GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:58
Tarih:14.01.2017

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 447 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Kanun teklifinin 13'üncü maddesi, Anayasa'mızın mahkemelerin kuruluşunu düzenleyen 142'nci maddesine bir fıkra eklenmesinden ibarettir. Eklenen fıkra "Disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemeler kurulamaz. Ancak savaş halinde, asker kişilerin görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli askeri mahkemeler kurulabilir." şeklindedir. Bu madde ve bu maddeyle bağlantılı 16'ncı maddenin (D) ve (E) şıkkına, yine 17'nci maddenin (E) şıkkına göre, 1961 Anayasası'yla kurulan Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi, askerî mahkemeler kaldırılmaktadır. İstisnası ise savaş hâlinde askerî mahkemelerin kurulabileceğidir. Yapılan düzenlemelerin bir sonucu olarak, Anayasa Mahkemesinde Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi temsili sona erecektir ancak Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen asker üyelerin görevleri, herhangi bir sebeple sona erene kadar devam edecektir. Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde, askerî hâkim ve savcılar, tercihleri ve müktesebatları dikkate alınarak Hâkim ve Savcılar Kurulunca, adli ve idari yargıya veya Millî Savunma Bakanlığı veya Genelkurmay Başkanlığının hukuk hizmetleri kadrolarına atanabileceklerdir.

Bir başka konu da, kaldırılan askerî yargı mercilerinde görülmekte olan dosyalardan kanun yolu incelemesinde olanlar ilgisine göre Yargıtay ve Danıştaya, diğerleri ise ilgisine göre görevli ve yetkili adli ve idari yargı mercilerine dört ay içinde gönderilecektir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde askerî yargı sisteminin tarihi 1837 tarihli Kanunname-i Ceza-i Askeriye'ye kadar gitmekte ise de bugün yürürlükte olan askerî mahkemeler ile askerî yüksek idare organlarının kuruluş ve işleyişi, büyük ölçüde 1961 Anayasası'na ve sonrasında çıkan yasal düzenlemelere dayanmaktadır. Belirtmek gerekir ki, 1961 tarihinden beri askerî yargı, yargıda birlik ilkesi açısından, insan hakları, hukuk devleti, demokrasi yönüyle Türkiye'de sürekli tartışılan bir konu olmuş, birtakım ilkesel ve teorik eleştirilere neden olmuştur.

Diğer bir eleştiri konusu, askerî alanda emir komuta zincirinin veya mahkemelerin yapısında azınlık da olsa yargıç olmayan askerlerin varlığının adli yargılamayı etkileyip etkilemeyeceği de tartışılan konular arasındaydı.

Değerli milletvekilleri, yaşanan küresel ve ulusal gelişmeler neticesinde terörün önlenmesinin ülkemiz için ne kadar önemli olduğu izahtan varestedir.

Askerî yargının kaldırılmasıyla askerlerin tamamen mesleki fiil ve davranışları sonucu oluşabilecek suçlar konusunda, hiçbir mesleki tecrübesi ve bilgisi olmayan, askerî koşulları bilmeyen sivil kişilerin yapacağı soruşturmalar ve yargılamaların güvensizlik ve tereddüt oluşturmaması için sivil yargının bu tecrübe ve bilgi eksikliğinin en kısa sürede giderilmesi gerekmektedir. Yargıda birlik sisteminde bir ülkede sadece bir tane yüksek mahkeme vardır ve mahkeme, anayasa yargısını da, idari yargıyı da, adli yargıyı da tek başına temsil etmektedir. Yargı birliği ilkesi, Anglosakson hukukunun hâkim olduğu Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Kanada, Avusturalya gibi ülkelerde benimsenmiştir.

Yargı ayrılığı sisteminde ise yüksek mahkemeler olarak birden fazla mahkeme mevcuttur ve adli yargı ile idari yargı ayrılmıştır. Özellikle, Kara Avrupası'nda, Fransa, Almanya, İtalya ve Türkiye gibi ülkeler bu sistemi benimsenmiştir. Bu sistemlerden hangisinin üstün olduğu konusunu soyut olarak tartışmak anlamsızdır.

Değerli milletvekilleri, aslında, hangi sistemin benimsenmiş olmasından öte, bir ülkede, "Yargı bağımsız ve tarafsız şekilde çalışıyor mu, hukukun üstünlüğü ilkesi tam olarak uygulanabiliyor mu, bütün yargılamalar adli bir şekilde yapılabiliyor mu?" sorularına verilen cevaplar önemlidir. Zira, hepimizin de bildiği gibi, adalet mülkün temelidir, mülk her şeydir, adalet göğün direğidir.

Bu vesileyle, vatandaş nezdinde, adaletin kestiği parmağın acımayacağı algısını sağlamanın yolu hukuka, hukukçuya güvenmekten, hukuku ve hukukçuyu sevmekten, saygılı olmaktan geçer diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)