| Konu: | Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 09.02.2017 |
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlamadan önce, bugün 48'inci yılını kutladığımız, Türk siyasetinin kırk sekiz yıllık koca çınarı Milliyetçi Hareket Partisinin Başbuğ'u Alparslan Türkeş'e, bu davanın kurucusu, hizmetkârı olmak üzere ebediyete intikal eden bütün dava arkadaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, serbest bölgelerle ilgili ilk kanun 1985 yılında çıkartılmış ve 1987 yılında Türkiye'nin ilk serbest bölgesi Mersin'de kurulmuştur. O günün şartlarında, Başbakan Turgut Özal "Mersin Dubai olacak, Mersin Singapur olacak." vaatleriyle serbest bölgeyi kurmuştur. Yalnız, gerekli destekler verilmemiş, serbest bölgede beklenilen gelişme sağlanamamıştır. Aynı yıllarda Antalya turizm bölgesi ilan edilmiş, devletin bütün turizm yatırımları Antalya'ya kaydırılmış, 318 kilometrelik sahil şeridi olan koskoca bir büyükşehir kaderiyle baş başa bırakılmıştır. Bugün Mersin Serbest Bölgesi'nde, insanlar, 1987 yılından bu tarafa tapu sorunlarını dahi çözememişlerdir. Birçok tesis kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmıştır. Serbest bölgede üretim yapan bir fabrikanın tapusu yoktur. Tapusu olmayan bir fabrikatör kime ipotek verecek, kimden kredi alacak, nasıl bir işletmeyi ayakta tutacaktır? Bugün, yasal düzenlemeler yeterli seviyede yapılmadığı için... Normalde serbest bölge, serbest ticaretin yapılabildiği bir bölgedir. Mersin'deki bir işletme sahibi, Nil'in kıyısından çakıl taşını alıp Çekoslovakya'daki cam fabrikasına satabilmelidir ama bunu yapamamaktadır, İngiliz adalarında ancak bir offshore şirketi aracılığıyla bunu yapabilmektedir.
Serbest bölgede ticaret yapan bütün firmalara kaçakçı gözüyle bakılmaktadır. Kim kaçakçılık yapıyorsa, kim gayrimeşru iş yapıyorsa bunlarla ilgili yasal düzenlemelerin yapılması, en ağır cezanın uygulanması lazım. Yalnız, bugün bütün depolarda, antrepolarda kamera sistemi mevcuttur ama maalesef, ticaret yapılabilen ürün çeşitliliği çok azdır. Serbest bölgede, herkes istediği ürünü alıp satamamaktadır. Geçtiğimiz yıl Sayın Gümrük ve Ticaret Bakanımızın Mersin'e geldiğinde iş adamlarıyla yapmış olduğumuz toplantıda AK PARTİ'de siyaset yapan bir iş adamı aynen şunu söyledi Gümrük ve Ticaret Bakanına: "Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, maalesef, ticareti engelleme bakanlığı yapıyor."
Birleşmiş Milletlere serbest bölgeden mal satacaklar, Birleşmiş Milletler koli istiyor, "Her kolide 5 kilo şeker olsun." diyor ama mevzuatımız her koliye 5 kilo şeker koymaya müsaade etmiyor "Ancak 2 kilo şeker koyabilirsin." diyor. İş adamları serbest bölgede bu mevzuatlardan gerçekten yeterince çile çekiyorlar. Bunun önünün açılması, Mersin'in hak ettiği yere gelmesi lazım yoksa... Bugün 7 bin kişi çalışıyor, bunun çoğunluğu da serbest bölge içerisinde; aslında olmaması gereken tekstil atölyelerinde çalışıyor, imalatçı atölyelerde çalışıyor.
Mersin Limanı'nın olduğu yerde gemi ticaretinin önünün açılması lazım. Gemilerle gelen birçok ürünün serbest bölgedeki firmalar tarafından alınıp satılabilmesi lazım ama bu da maalesef, istenilen seviyede değil. Hassas ürünler konusunda veya kimyasal ürünler konusunda, bunların kaçakçılıkta kullanıldığı, mazota, benzine karıştırıldığı şüphesiyle birçok ürüne yine aynı şekilde kısıtlama getirilmiştir.
Mersin'den geçtiğimiz dönemlerde Hükûmetin icracı 2 bakanı olmasına rağmen, Kürşat Tüzmen Gümrük ve Ticaret Bakanı olarak birçok vaat vermesine rağmen, serbest bölgeyle ilgili, organize sanayi bölgeleriyle ilgili, ticaret bölgeleriyle ilgili, maalesef, çivi çakılmamıştır.
Geçtiğimiz dönem, yine Zafer Çağlayan, Turgut Özal'ın Singapur, Dubai benzetmelerini aşarak "Amerika'nın Hollywood'u varsa, Hindistan'ın Bollywood'u varsa, Türkiye'nin de Mersin'i olacak." demiştir. Sizin mevkidaşınız Mersin'e bu vaatleri vermiştir ama Mersin hâlâ tiyatro izlemeye devam etmektedir.
Sözlerime son vermeden önce, yapılan iyi şeylerden de bahsetmek istiyorum. Geçtiğimiz hafta Mersin'de açılışı yapılan şehir hastanesi gerçekten Mersin'e yakışan bir tesis olmuştur. Ben, emeği geçen herkese, arsasını veren belediyeden, yatırımı yapan firmadan ve gerekli desteği veren Hükûmetimize kadar herkese teşekkür ediyorum. Yalnız, seçimlerden önce ihalesi yapıldığı söylenen ama maalesef, şu anda nereye yapılacağı dahi belli olmayan 350 bin nüfuslu Tarsus'a şehir hastanesinin ne zaman yapılacağını, Çukurova havalimanının ne zaman bitirileceğini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, Sayın Şimşek.
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) - Sayın Turizm Bakanımız buradaydı ama şu anda sanıyorum ayrıldı. Kazanlı sahil bölgesi turizm bölgesi ilan edildi ama maalesef, on yıldır yolu bile bitirilemedi. Bugün, turizm bölgesinde yatırım yapacak olan firmaların tamamı yatırımdan vazgeçtiler, şu anda herhâlde Arap yatırımcı aranıyor o bölgeyle ilgili. Mersin'in ayağa kalkabilmesi için, burada ticaretin ve turizmin birlikte yapılması gerekiyor. Suriye'de, Irak'ta, İran'da bu gelişmeler olurken Mersin'deki serbest bölgenin sağlıklı bir ticaret yapması mümkün değil, bununla ilgili de Hükûmetimizin gerekli çalışmaları yapmasını bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)