GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:52
Tarih:06.01.2017

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, pazartesiden itibaren Türkiye'de yeni bir dönemin tartışıldığı... Uzun bir dönemdir AKP ve MHP'nin ortakça Türkiye'ye giydirmek istediği yeni bir taslakla karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlar, ülkenin koşullarına baktığımızda, aslında yapılmak istenenin Türkiye'nin iradesini tek bir kişiye endekslemek, tek bir kişinin tüm yetkileri; yürütmeyi, yasamayı, yargıyı bir bütünen zapturapt altına almak olduğu bir sistemi tartışacağız.

Peki, bu sistemi tartışırken, şimdiye kadar hazırlanma biçimi dâhil, Türkiye toplumuna sunulma biçimi dâhil, ne yapıldı? Gözden kaçırılarak, kapalı kapılar ardında hazırlıklar yapılarak, maalesef, Türkiye toplumunda yapılmak istenen şey gözden kaçırılarak, gizli saklı kapalı kapılar ardından tamamlanarak götürülmek isteniyor.

Değerli arkadaşlar, biz, hem hazırlanma biçiminin bu şekilde doğru olmadığını hem Türkiye'de bugün aslında bu tartışmanın yürütülmesinin koşullarının olmadığını açıklıkla söylemek zorundayız. Neden hazırlama biçimi? Biraz önce söylediğim gibi, kapalı kapılar ardında hazırlanılmış ve toplumdan kaçırılmış bir süreci yaşıyoruz. Bakın, pazartesi, bu gündem başladı başlayalı ifade ediyoruz diyoruz ki: Bu tartışma toplumun gözü önünde yapılsın, TRT'de tüm toplum tartışmaları izlesin; kim neyi savunuyor, kim neyi istiyor bunlar toplumun gözü önünde tartışılsın ve toplum buna şahit olsun, kimin neyi istediğine. Ancak, AKP Grubu çoğunluğunu dayatarak bunu toplumdan kaçırmak istiyor.

Bu kadar önemli bir değişikliği tartışıyoruz, ülkemizin, kimilerine göre ulusal kurtuluş savaşı mücadelesi verdiği bir dönemde -ki bu söz bize ait değil, iktidara, Cumhurbaşkanına ait- böyle bir dönemde bir rejim değişikliği anlamına gelecek toplu bir değişiklik yapıyoruz. Peki, bunu yaparken siyasal ortam nasıl? Bakın, bir partinin eş genel başkanları dâhil 11 milletvekili cezaevinde. Yasama faaliyetinde olması gereken, bu sıralarda olması gereken eş başkanlarımız, grup başkan vekillerimiz, milletvekillerimiz maalesef yasama faaliyetine katılamıyorlar. Bu anayasanın tartışılacağı sürece de katılamayacaklar çünkü rehin alınmış durumdalar. AKP iktidarı biliyor ki böyle bir değişikliği durdurabilirse ancak Türkiye'nin en dinamik gücü olan Halkların Demokratik Partisi bunu durduracaktır. Çünkü, bizim söylediğimiz şey Türkiye'nin tam demokrasiye sahip olmasıdır. Biz, mevcut sistemin de sorunlu olduğunu ve bizim ihtiyacımızın tam demokrasi olduğunu öteden beri ifade etmeye çalışıyoruz.

Değerli arkadaşlar, sadece milletvekillerimiz rehin değil, bakın, 70'in üzerinde belediye eş başkanımız tutuklu, yine 60'a yakın belediyemize kayyum atandı; 10 binlere yakın parti çalışanımız, partimize gönül vermiş olanlar, yeni, eski yöneticilerimiz şu anda maalesef gözaltında, 3 binin üzerinde parti çalışanımız, il, ilçe eş başkanımız, belediye başkanımız tutuklandı. Gerekçe ne? Gerekçe, işte böyle bir kaotik ortamda bir Anayasa değişikliğine doğru yol alırken HDP'yi çalışamaz, çalışma yürütemez bir hâle getirmek. Tüm Anayasa değişikliğini bizim üzerimizden kurguladıklarını; 7 Hazirandan sonra başlatılan, aslında, bize karşı yürütülen siyasi soykırım operasyonlarının sebebinin bu sürdürülen ve pazartesiden itibaren tartışacağımız rejim değişikliği olduğunu biz biliyoruz.

Yüz yıldır bu ülkede tekçi, asimilasyoncu, ırkçı bir yaklaşım, bir hegemonik bakış açısı söz konusu; böyle bir paradigma var. Halkların Demokratik Partisi, işte, bu paradigmaya karşı, çoğulcu ve yerinden yönetimi esas alan bir yaşam tarzını tüm Türkiye'deki farklılıkların bir çatışma sebebi değil, tam tersine tüm Türkiye'deki renklerin, kültürlerin, inançların, etnik grupların, birbirini olduğu gibi kabul ettiği bir tam demokrasiye ihtiyacı olduğunu ifade etti. İşte, bu paradigma, toplumdan teveccüh görünce, Halkların Demokratik Partisi barajı aşıp 7 Haziranda yüzde 13'ün üzerinde oy alınca, AKP bırakın tek adam diktasını kurmayı, tek başına iktidar olmayı dahi kaybetti. İşte, bunu görenler, bu paradigmanın halk tarafından kabul gördüğünü görenler, barışçıl bir ortamda bizim haklılığımızı halkın bize teslim edeceğini ve buna teveccüh göstereceğini görenler, maalesef, bu ülkede bir savaş başlattılar. Cizre'de, Şırnak'ta, Sur'da, Nusaybin'de kent yıkımları yapıldı. İnsanlar bodrumlarda diri diri yakıldı. 81 olan il sayımız, şu anda fiilen 80'e düşürüldü. Tüm bu kadar yıkım, tek adam diktasını, tüm ülkenin iradesini tek adama teslim etmeye çalışma sürecini başlatmak içindi.

Şimdi, biliyoruz, 2013-2015 arasında bu ülkenin kadim sorunu olan Kürt sorununun çözümüne yönelik yürütülen çaba, maalesef...

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Öyle bir sorun yok ya.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Böyle bir sorun yoktu da neyi yürütüyordunuz 2013-2015 arasında?

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Sorun sizsiniz. Sorun çözüldü.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Yürütülen süreçte, anlaşıldı ki çözüm ortamında işte HDP'nin çoğulcu ve yerinden yönetim anlayışı karşılık bulacak, Türkiye toplumu bunu benimseyecek. Hemen savaşa başlayanlar ve savaştan medet umanlar, bu ülkede bakın, daha 2014 yılında bu süreci görmüş olmalılar ki maalesef "çöktürme planı" adı altında planlar hazırladılar.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Aynı şeyleri tekrar ediyorsun.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bu çöktürme planlarında bakın, Cizre, Şırnak, Sur daha yaşanmazken 15 bin insanın öleceğini söylemişler, 10 bin insanın yaralanacağını söylemişler, 300-500 bin arasında nüfusun yer değiştireceğini söylemişler...

ALİM TUNÇ (Uşak) - PKK mı söyledi?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - ...ve bunun için yürütülen yanlış dış politika ve Türkiye içerisine alınan 3 milyon Suriyeli mülteciyi Kürtler arasına özellikle Rojava ile Türkiye Kürtleri arasına bir Arap kemeri oluşturmak üzere yerleştirme planları yapılmış.

Şimdi, durum buyken işte...

ALİM TUNÇ (Uşak) - Kendi kafanızdakini söylüyorsunuz siz. Kobani'de, diğer yerlerde yaptığınızı söylemek istiyorsunuz herhâlde.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Eğer dinlerseniz meramımı anlayacaksınız.

Eğer bu ülkede bu yapılan planlarla halkların, bir arada yaşamasına, birbirinin farklılığını birbirinin zenginliği olarak göreceği bir süreci yaşamasına kaosla, savaşla cevap verilmiştir.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Halklar yok, millet var.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu Anayasa'nın bu koşullarda yapılması, olağanüstü hâl koşullarında bir referanduma gitmek olasılığının olması bile aslında bu tartıştığımız Anayasa'nın meşruiyetine gölge düşürecektir. Şu anda fiilen, bakın fiilen bırakın bizim seçim çalışmasını yürütmemizi, bugün ülkenin hemen hemen tamamında bir basın açıklaması yapmak yasaklanmış, bir tepki göstermek, yanlışa, özellikle dış politikadan kaynaklı bugün yaşadığımız güvenlik politikalarına karşı bir tepki koymamız engellenmiş. Tüm durum buyken şimdi de bu değişikliği pazartesiden itibaren halkın gözünden kaçırarak...

Peki, halkın gözünden kaçırmak istemiyorsanız bu tartışmayı neden kamuoyunun önünde yapmıyoruz? Neden?

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Kamuoyu önünde yapılıyor.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - TRT "full time" göstersin arkadaşlar, kim ne istiyor, neyi savunuyor; bunu gösterelim. O zaman gerçekten anlaşılacaktır ki bu ülkede yapılmak istenen nedir?

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - İzmir Adliyesinde yaptınız o tartışmayı.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bu ülkede biz çoğulculuk deyince, sizin tekçi, asimilasyoncu, ırkçı sistemi siz şimdi bir tek adam diktasıyla taçlandırmak istiyorsunuz.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Biz asimilasyon yapmıyoruz.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Ama Türkiye toplumu olarak, HDP'liler olarak biz asla buna geçit vermeyeceğiz, asla bunun gerçekleşmesine, hayallerinizin gerçekleşmesine fırsat vermeyeceğiz diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)