| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 05.01.2017 |
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 446 sayılı Kanun Tasarısı'nın 18'inci maddesi üzerinde partimiz adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, bireysel emeklilik sistemine irade dışı dâhil edilmeyi düzenleyen bu mevzuatın iyi analiz edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Vatandaşların zorla tasarrufa yönlendirildiği dönemler genellikle ülke sınırlarını aşan savaşların olduğu dönemlerdir. Ekonomi idarecileri bilir, zorunlu uygulamalar serbest ekonomi atmosferinde aslında birçok sorunlar yaratır. Tasarruf oranlarının artması tabii ki arzu edilen bir gelişme ancak bizim gibi nüfusunun büyük kısmı dar gelirli olan bir ülkede zorla tasarruf yapmak demek sofrandaki ekmeği de azalt demektir. Ekonomiyi toparlamak için, zaten karbonhidrat ağırlıklı beslenen vatandaşlarımıza "Proteini tamamen unut." diyorsunuz. Ekonomiyi toparlamak için Türk milletinin sağlığını bir kenara atmak üzeresiniz. Zaten, prim, harç, fon ve türlü vergilerle Türk milletini boğazına kadar sıkmış durumdasınız. Fabrikalar girişimcilere değil, resmen AKP Hükûmetine çalışıyor. İnsanlarımız 4 dönüm tarla ekiyor, AKP Hükûmeti olarak yarısına ortakçı oluyorsunuz. Vatandaş bir depo benzin alacak, "Deponun yarısı benim." edasıyla pompanın başında vatandaşı bekliyorsunuz.
Kıt kanaat geçinen insanları önce refaha erdirin, sonra tasarrufa özendirin. Vatandaş, ısıtamadığı evinde ekmek, makarna ve çayla karnını doyurmaya çalışıyor, siz de bu insana kalkıyor aşırı vergi, bireysel emeklilik sistemi ve genel sağlık sigortası gibi zorunlulukları dayatıyorsunuz. Daha yeni sağlıkta katkı paylarına yüzde 60 zam yaptınız. Bu adalet mi, hiç mi duymuyorsunuz, hiç mi görmüyorsunuz bu insanları? Ekonomi yönetimine seslenmek istiyorum: Umarım ekonomimizi uluslararası finans ve ekonomi toplantılarının yapıldığı New York, Londra, Dubai ve Paris gibi şehirlerden değil de Anadolu'dan bakarak yorumlarsınız. Manhattan'daki havyarlı, biftekli yemekler eminim güzeldir, ancak siz yine de sini üzerinde yemek yenilen yer sofralarını hatırlayın lütfen.
Muhterem Türk milleti, beyaz bir yaprak olarak gördüğümüz ve güzel umutlar beslediğimiz yeni yılın ilk dakikalarında yüreklerimizi yakan bir terör eylemiyle maalesef karşı karşıya kaldık, bugün de İzmir. Türk milleti olarak gencecik insanların hayallerini yakan kahpe terör örgütlerini lanetliyoruz. Millet olarak bizim lanetlemeye hakkımız var ancak AKP Hükûmeti olarak artık lanetlemeyi bırakarak ülkemizi koruyacak ön alıcı faaliyetlerde bulunmanız gerekir. Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, uzun süre önce terörle nasıl mücadele edileceğini açıkladı. Türk milletine yaraşır bir şekilde ve samimiyetle terörle mücadele etmek istiyorsanız kulak veriniz. Bakınız, liderimiz ne diyor: "Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar alınamaz. Klasik tedbir ve güvenlik politikalarının yanında teröre tam saha pres ve baskı kurulmalıdır." Bütün millî güç unsurlarına sorumluluk seferber eden bir strateji ortaya konulmalıdır. Ülkemizdeki bütün unsurlara görev yükleyen terörle mücadele siyaseti oluşturulmalıdır. Ayrıca, sorunun hem içten hem dıştan alabileceği bütün desteklerin kesilmesi için diplomatik mücadele eylem planı oluşturulmalıdır. Güvenlik kuvvetlerini yeni şart ve durumlarla uyumlu olarak eğitecek, donatacak ve yönetecek; terörle mücadelede taktik, eğitim ve icra programı uygulanmalıdır. Sonuç olarak, her şeyin çözümü liyakatli atamalardır. Amacımız eğitim, eğitim ve yine eğitim olmalıdır.
Yüce Türk milletini saygıyla selamlıyor ve son olarak tüm dünyaya ilan ediyorum ki: Birlik ve beraberliğimizi asla bozamayacaksınız çünkü Türk milleti, hiçbir zaman yıkılmamıştır ve sizler de yıkamayacaksınız.
Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yurdakul.