| Konu: | Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın konuşmasını İç Tüzük'ün 59'uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre değerlendirmemesi hakkında usul görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 19.01.2017 |
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Üzülerek ifade ediyorum, iktidar partisinin grup yönetimi kadar, şu Meclis Genel Kurulunun gündemini zamanlama açısından kötü kullanan ve beceriksiz kullanan herhâlde bir başka grup yönetimi yoktur.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Siz kendinize bakın.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Bıraksaydınız, şimdiye kadar beşer dakika ya da onar dakikadan 3 parti konuşacaktı, bunun önemli bir bölümünü tüketmiştik. Yani, zaman açısından, en fazla, zamanımızı kötü kullandırtan grup yönetimisiniz; onu özellikle ifade edeyim.
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, burayı AK PARTİ Grubu yönetmiyor, ben yönetiyorum. Lütfen, bu ayrımı yapın.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Hayır, Sayın Başkan, onların polemikleri sayesinde buraya geldi.
BAŞKAN - Lütfen...
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Bir de sizden, sataşmadan da iki dakika isterim Sayın Başkan, ona göre çünkü sataştınız bana.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bravo, doğru söylüyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - İç Tüzük'e uyacağız Ahmet Bey, İç Tüzük'e.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Veya süremi yeniden başlatmanızı rica ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sürenizi yeniden başlatacağım ama müsaade edin, benim hiçbir şeyi söyleme hakkım yokmuş gibi davranıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yok.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Yok, İç Tüzük 64 Sayın Başkan.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - İç Tüzük 64 diyoruz.
BAŞKAN - Lütfen ya, yani biraz esprili ve komik bir duruma düşüyoruz bu durumda.
Sürenizi yeniden başlatıyorum, üç dakika.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Yok, Başkan, kesinlikle, ben sizin pozisyonunuzun narinliğini korumak adına bunlarını söylüyorum.
BAŞKAN - Buyurun, üç dakika.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, millî eğitim müfredatıyla alakalı olarak söyleyeyim: Sayın Bakan, bu, sadece sizin iktidarınızın dönemi değil, cumhuriyetle yaşıt bir eğitim sorununa müfredat açısından dikkat çekeyim. Müfredat tekçidir; etnik, dinsel, mezhepsel, kültürel, inançsal olarak tekçi bir müfredattır. Bu, bu ülkenin doksan beş yıllık anakronik bir sorunudur.
Yine, biz, öğrencilerimizi müfredat açısından, sorgulayan değil biat eden tarzda yetiştiriyoruz. Biz, öğrencilerimizi etken kişilikler olarak değil, öğrencilerimizi edilgen kişilikler olarak yetiştiren bir müfredata sahibiz. Aynı şekilde, öğrencilerimiz, aktör ve özne olarak sorgulayan, özgür bir yurttaş olarak değil, maalesef, bir nesne olarak yetişiyor. Kalıpçıdır bizim eğitim müfredatımız. Öğrencileri belli kalıplar içerisinde yetiştiren, tek tipleştiren bir müfredata sahibiz biz.
Buradan hareketle, özellikle iktidarınızın -övünmek mi yoksa bir eleştiriye mazhar olmak açısından- çok önemli bir eksikliğini ifade edeyim. Siz imam-hatipler sayısının artırılmasıyla övünen bir iktidarsınız. Bu ülkenin ihtiyacı olduğu kadar imam-hatip liseleri açılmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki, yirmi bir yıl eğitim fakültesinde çalışmış bir arkadaşınız olarak söylüyorum, imam-hatip liseleri birer meslek lisesidir, adını koyalım. Bu ülkeye imam, müezzin, hatip yetiştiren birer meslek lisedir ve Diyanet İşleri Başkanlığının, bu konudaki inanç kurumlarının ihtiyaç duyduğundan daha fazla imam-hatip liseleri çocuklarımızın inançlarını öğreneceği liseler değildir, olamaz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Hadi canım!
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Sadece ihtiyaç, meslek ihtiyacına binaen açılması, sayısı, kontenjanı belirlenmesi gereken liselerdir.
Bir diğer husus ve sizin bu ülkenin eğitim alanına yapmış olduğunuz affedilmez günahınızı söyleyeyim. Bu ülkeyi cemaatlere terk ettiniz ve gerek eğitim öğretim süreçleri gerek özel öğretim kurumları gerekse yükseköğretim kurumlarını cemaat alanlarına terk ettiniz. Öyle ki, yetmedi, öğrencilerimizin barınma, konaklama ihtiyaçlarını ve alanını da cemaatlere terk ettiniz. Şimdi, on beş yıllık kötü bir deneyimden sonra bir cemaatten, sadece iktidarınızın değil, bu ülkenin çekmiş olduğu acıdan, yanlışlardan, kötülüklerden sonra şimdi yeni cemaatlere yelken açmış, yeni cemaatleri eski cemaate karşı bir supap olarak ön plana çıkarmak üzere kurguluyorsunuz. Oysaki herkes cemaat üyesi olabilir, cemaatler saikiyle bir araya gelmeyi de normal karşılayabilirim ama cemaatlerin kuruluş ruhu ve felsefesi kamuda, devlette, bakanlıklarda, kurumlarda bir üstünlük sebebi olamaz, bir avantaj ya da dezavantaj gerekçesi olmamalıdır. Şimdi yanlışları yeni yanlışlarla kapatmaya çalışıyorsunuz diyorum.
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)