| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 14.02.2017 |
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne yazık ki yeniden yaşanan ve bizi kaygıya, üzüntüye sürükleyen çok sayıda çocuğa yönelik gerçekleşmiş cinsel istismar olayıyla gündeme gelmiş olan önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama başlamadan önce, aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, maalesef, sadece aldığımız üzücü haberler bunlar değil, 2 de şehidimiz var. Nusaybin sınırında ve Amanos Dağları'nda vatanımızı savunurken şehit düşen kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet, acılı ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize de başsağlığı ve sabır diliyorum.
Sayın milletvekilleri, bir lise müdürünün erkek öğrencilere yönelik taciz ve istismarıyla ne yazık ki 100'e yakın öğrenci BİMER'e başvurmuş ve kötü bir istismar olayı daha ortaya çıkmıştır. Bize ulaşan haber kaynağına göre, ifadeleri var, diyorlar ki: Son çare olarak BİMER'e... Ulaştığımız öğretmenlerden bazıları bu konuda uzun zamandır duyumları olduğunu ancak ellerinde somut bir delil olmadığını, okul ve ilçe millî eğitim müdürlüğü yetkililerinden çekindikleri için herhangi bir şey yapmadıklarını belirtmişler. Öte yandan, adlarının açıklanmasını istemeyen bazı öğrenciler ise "Hangi öğretmenden yardım isteyebileceğimizi, hangi öğretmene güvenebileceğimizi bilemedik, son çare olarak aklımıza BİMER geldi." diyorlar. Bugüne kadar değerli milletvekilleri, ortaya çıkan istismar olaylarının açığa çıkmasında okulda rehber öğretmen olarak görev yapan veya dışarıda, kamuda çalışan psikolog ve psikolojik danışmanların büyük katkısı olmuştur. Bu da gerçekten bu branşlara ne kadar ihtiyacımız olduğunu ortaya çıkarıyor. Umarım o okulda bir psikolojik danışman vardır, yoksa da bundan sonra önemi ne kadar ortaya çıkıyor görmek lazım, tüm okullarda yeterli sayıda olmasını diliyoruz.
Yine, hakkında istismar iddiaları olan bir müdürü çocukları korumak için görevden uzaklaştırmak yerine yerini değiştirip yeni kurbanları hedef almasına göz yumulması çok acıdır ki bu müdürün daha önceden böyle bir suçtan görevden alındığını, daha doğrusu farklı bir yere alındığını öğreniyoruz. Biz bu olayın kızgınlık ve kederini taşırken bir haber daha ulaşıyor elimize, köyden öğrencileri minibüsle taşıyan bir şoför 9 kız öğrenciye tacizde bulunarak ceza alıyor. Bunlar ne yazık ki buz dağının görünen yüzü. Biliyoruz ki yaşanan taciz ve istismarların büyük bir kısmı ya görmezden geliniyor ya da örtbas ediliyor. Çoğunlukla da çocuklar utandıkları veya korktukları için dile getirmiyorlar. Çocuklarımıza yönelik tehditleri tespit etmemiz çok önemli. Evlerde, okullarda, çocukların yaşadığı veya çocuklarla ilişkili kurum ve kuruluşlarda çocuklara yönelik gerçekleştirilen ihmal ve istismarın boyutlarını bilmediğimiz sürece alacağımız önlem ve yapacağımız müdahaleleri etkili olarak planlama şansımız yoktur. Aynı zamanda, ilerleyen süreçte ne kadar yol kat ettiğimizi de bilmemiz gerekiyor, bu sebeple de ciddi bir araştırma içerisinde olmamız çocukların sesini duymamız gerekiyor. Hem kentsel hem de kırsal bölgelerde çocuklara yönelik istismar araştırmalarını yapmak zorundayız. Araştırmalarda toplanacak verileri belirlemek ve doğru bilgi temelli oluşturmak için çocuklara yönelik istismarlarla ilgili araştırma gündemleri oluşturmak zorundayız. Yine bu yapılan araştırmaları da raporlandırmalı, gerekli önlemleri almalıyız. Biz, çocuklarımızın anlatamadıklarını öğrenelim, yardım ulaştıralım, daha da önemlisi baştan engelleyelim diye dil döküp çırpınırken yardım isteyen çocuklarımızın duymazdan gelindiğini, olayların üstünün kapatıldığını, istismarcının korunduğunu görmek, devleti yönetenlere karşı maalesef itimadımızı söküp alıyor. Bu, ne devlet yönetme erdemine ne de vicdana sığar.
İşi ehline vermek zorundasınız ama maalesef işi ehline vermiyorsunuz. Görevlendirmelerde aranılan liyakat değil, maalesef yandaşlık. Sendikasını değiştirmediği için görevden aldığınız idareci arkadaşlarımız yerine atadıklarınız ne yazık ki ortada; bir kısmı FETÖ'cü çıktı, bazıları istismarcı ve daha da kötüsü, bunlara gözünü, kulağını kapatıp bunları duymazdan, görmezden gelen idareciler söz konusu.
Büyük bir olasılıkla buraya şimdi AKP'den bir hatip arkadaşımız çıkacak ve daha önceden kurulmuş olan Çocuklara Yönelik İstismar Komisyonunun çalışmalarından ve raporundan bahsedecek. Ben de daha yeni sayılacak olan, bu dönemde kurulmuş ve çalışmalarını tamamlamış olan Başta Cinsel İstismar Olmak Üzere Çocuklara Yönelik Her Türlü İstismarın Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun üyesiydim. Komisyonun yeterli çalışma yapmadığı kanaatindeyim. Haftada sadece bir kez toplanıldı bölgesel araştırmalarda bulunulmadı. Karaman dışında yaşanmış, hatta Komisyon çalışmaları sırasında gerçekleşen olayların olduğu yerlere bile gidilip araştırma yapılmadı. Toplantılarımıza hiç olmazsa birer kez Millî Eğitim Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Adalet Bakanı ve vakıf ve derneklerden sorumlu Başbakan Yardımcısının katılması talebinde bulunmuştuk. Amacımız bakanlarla karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak, onlara kaygılarımızı, düşüncelerimizi, kendi ürettiğimiz fikirleri, çareleri iletmek ve karşılığında da onlardan gelecek bilgileri almaktı ama maalesef hiçbiri toplantıya katılmadı.
Değerli milletvekilleri, çocukluk döneminde yaşanan şiddetin çocuğun o dönemde yaşayacağı travma sonucunda ruhsal ve fiziksel sağlığında sorunları ortaya çıkardığı, olayın da yaşandığı dönemle sınırlı kalmadığı -daha önceden de her zaman konuşmalarımda dile getirdim- bilinmektedir. Bu çocuklar ileride ruhsal problemler yaşayacaklar, fiziksel problemler yaşayacaklar, belki aralarından alkol bağımlıları, madde bağımlıları çıkacak, ki bunlar zaten olası öngörülen sonuçlar.
Bu, sadece çocuğun hayatıyla da sınırlı kalmayacak. Bir çocuğa yönetilmiş bir istismar sadece çocuğu etkilemez ki, ailesini de etkileyecek, birlikte yaşadığı, birlikte okuduğu arkadaşlarını etkileyecek, bulunduğu mahalleyi, ilçeyi, hatta ili etkileyecek ve bu çocuk ileride büyüyüp yetişkin olduğunda kurduğu aileye ve dolayısıyla, bu sorunların uzantısı, gölgesi ilerideki neslin üzerine dahi düşecek. Böyle acı bir tablodur.
Bütün bunları dikkate alırsak çocuklara yönelik işlenen suçlar ve çocuk ihmalleri, birçok çocuğun fiziksel ve ruhsal travmasına sebep olduğu gibi bir toplumun da sağlığını bozacaktır sonucuna varacağız. Yani çocuklara yönelik istismarın engellenmesi sadece çocukların değil, koca bir toplumun korunması için çok önemli.
Çocukları hâlâ koruyamıyoruz maalesef. Bugün hâlâ eğitim hakkı gasbedilmiş, eğitimine devam edemeyen çocuklar mevcut. Yine, çocuk yaştaki kızların erken yaşta evlendirilmesinin önüne geçilmiş değil. Çocuk işçiliği son bulmamış, yasal boşluklardan yararlanan yetişkinler tarafından çocuklar bu konuda hâlâ istismar edilmekte. Bu eksikliklerin giderilmesi ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi çocuk hakları koruma komisyonu adı altında oluşturulacak sürekli bir komisyonla mümkün olacaktır.
Çocuklarımızın korunması ve layık oldukları yaşam standartlarına kavuşmalarının sağlanması amacıyla mevcut yasa ve mevzuatlarda çocukların yararına yönelik kısımlar üzerinde tarama ve inceleme yapmak, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlamak ve yeni yasaların oluşturulmasına destek vermek amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi çocuk hakları koruma komisyonu adı altında sürekli komisyon oluşturulması önem arz etmektedir.
Çocuklar güçsüz ve savunmasızdırlar ve bu nedenle haklarını savunacak, onları koruyacak yetişkinlere, yasal yaptırımlara ihtiyaç duymaktadırlar. Başta devlet olmak üzere aileler, çocuğa bakmakla yükümlü olanlar, kurumlar bu haklara saygı gösterme, ihlal ve ihmal etmeme, mevcut hakları daha da ileriye götürüp güçlendirme sorumluluğuna sahiptirler. Günlük üretilen politikalarla, geçici süreli kurulan komisyonlarla bütün bunları başarmak mümkün değildir. Olası riskli sorunların çözümü yahut engellenmesi için millî bir çocuk politikamızın olması gerekiyor. Ve biz, bütün bunları düşünerek, Milliyetçi Hareket Partisi olarak çalışmalarımızı tamamlayıp 7/10/2016 tarihinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi Çocuk Haklarını Koruma Komisyonu" adıyla sürekli bir komisyonun kurulmasına dair kanun teklifimizi vermiştik, bugün de yine Meclis Başkanlığımıza ilettiğimiz bir dilekçeyle bu kanun teklifimizin gündeme alınmasını tekrar rica ettik. Diğer gruplardaki çalışmaların da buna benzer yönde olduğu kanaatindeyim, buna yönelik bilgilerim var. Bence burada bizim alacağımız karar, bir araştırma komisyonundan çok daimî bir komisyonun oluşturulması olmalı.
Ve yine, çocuklarımızla ilgilenebilecek yeterli sayıda öğretmen atamasının yapılmasını rica ediyorum Değerli Millî Eğitim Bakanımızdan. 50 bin atama talebindeyiz. Umarım, çocuklarımız iyi yetişmiş ehil ellerde sağlıklı yetişip eğitimlerini devam ettirme şansı bulurlar.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Depboylu.