GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:8
Tarih:12.10.2012

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerimize oturalım.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, AKP Hükûmeti Genel Kurulu çok çalıştırdığı için sanırım milletvekili arkadaşlarımız da "Bir an önce oy kullanıp gidelim." diyor, hepsi ayakta bekliyor.

Değerli milletvekilleri, bugün Türkiye yeni bir anayasa yapım sürecini yaşıyor ama biz, burada, Anayasa'nın bir maddesini değiştirmeye çalışıyoruz. Burada bile aslında yeni bir sürece, yeni bir anayasaya yaklaşım çok net olarak ifade ediliyor. Bu anayasa değişim nedeni "21'inci yüzyılda bu Anayasa'da temsil edilmeyenlerin de temsil edilmesi" olarak ifade edilebilir. Bu temsil edilemeyenlerden birisi de kadınlar.

Mevcut Anayasa'yı ifade etmek istersek, mevcut Anayasa Türk kimliğinden başka diğer kimlikleri yok sayan bir anayasa. Mevcut Anayasa biraz daha Sünni kimliğini ön plana çıkaran, aslında diğer inançlara çok alan açmayan bir anayasa. Yine, erkek bir anayasa çünkü erkekler tarafından düzenlenmiş. Dolayısıyla, bu süreci değerlendirirken "Kadınlar açısından buna nasıl bakılır?"ı tartışmak gerekir diye düşünüyorum. Hele hele yerel yönetimler üzerinden bir tartışma yürütürken bunun sadece?

Sayın Başkan, eğer milletvekili arkadaşlarımız biraz sessiz olursa?

BAŞKAN - Uyardım ama tekrar uyarayım: Sayın milletvekilleri, salonda büyük bir uğultu var. Lütfen, yerlerimize oturalım ve Sayın Hatibi dinleyelim.

Buyurun.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Yerel yönetimler seçimlerini değerlendirirken bunun seçim takviminin öne alınması meselesinden daha ciddi tartışılması gerektiği ortadadır. Dolayısıyla, bu yerel yönetimler tartışması yürütülürken hem gerçekten demokratik bir sistemin olması konusunda demokratik özerklik sisteminin tartışılması, yine, kadınların?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Sayın Başkan, yaptığınız uyarı dikkate alınmıyor, konuşmayı dinleyemiyoruz. Önemli bir konu konuşuluyor. Yani ya otursunlar ya terk etsinler Genel Kurul salonunu. Ayıptır yani.

BAŞKAN - E, buyurun, siz oturtun. Ne yapayım, iki defa uyardım ben.

AYLA AKAT (Batman) - Başkanım, uyarının gereğini yapmadılar.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tuncel.

AYLA AKAT (Batman) - Ara verelim, salondakiler de dışarı çıksın.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Sayın milletvekillerim, yerel yönetimler seçimlerini değerlendirirken, ifade ettiğim gibi, kadınlar açısından da bunu değerlendirmek önemli.

Türkiye'nin durumuna baktığınızda aslında durum çok vahim. Kadınlar belediye başkanlığı oranında Türkiye genelinde sadece yüzde 0,8'i temsil ediyor. Belediye meclis üyeliğinde durum biraz daha iyi, yüzde 4,2 ama burada dikkatinizi çekmek isterim, bütün bu oranları yükselten de Barış ve Demokrasi Partisidir çünkü Barış ve Demokrasi Partisi yerel yönetimlerde kota uygulamaktadır. Köy muhtarlıklarında durum çok daha vahim; 0,2 durumunda. Türkiye genelinde 100 seçilmiş kişiden sadece 1 tanesi kadın. Dolayısıyla, aslında bir değişiklik yapılacaksa tam da bu noktadan bir değişiklik yapmak önemli diye düşünüyoruz. Hele hele buradaki kadın milletvekillerinin bu anayasa tartışmaları sırasında bunu değerlendirmeleri önemli.

Yine, bu yasa tartışmalarında bunun antidemokratik olduğu, yasanın bir bütün olarak değiştirilmesi gerektiği üzerinde biz görüş ve önerilerimizi ifade ettik. Bunlar ne kadar ifade ediliyor bilemiyorum buradaki milletvekilleri açısından ama bizleri bire bir ilgilendiren bir durum. Önümüzdeki dönem açısından da en azından Anayasa'da değişiklik yapılmasa da buradaki siyasi parti gruplarının kadınlara kota uygulaması, pozitif ayrımcılık uygulaması önemli. Bunun için de Anayasa yapım sürecinde özellikle, kotanın, pozitif ayrımcılığın bir hak olarak Anayasa'da düzenlenmesi grupların da keyfiyetini ortadan kaldıracaktır diye düşünüyorum.

Sayın milletvekilleri, gerçekten önemli bir süreçten geçiyor Türkiye yani bir yandan değişim sancıları, bir yandan değişmemekte ısrar. Biraz önce bir gensoruyu görüştük, özellikle Orta Doğu ve Suriye meselesini. Aslında kendi ülkemizde de çok ciddi sorunlar yaşanıyor. Biz hep savaşı dışarıdan arıyoruz, oysa kendi ülkemizde yaşanan savaş gerçeğini hiçbir zaman konuşma gereği duymadık ya da kendi sorunlarımızı çözme gereğini hiçbir zaman duymadık.

Farkında mısınız bilmiyorum, bu ülkenin cezaevlerinde otuz gündür, süresiz dönüşümsüz açlık grevi var yani insanlar bedenini ölüme yatırmış durumda iki talep için. Bu taleplerden birisi, çok sık ifade edilen ana dilinde savunma hakkı yani bugün mahkemeleri de tıkamış durumda olan bir nokta. Gerçi Başbakan buna cevap verdi, ana dilin bir hak olmadığını ifade etti. Anlaşılan, açlık grevindeki arkadaşlarımızı ölüme gönderme noktasında bir yaklaşım zaten var. Diğeri de Sayın Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesi konusunda. Bu iki talep Türkiye'de Kürt sorununu çözebilir. Kendi sorunumuzu çözebiliriz ama bu meseleler burada konuşulmuyor ne yazık ki. Başka ülkeleri çok rahat konuşabiliyoruz ama kendi ülkemizdeki sorunları konuşmuyoruz.

Ben bir kez daha, cezaevinde açlık grevinde olan arkadaşlarımızı selamlıyor, Meclisi de bu konuda sorumluluğa ve göreve davet ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.