle bedelsiz hazine taşınmazı sağlanması dikkate alınması gereken önemli bir düzenlemedir. Türkiye'de izinsiz ve denetimsiz vakıf ve derneklerin yurt ve eğitim kurumlarında yaşanan olumsuz olaylar ve gelişmeler, yoksul ailelerin çocuklarının cemaat ve tarikat benzeri oluşumlar eline bırakılmaması, ihtiyaçların devlet tarafından karşılanması önemli bir husus olarak karşımızdadır.
Buna ilave olarak, kanun tasarısı, tercihi üç bakanlığa bırakmaktadır. Bu husus belli vakıflara aktarım mı yapılacağı şüphesini barındırmaktadır.
29'uncu maddede, usulsüz olarak ithal edilmesi nedeniyle gümrükte el konulan çoğu lüks araçların ÖTV ödenmesiyle iade edilmesi bu tarz kaçakçılığı özendirecek ve belli bir zümrenin menfaatlerini kayıracak niteliktedir.
36'ncı maddede, limanlarda yabancı bandırayla demirleyen gemi ve yatların Türk bandıralı hâle getirilmesini amaçlayan bir düzenleme yapıldığı ifade edilmektedir, ancak varlık barışı kapsamında yabancı bayrak taşıyan lüks yatların vergi, harç ve fonlardan istisna tutulması, müeyyidelerin affedilmesinin, 2017 yılında 16 milyar TL'lik gelir kaybına yol açacağı hesaplanmaktadır.
23'üncü maddede, işletmelere kredi garanti kurumları tarafından verilecek hazine destekli kefalet tutarı 250 milyar TL'ye çıkarılmakta, böylece işletmelerin finansa erişim imkânlarının artırılması hedeflenmektedir. Böylesine büyük bir meblağın ve ortaya çıkan kefaletin, bankacılık ve ülke ekonomisi açısından önemli risk teşkil ettiği unutulmamalıdır. AKP döneminde, ülkemizde üreticimizin rekabet gücünü kaybetmiş olduğu görülmektedir, sadece ayakta kalmak için mücadele veren esnafımız, büyümek için yeni yatırımlar yapmaktan da tamamen uzaktır. Ciddi boyutta nakit sıkışıklığı ve tahsilat sıkıntısı bulunmaktadır. Aslında, bugünlerde yaşadığımız belki bir nakit sıkıntısı olarak da ifade edilmeyebilir. Bunun tam bir adını koymak gerekirse, bana göre, "nakit işlem donukluğu" olarak ifade edilebilir. Aslında piyasada, ekonomide para var ama insanlar güvensizlikten dolayı nakit işlem yapmaktan kaçınmakta, nakit işlem yapmaktan korkmaktadırlar. Onun için, bir an önce ekonomide, ekonomik aktörlere bu güvenin verilmesi gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, sicil affı konusunda da getirilen düzenlemede Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezinde tutulan çek, senet ve kredi kartı borçlarına ilişkin kayıtların tamamının ödenmesi veya yeniden yapılandırılması hâlinde kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından dikkate alınmayabileceği ifade ediliyor. Bu konularla ilgili endişemizi daha önceki konuşmalarda İstanbul Milletvekilimiz Arzu Erdem Hanımefendi dile getirdi.
Ben, bu vesileyle, bu düzenlemelerin eksikliklerine, yanlışlıklarına rağmen tüm ülkemiz ve Türk milleti için hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karakaya.