| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 09.01.2017 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin artan terör olayları ve dış politika hakkında vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine söz aldım.
Tabii, söz sırası, gereği, aleyhte olarak söz aldım ama içinde söylenenlerin lehte olunan kısım da var, aleyhte olunan kısım da var, ben bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi olarak hem son dönemde artan terör olaylarına bakışımız ve dış politikadaki gelişmelerle ilgili bazı görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türk milleti üst üste felaketler yaşıyor. Her yönden korkunç ve dış destekli bir terör kuşatmasıyla karşı karşıyayız. Sayın Genel Başkanımızın da tabiriyle, artık bıçak kemiğe dayanmıştan ileri aşamaya geçti ve kemiği delmiş durumda, artık sabır taşımız da çatlamış bulunmaktadır. Önce İstanbul Beşiktaş'taki, sonra Kayseri'deki hain saldırıların ardından ülkemize sınır dışından gelen terör tehditlerini bertaraf etmek üzere Fırat Kalkanı Harekâtı'nda görev yapan askerlerimiz de şehit olmuştur; daha sonra İzmir'de yaşanan ancak kahraman polisimiz Fethi Sekin'in sayesinde amaçlanan hedefe ulaşmadan durdurulan bu teşebbüste de bir polisimiz ve bir adliye görevlimiz hayatını kaybetmiştir. Tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun, Türk milletinin başı sağ olsun diyorum.
Bunların yanı sıra, yine, Rus Büyükelçisine suikast yapılmış ve İstanbul'da bir gece kulübüne yapılan saldırı sonrası 39 kişi hayatını kaybetmiş bulunmaktadır. Kısacası, sistematik cinayetler ve infial dalgasına yol açacak terör eylemleriyle ülkemiz köşeye sıkıştırılmaya, bölgesel ve küresel planda eli zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Bölgesel ve küresel plandaki bu gelişmelere rağmen Türkiye bu zor günleri aşacak, saldırıları göğüsleyip püskürtebilecek güçtedir. Bu komplolar, tuzaklar, menfur terör saldırıları Türkiye Cumhuriyeti'ni yolundan döndüremeyecek, terör örgütleri ve arkalarındaki çevreler de amaçlarına ulaşamayacaklardır.
Terörü, insanımızın can ve mal güvenliğini, millî birliğimizi, demokrasimizi ve ekonomik gelişmemizi tehdit eden en büyük tehlike olarak kabul eden partimiz terörle mücadeleyi hiçbir şartta ihmal edilmemesi gereken millî bir politika olarak görmektedir. Bu kapsamda, terör belasından ülkemizi kurtarmak için etkili, sonuç alıcı ve çok boyutlu politikalar uygulanması gerektiğini defalarca belirttik. Günlük siyasi kaygılardan arındırılmış, uzun vadeli ve istikrarlı, millî ve etkin bir terörle mücadele politikası geliştirilmesi ve uygulanması gerektiğini Sayın Genel Başkanımız defalarca burada da ve yetkililere belirtmiş, bizler de komisyon görüşmelerinde ve Genel Kurulda değişik vesilelerle sizlere iletmiştik. Bu kapsamda, teröristi merkeze alan mücadele anlayışı yerine, terörle mücadele, topyekûn bir mücadele şeklinde ele alınmalıdır. Terörle ve teröristlerle etkin bir şekilde mücadele edilirken vatandaşların can ve mal güvenliği öncelikle temin edilmeli ve zarar görmelerine de fırsat verilmemelidir. Terörle mücadele sırasında haksız ile haklı, suçsuz ile suçlu ayırt edilmeli ve mücadele, hukuk devletinin yöntemleriyle kararlı bir şekilde yürütülmelidir.
Güvenlik birimlerinin yürüttüğü mücadelenin yanı sıra, istismar edilen ve bu nedenle terörü besleyen unsurların ortadan kaldırılmasına dönük olarak ekonomik, sosyal, psikolojik, idari, demografik ve kültürel etkenlerin ortadan kaldırılması temelinde de köklü bir mücadele yürütülmelidir. Bu amaçla geniş kapsamlı bir ekonomik ve sosyal kalkınma programı, gerekli mali destek ve kaynaklarıyla uygulanmalıdır.
Yine, hatırlayacağınız gibi, bu kapsamda Hükûmetin açıklamış olduğu Cazibe Merkezleri Destekleme Programı'nın hemen ertesinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Kalkındırma Programı'nı Genel Başkanımız Sayın Bahçeli eylül ayı sonunda kamuoyuyla ve sizlerle paylaşmıştı. Bu programın temel amacı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizdeki yirmi üç ilde ekonomik büyümeyi, sosyal gelişme ve toplumsal uzlaşmayı artırarak millî birlik ve bütünleşmeyi sağlamaktır.
Terörle ilgili bu değerlendirmelerin ardından Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler de ülkemizin gündemini meşgul etmektedir. Özellikle şu anda Halep'te ve çevresinde yaşanan dram hepimizin şahit olduğu gelişmelerdir. Bugün geldiğimiz noktada, tabii ki, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, uygulanan yanlış politikaların sonuçlarını hep birlikte görüyoruz ama her zaman söylediğimiz gibi, MHP olarak bizim amacımız üzüm yemektir, bağcıyı dövmek değildir. İktidar partisi zaten kendi içerisinde değerlendirmelerini yapmaktadır. Sayın Kurtulmuş daha önceki gün, yine, bugün yaşadığımız sorunların buradaki hatalardan kaynaklandığını belirtmiştir. Onun için, biz, şu anda daha çok çözüm üzerine odaklanmak ve Türkiye'nin çıkarlarını savunmak, yapılması gerekenleri önermek ve doğru yapıldığı zaman da buna destek olmak gibi bir yaklaşım içerisindeyiz. Onun için, MHP'nin, bölgesinde yaşanan gelişmelere bakış açısının temelinde öncelikli olarak Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden unsurların ortadan kaldırılması ve millî çıkarlarının korunması ve gerçekleştirilmesi yatmaktadır.
İkinci bir husus ise bölgede yaşanan kargaşa, kaos ve çatışmaların sona erdirilmesidir. Sorunların çözümü için de bölgemizdeki ülkelerle ve uluslararası toplumla birlikte hareket edilmelidir. Ülkemizin sınırlarının ötesinde süren bu iç kaos ve çatışmanın önemli nedenleri 2 tane terör örgütü. Biliyorsunuz, PKK -bir taraftan PYD'yle birlikte- ve IŞİD şu anda mücadele ettiğimiz önemli terör örgütleri. Aslında biz bunu -daha önce de defalarca söyledik- 6 Ağustos 2012 tarihinde Sayın Bahçeli'nin açıklamasıyla sizlere iletmiştik. Sadece Fırat'ın doğusu, batısı değil, Kandil'den Afrin'e kadar bir terör koridorunu temizleyecek güvenli bölge oluşturulması gerektiğini belirtmiştik. Bu kapsamda, tekraren, bu konunun hassasiyetini gündeminize getirmek istiyorum. Kısacası, bugün bu söylediğimiz uyarının ne kadar haklı olduğu tekrar ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Burada, öbür taraftan, dikkat etmemiz gereken bir başka husus da müttefiklerimiz, Suriye'de yaşanan bu iç savaşın içerisinde bir başka savaşı sürdürmekteler. Her gün gazetelerde onlara yapılan destekleri, mühimmat, lojistik desteklerini, bazı silah desteklerini hep birlikte okuyoruz. Maalesef, burada, saldırılarla Türkiye'yi Irak ve Suriye'ye çevirmeye çalışan birtakım güçlerin hep birlikte hareket ettiğini de sizlerle birlikte izliyoruz. Aslında Orta Doğu'daki bu haritaların değişeceğini söyleyenlerin hedefinin de nihai olarak Türkiye'yi bölmek olduğunu biliyoruz. Bu kapsamda yapılan Fırat Kalkanı Operasyonu'yla IŞİD'le mücadele edilmesi doğrudur ancak bu işlerin boşa çıkarılması için yeterli değildir.
Değerli arkadaşlar, bu kapsamda, Fırat'ın doğusu, batısı gibi bir ayrıma gitmeden ve bütün unsurlarıyla buradan terörü kazımak üzere köklü mücadelenin devam etmesi gerekmektedir. Türkiye'nin yapması gereken, bu mücadeleyi samimi bir şekilde sürdürmek ve uluslararası arenada da haklılığını anlatmaktır.
Öte yandan, şu hususa da değinmeden geçemeyeceğim: Şu anda Kıbrıs'la ilgili müzakereler başlamıştır. Bu hafta itibarıyla da görüşmeler yapılarak garantör devletlerin de katılımıyla beşli görüşmelerin yapılacağı duyurulmuştur. Biz MHP olarak gerçekçi ve uygulanabilir ve devam edilebilecek bir çözümün iki bölgeli, iki milletli ve iki devletli bir ortaklık yapılanması olması gerektiğine inanıyoruz. Böylesi bir çözüm için tek taraflı iyi niyetin bizim tarafımızdan gösterilmesinin yeterli olmadığını da belirttik. Hem Rum Yönetiminin hem de AB'nin bu konuya artık iyi niyetli bir yaklaşım göstermesi gerekmektedir. Türkiye'nin kırmızı çizgilerini ortadan kaldıracak, Kıbrıs Türklüğünü azınlık statüsüne indirerek adadaki varlığını tehlikeye atacak iki kesimlilik ve siyasi eşitlik anlayışını zayıflatacak bir düzende sürdürülmesini asla kabul edilir bulmamaktayız. Kıbrıs'ta Kıbrıs Türkü'nü 1974 öncesi şartlara zorlayacak hiçbir oldubitti kabul edilmemelidir. Türkiye'nin garanti ve ittifak anlaşmalarından kaynaklanan haklarından da asla vazgeçilmemelidir. Eğer anlaşma sağlanırsa yapılacak düzenlemelerin Avrupa mahkemelerinde bozulmaması için de bu düzenlemelere AB birincil hukuk statüsü kazandırılmalıdır. Tüm bunları yapabilmek için, değerli arkadaşlarım, bir birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmemiz gerekmektedir. İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, medyasıyla hep birlikte el ele verirsek Türkiye'yi 2023'te lider ülke, 2053'te süper güç yapma hedefine ulaşabiliriz diyoruz.
Bir olalım, iri olalım, diri olalım diyor, sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.