| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 12.01.2017 |
AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iyi ki canlı yayın yapılmıyor, ülke bu kadar büyük bir ateşin içinde yanarken, Türk lirası değer kaybederken, insan hayatı bu kadar değersizleşirken Parlamentonun içerisine girdiği seviye ve gündeme baktığımda doğrusu bu çatı altında insan bunun kamuoyu tarafından, Türkiye toplumu tarafından izlenmemesinden memnuniyet duyacak bir psikoloji içerisine giriyor.
Benden önceki birkaç konuşmaya çok kısa değerlendirmeler yapıp maddeyle ilgili de görüşlerimi paylaşacağım.
Bir kere, değerli arkadaşlar, yanlışta ısrar ederek doğruya ulaşılmaz. Cumhurbaşkanının anormal yetkileri, Kenan Evren'in kendisi için kendine uygun bir anayasa yapma isteğinden kaynaklıdır. Kenan Evren'in 1982'de yaptıkları nasıl yanlışsa Sayın Bakan, 367 krizi de 2007'de böyle bir yanlıştır, ikinci yanlıştır.
Şimdi, burada bugün bir üçüncü yanlışı birlikte yapıyoruz. Eğer yetkinin tek elde toplanmasını istiyorsanız kulağınızı göstermenin yolu bellidir. Cumhurbaşkanının yetkilerini sembolik düzeye indirirsiniz, Sayın Başbakan zaten feragat ediyor, Cumhurbaşkanı, partisinin başına geçer Başbakan olarak bütün yetkileri kullanır yani bunu yapmak yerine işi zora sokmanın, vesayeti ortadan kaldırmayla hiçbir ilgisi yok.
Sayın Kuzu diyor ki: "Ya, koalisyonların istikrarsızlığından bu sistemle kurtulacağız." Peki, çok açık bir soru, bütün başkanlık sistemleriyle ilgili bu soru sorulur, bunun cevabı var mı sizde? Parlamento çoğunluğu başka bir partiye geçer aynı seçimde, başkan başka bir partiden seçilirse burada yaşanacak kaosun bir supabı, bir mekanizması bu pakette var mı? (AK PARTİ sıralarından "Var, var." sesleri)
Değerli arkadaşlar, yani olup olmadığını siz burada gelip anlatırsınız ama benim sürem son derece az.
Bir de şüphesiz, eğer millî irade konusunda bir hassasiyet, bir ciddiyet varsa, şu anda neredeyse bütün il belediye başkanlarımızın, ilçe belediye başkanlarımızın büyük çoğunluğu seçimle gelmiş olmasına rağmen, sizin seçimle gelen valiler vaadiyle siyaset yaptığınız bu ülkede, atanmış belediye başkanları, atanmış valiler eliyle yönetiliyor. Bu konuda da gereğini yapmanızı doğrusu size hatırlatmak isterim.
Şimdi, 101'inci maddeye gelince: Sayın Baykal -nezaketle sataşmak için söylüyorum- eksik söylediniz. Millî Güvenlik Kuruluna katılan bir genel başkan gelmiyor bu paketle değerli arkadaşlar, evet o, geliyor ama onun çok ötesinde bir şey geliyor, millî güvenlik siyasetini tek başına belirleyen bir genel başkan sistemi geliyor. Millî Güvenlik Kuruluna katılmak çok mütevazı bir şey, "Millî güvenlik siyasetini belirler." diyor.
Yetmiyor, değerli arkadaşlar, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanımına karar verir Cumhurbaşkanı." diyor. Dolayısıyla böyle bir mekanizmanın siz ülkeye huzur, barış getireceğini düşünüyorsanız, gayet tabii, bu sizin tercihiniz ama bu ülke, değerli arkadaşlar, İttihat Terakki sonrasında, müdafaa-i hukuk cemiyetleri, Cumhuriyet Halk Fırkası ve CHP tarafından aslında kurulan bir parti sürecini yaşadı. İttihat Terakki'ye de, cemiyetlere de, fırkalara da, partiye dair de bugün çok eleştiri yapabiliriz, bugünden bakıp çok değerlendirme yapabiliriz ama Türkiye, o süreçten yirmi üç yılda çıktı değerli arkadaşlar, 1923'ten 1946'ya kadar yirmi üç yıl parti devletinin bedelini, sıkıntılarını yaşadı. Siz şimdi bunu yeniden keşfederek, bunu sanki büyük bir marifetmiş gibi, 1930'lar dünyasında İtalya, Almanya gibi örneklerde karşılığını bildiğiniz şeyi yeniden hayata geçirmeyi nasıl savunabiliyorsunuz; doğrusu, ben anlamakta zorlanıyorum.
Evet, bir geçiş dönemi riski yaşıyoruz değerli arkadaşlar ve aslında ülkelerin geleceklerini, kaderlerini tayin tam da geçiş dönemlerini yönetmeyle ilgilidir. Balkanlar, geçiş dönemini iyi yönetemedi. Yugoslavya, çoğunluk Sırpların dayatmaları yüzünden iç savaş yaşadı; binlerce kadın tecavüze, katliama uğradı ve parçalandı değerli arkadaşlar. Gürcistan'ın, Ukrayna'nın, Kafkasya ve başka ülkelerin ve nihayet Orta Doğu'da Libya'nın, Sudan'ın yaşadıklarını hepiniz, hepimiz biliyoruz.
Eğer gerçekten bu ülkeyi huzura, barışa kavuşturacak bir değişlik olduğunu düşünüyorsanız bunu açıklayın, biz de anlayalım ama bu yoksa ben sadece bir şeyi hatırlatarak ve bir iddiada bulunarak sözlerimi bitireceğim. Bu paketin 18 maddesinin ülke geleceğiyle ilgili, devletle ilgili olduğunu düşünüyorsanız değerli arkadaşlar, sadece bu madde, 7'nci maddede Cumhurbaşkanının partili olmasıyla ilgili düzenlemeye destek veren milletvekilleri, sadece bu maddede desteğini çeksinler. Eğer bu paket geri çekilmezse değerli arkadaşlar, ben bir daha bu kürsüye çıkıp konuşmayacağım. Yani 8'inci madde ve bundan sonraki maddelerdeki devletle ilgili düzenlemeler...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
AYHAN BİLGEN (Devamla) - ...sadece burada 7'nci maddedeki partili Cumhurbaşkanı mekanizmasının hayata geçirilmesi için araçsallaştırılmış gündemlerdir. Ne 100 bin imzayla aday gösterme konusu ne on sekiz yaş konusu bu paketin esası değildir. Bu paketin esası, Sayın Cumhurbaşkanının partisiyle ilgili kaygılardan, endişelerden kaynaklanmaktadır. Kendi partisiyle ilgili sorunları çözemediği için bir ülkenin rejimini değiştirme, bir ülkenin geleceğini belirleme, yönetim modelini değiştirme riskini siz göze alıyorsanız ve bunun bedelini, bunun faturasını bu ülkeye, bu topluma yaşatmaya niyet etmişseniz söylenecek çok bir şey yok. Bu şartlar altında burada zaten erken seçim kararı çıkmaz, kimse korkmasın, biz varız. Biz hatta yüzde 15 seçim barajı istiyoruz. Çünkü yüzde 10 barajını bizim için koymuştunuz, buna rağmen buradayız. Yüzde 15 yapın, biz bunu göze almışız. Ama biz biliyoruz ki buradaki bazı milletvekilleri bir daha asla listeye giremeyeceği için 276'yla seçim kararı çıkartamazsınız. Siz varsanız biz de varız.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)