| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 09.10.2012 |
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 Martında yapılacak yerel seçimlerin 2013 27 Ekiminde yapılması ve böylece seçimlerin beş ay öncesine alınması için Anayasa'da değişiklik yapan, AKP ve Milliyetçi Hareket Partisinin ortak vermiş olduğu kanun teklifini görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz. 1'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, mahallî idareler yani il özel idareleri, belediyeler ve köyler, sakinlerinin yerel hizmetlerini görmek üzere seçilmiş, karar ve yürütme organları ile hizmet veren kamu tüzel kişilikleridir. İdari sistemimize Osmanlı Devleti'nden miras olarak kalmış asırlık kurumlardır. Vatandaşın doğrudan yönetim ve karar alma mekanizmalarına katılımlarının en önemli araçlarındandır.
Doğumdan ölüme, hatta ölüm sonrasında da hizmetlerine ihtiyaç duyulan yerel yönetimlerden belediyeler, daha geniş imkânlarıyla halka mal olmuş, halkın ilgisini daha çok çeker hâle gelmiştir. Belediyelere başkanlık yapacak adaylar ya da il genel meclisi adayları ve muhtar adayları, şayet seçilirler ise nasıl hizmet edeceklerini, vatandaşlara hangi hizmetleri vereceklerini seçim öncesinden vatandaşa ilan ederler. Vatandaş da bu programlara bakarak oyunu kullanır.
Yerel seçimlerde vatandaşlar, genel seçimlere göre, daha çok aday değerlendirmesi yaparlar. Bu bakımdan yerel seçimlerde, adayların bizzat kendilerinin yürüttüğü yüz yüze propaganda yöntemleri ön plana çıkar. Bu yüzden genel seçimlere nazaran yerel seçimlerdeki propaganda süresi ve süreci dikkatlice kullanılması gereken imkânlardandır. Bu süreçte, hem adayın hem de propagandanın vatandaşa ulaşımındaki netlikler ya da sıkıntılar yerel seçimlerin millî iradenin tecellisi anlamında kalitesini ortaya koyar.
İşte, değerli arkadaşlar, yerel seçimlerin beş ay öne alınmasının en önemli gerekçesi kış mevsiminin getirdiği sıkıntılardır. "Efendim, seçim mart sonunda, baharda." diyorlar. Propaganda süresini ve bu sürenin en az üç ila dört ay öncesinden başladığını unutmayalım. Bu manada, oy verme günü bir sondur, evveliyatı olan bir sürecin sonudur. O hâlde propaganda sürecinin daha makul bir mevsimde yaşanması uygun olmaz mı? Tüm partiler için uygun olmaz mı? Elbette, iddiasını ortaya koyan, geçmişte kazandıklarını yeterli görüp arkasına gizlenmek yerine tüm belediyelerin sorumluluğuna talip olan siyasal partiler için geçerli söylediklerim. Doğrusu, bu Mecliste, bu iddiayı taşımayan bir parti olduğunu düşünmüyorum. Öyleyse millî iradenin bir an önce tecelli etmesine ve seçimi galip bitirmeye talip olmamak düşünülebilir mi?
Bazı itirazlar var "Efendim, belediye başkanları, muhtarlar beş yıllığına seçildi, onların programları var. Bu çalışma programlarını tamamlamalarına neden müsaade etmiyorsunuz?" gibi. Elbette farklı boyutlar, farklı görüşler ortaya konabilir ancak bu Genel Kuruldaki herkes katılacaktır ki, ister dört yıl ister beş yıl olsun, bu sürenin ilk yılı geçmiş dönemin değerlendirilmesi, çalışma ekiplerinin kurulmasıyla geçer. Son yılı da artık halk arasında "boya cila işleri" diye adlandırılan, sandığa yönelik, sandıkta kazanmaya yönelik derleme toparlama işleridir. Tamamen siyaset ve seçim kaygılarıyla hareket edilen bir yıldır son yıl. Ülkemizin ve insanlarımızın bu konuda bir kaybı olduğunu da düşünmüyorum.
Kaldı ki, değerli milletvekilleri, tasarruf ettiğimiz aylar kış aylarıdır. Ülkemizde kışın çok fazla yaşanmadığı Akdeniz ve güney Ege sahillerindeki yerleşim yerlerini dışarıda tutarsanız, inşaat mevsiminin son bulduğu bir zamana tekabül etmektedir. Öyleyse, 27 Ekime itiraz edilmesinin bir anlamı yoktur.
"Efendim, Anayasa'nın verdiği bu müktesep değiştiriliyor." diyorsunuz. İyi ya, genel seçimlerin bir kereliğine mahsus tarihinin öne alınması da yine Anayasa'da değişiklik yapılarak gerçekleştiriliyor. Bu Meclisin buna yetkisi var mı? Elbette var. Aksi takdirde "Meclis olarak Anayasa'da değişiklik yapamazsınız." demek anlamına gelir bu itiraz. Ben, Anayasa Uzlaşma Komisyonunun çalışmalarının devam ettiği bir zamanda bunu kastedeceğinizi düşünmüyorum.
Bu Meclis, 23'üncü Dönemde beş yıllığına seçilen kendi üyelerinin süresini de beş yıldan dört yıla indirmiştir pekâlâ. Yani dört beş yıl çalışmayan belediye, son altı ayda harikalar yaratıp yeniden mi seçilecek? Böyle bir şeyin geçerliliği nedir sizce? Dört beş yıl hizmet üretmiş başarılı belediyenin bundan zararlı çıkacağını, bir haksızlığa uğrayacağını da düşünmüyorum ayrıca. Millet, başarılı başkan ya da muhtar ya da il genel meclis üyelerinin haklarını verecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Deniyorsa "Süresini tamamlayamamaktan ötürü özlük haklarında kayıp oluşacak." bu anlaşılabilir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir yasa teklifi hazırlığımız var bu sürede alacakları maaş ve diğer özlük haklarının kendilerine ödenmesiyle ilgili olarak. Hiç kimse maddi anlamda da kayba uğramasın, hele hele emeklilik hakları gasbedilmesin istiyoruz. Gelin, vereceğimiz bu teklife destek olun, hep birlikte bu kaygıyı da ortadan kaldıralım.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere, bu değişiklik yapılmaz, yerel seçimler 2013 sonuna alınmazsa 2014'teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bu seçimlerle birlikte ve sadece üç ay farkla aynı yılda yapılması gibi bir durum ortaya çıkacaktır. Böyle bir hâlde, seçmenin hür ve açık iradesinin ortaya çıkmasında birtakım karışıklıklar yaşanması mukadderdir. Böyle bir dönemde sadece adaylar değil tüm siyasal partiler bu kaosun içine düşeceklerdir, hatta ağzıma almak istemiyorum ama birtakım siyasal pazarlıkların içerisinde bulacaklardır kendilerini. Bu kaosun etkileri en az bir sonraki seçimlere kadar devam edecek, millet yeni tartışmaların göbeğinde, yeni gerginliklere, kamplaşmalara muhatap olacaktır. Zaten boyundan büyük gerginlikler, kamplaşmalar içerisinde kan kaybeden ülkeye böyle bir sürecin yaşatılmasının ne demokrasi havariliğiyle ne halkçılıkla ne de insan haklarıyla izah edilmesi mümkün değildir.
Türkiye ilk kez erken seçim yapıyor olmayacaktır değerli milletvekilleri. Bugüne kadar, siyasal tarihimizde birçok erken genel seçim yaşanmıştır, milletin iradesine gidilmiştir. Erken yerel seçim örneği de mevcuttur siyasal tarihimizde. 1973'te yapılan, 1978'de yapılması gereken yerel seçimler 1977'ye alınmıştır. Seçimlerden sonra da "Neden bir yıl erkene alındı?" gibi bir hoşnutsuzluk dillendirilmemiştir.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak biliyoruz ki, seçimlerden yeni çıkmış AKP'nin özellikle terör, Suriye meselesi, elektriğe, doğal gaza yapılan son fahiş zamlar, eğitim hayatımızda yaşanan depremler, ülkenin bütünlüğünün tartışmaya açılması ve terör örgütüyle AKP'nin müzakereleri milletin Hükûmete olan güveninde ciddi bir erozyon oluşmasına yol açmıştır. Yerel seçimlerde milletin AKP'ye çok ciddi bir uyarı yapacağını ve bu sürecin AKP için sonun başlangıcı olacağını görüyoruz, AKP'li belediyelerin kredilerini tükettiklerine şahit oluyoruz. Bunu, Hükûmetin muhalefet belediyelerine karşı acımasızca yürüttüğü itibarsızlaştırma, sandıkta yenemediği millî iradeyi yargı ve polis baskısıyla kontrol altına alma çabalarından da kolayca anlayabilirsiniz. Sayın AKP Milletvekili Tanrıverdi AKP'nin muhalefet belediyelerine karşı Hükûmetlerinin yaptıkları ayrımcı uygulamaları "Ne yapalım, yargının işi." gibi sözlerle kapatmaya çalıştı. Tüm belediyelere eşit mesafede durduklarını söyledi. Yapılan hibe ve proje yardımlarının olsa olsa muhalefet belediyelerinin -dikkatinizi çekiyorum, muhalefet belediyelerinin- proje üretme kapasitelerinin yetersizliğine bağladı. Bu, bir kere, bu kişilere değil, bu kişilere oy veren halkın iradesine saygısızlıktır. Halkın tercihinin doğruluğuna inanmak, demokratik kişiliğin bir gereğidir. Proje yapmasını bilmediğini söyleyen kişilere oy verenleri suçlarken yani halkı töhmet altında bırakırken sizlere de halkın oy verdiğini unutmayın. "Bize oy verenler iyi, vermeyenler kötü." noktasına getirmek demokrasi karşısındaki çarpık duruşunuzun eseri olsa gerek. Tüm operasyonların neden muhalefet belediyelerine yapıldığını da böylece anlamış oluyoruz. Aynı durumda olan AKP'li belediyelere gösterilen görmemezlikten gelme, göz yumma tutumunuzun gerekçesini de bu sözleriniz bize izah ediyor.
Evet, bugün güç sizde, hükûmet sizde ama zulümle abat olunamayacağı ve "Keser döner sap döner, bir gün hesap döner." özdeyişinin gerçekleştiğini hep birlikte göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, 27 Ekim 2013 tarihi AKP'nin adaletsiz belediyecilik anlayışında sınıfta kaldığının tarihi olacaktır. Milletin, terör örgütünün müzakere masası arkadaşı AKP'ye bir millî tokat attığı tarih olacaktır. Son zamanlarda, doğal gaz zammı bir yılda yüzde 49'a ulaşmıştır. Dikkatinizi çekiyorum, bu oran AKP'nin aldığı oy oranıdır. Biz hep demiyor muyuz: "AKP eşittir zam, zulüm." İşte, bunun ispatı ve inşallah altı ay öncesine alınmış erken yerel seçimler milletin hayrına olacaktır diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.