GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:60
Tarih:17.01.2017

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. 446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'yla ilgili görüşmeler yapıyoruz. Bu kanunun 24'üncü maddesine eklenen geçici 2'nci madde üzerinde şahsım adına söz aldım. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde aslında siyasi bir kriz yaşanmaktadır. Bu krizin getirdiği ekonomik kriz de gittikçe büyümekte, hatta derinleşmektedir ama ne yazık ki siyasi iktidar bunun farkında değildir. Esasen, bugün çiftçimizden işçimize, emeklimizden çalışanlarımıza, sanayicimizden ihracatçımıza kadar herkesin, her işletmenin, esnafımız da dâhil olmak üzere sıkıntı içinde olduğu ve piyasada işini zor döndürdüğü ve dolayısıyla, işini kurtarmaya, gününü kurtarmaya ve borcunu da mümkün olduğunca ödemeye çalışan bir durumda olduğu bir gerçektir.

Şimdi, çiftçilerimize bakıyoruz: Çiftçilerimizden tütün üreticileri var, üzüm üreticileri var, ay çekirdeği üreticileri var. Bakın, tütün üreticisi bugün tüccarın eline bırakıldığı için Denizli ilinde ve ilçelerinde tütün teslimi yapan üreticilerimiz daha önce tüccarla 16-17 liraya pazarlık yaptığı, sözleşmeye bağladığı tütününü 11-12 liraya tüccara teslim etmek zorunda kalıyor değerli arkadaşlarım. Şimdi, bu çiftçinin durumunu düşünün: Bu çiftçi borcunu ödeyebilir mi? Bu çiftçi geleceğe yatırım yapabilir mi? Bu çiftçi gelecek sene üretimin içinde olup daha fazla üretmeyi düşünebilir mi? Kesinlikle düşünemez. Eğer çiftçisinden, üreticisinden, işçisinden, memurundan, emeklisinden piyasaya para girmiyorsa esnafın para kazanması, o esnafın da işini döndürmesi ve borcunu ödemesi, kirasını ödeyebilmesi de mümkün değildir; bunları görmek lazım.

Dolayısıyla, burada borcunu ödeyemeyen iş dünyasının bu ödeme durumunu dört ay ötelemek suretiyle buna çözüm getirmeye çalışıyorsanız kesinlikle bir yanlışın içindesiniz.

Sayın Maliye Bakanına sesleniyorum: Sayın Bakan, bu, dört aylık bir süreyle falan çözülecek bir mesele değil, en az bir buçuk iki yıl bu insanlara süre vermek zorundasınız yoksa bu insanların olağanüstü hâl döneminde, krizin bu kadar derin yaşandığı bir dönemde dört aylık süreyle falan bu işleri döndürmesi, gününü kurtarması, borcunu ödemesi kesinlikle mümkün değildir arkadaşlar. Onun için bu iktidarın olaya çok ciddi bakması ve iş dünyasına verilen bu imkânın daha uzun süreli bir şekilde verilmek suretiyle rahat bir nefes alacağı bir durumun yaratılması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, piyasalarda para darlığı vardır. Para darlığı da piyasadan çekilen paradan kaynaklanmaktadır. Ayrıca, sanayide üretim düşmüştür, ihracat düşmüştür, cari açığımız fazlalaşmıştır, dış ticaret açığımız fazlalaşmıştır, Türk lirası giderek değer kaybetmektedir, dolar bir sene içinde yüzde 100'e yakın bir değer kazanmıştır, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı -bizler de dâhil olmak üzere- gerçek anlamda yüzde 50 fakirleşmiştir. Böyle bir Türkiye ortaya çıkmıştır. Bunu görelim arkadaşlar. Bunun acıları, bunun sıkıntıları önümüzdeki günlerde daha fazlasıyla çıkacaktır. O nedenle nasıl ki olağanüstü hâli üç ay yetmedi, üç ay yetmedi bir daha, bir daha üç ay uzatmak istiyorsanız, bu üreticilere, bu borçlulara dört ay sonra yeni bir dört ay daha, yeni bir dört ay daha vermek zorunda kalacaksınız. Bunu bugünden görmenizde fayda var diyorum. Sözlerimi bu şekilde bitiriyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)