| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma ve Suçluların İadesi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 15.02.2017 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Rusya Federasyonu'yla yapılan iki anlaşmadan biri de bu kanunla ilgili ama son günlerde yaşadığımız gelişmeler, Suriye sınırının öbür tarafında, Fırat Kalkanı operasyonu kapsamında yapmış olduğumuz harekât içerisinde şehit düşen askerlerimiz var; öncelikle, hepsine Allah'tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
Tabii, bu kapsamda, Rus uçakları tarafından vurulan hedef içerisinde askerlerimiz hayatını kaybetti, bazıları da yaralandı. Biz özellikle de Antalya milletvekilleri olarak Rusya'yla yaşanan kriz sonrası hem turizmde hem tarım sektöründe yaşanan sıkıntıları yakından gözlemledik. Bu Meclis kürsüsünde de daha önce araştırma önergesi teklifleriyle gündem dışında ve gündem içinde söz alarak bu krizle ilgili kaygılarımızı belittik, sayın bakanlarla da yapılması gerekenleri görüşmüştük. Tabii ki böyle bir krize yeniden dönülmesini tasvip etmek mümkün değil. Ancak, o olay sonrasında Rusya'nın yapmış olduğu açıklamayı da çok tatmin edici bulmadığımızı ve bu konuda daha ciddi girişimler yapılması gerektiğini buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu konuya, Sayın Genel Başkanımız, Konya'da hafta sonu yapmış olduğumuz toplantı sonrası açıklamasında açıkça değinerek bunun basit bir özür dilemeyle geçiştirilemeyeceğini ve bu konudaki koordinasyonun daha ciddi bir şekilde takip edilmesi ve sağlanması gerektiğini sizlerin de, kamuoyunun da dikkatine sunmuştu. Çünkü arkasından yapılan açıklamada Türk Silahlı Kuvvetleri de on gündür o bölgede bizim askerlerimizin bulunduğunu ve bunların daha önceden de ilgili birimlere, koordinasyonu sağlayan birimlere bildirildiğini kamuoyuyla paylaştı. Onun için, bu süreçte bütün ülkeleri bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz. Orada gücü bulunan koalisyon kuvvetlerinden de, Rusya Federasyonu'ndan da, Amerika Birleşik Devletleri'nden, diğer koalisyon güçlerinden de bu konuda koordinasyon sağlayarak bir an önce o bölgenin terör örgütlerinden arındırılmasını talep ediyoruz.
Ve burada, "Efendim, DAİŞ'le şu mücadele ediyor.", "PYD'yi biz konuşalım, YPG'yi kullanalım, sonrasında ne olacağına bakarız." gibi yaklaşımlar Türkiye Cumhuriyeti'nin kabul edebileceği bir şey değildir. Bu kapsamda baktığımız zaman, maalesef, Rusya Federasyonu'nun tutumunu ikircikli buluyoruz. Çünkü bir taraftan, Astana'da görüşmeler devam ederken öbür taraftan, bir anayasa taslağının sızdırılmış olması -her ne kadar, resmen doğrulanmasa da- ve bunun üzerinden bazı görüşmelerin yapılması, bazı medya organlarında bunlarla ilgili tartışmaların yapılması bir nevi, alıştırmaların yapıldığını gösteriyor. Orada bir oldubittiye Türkiye olarak izin vermemiz mümkün değildir. Bu konuda, ta 2012 yılında Sayın Genel Başkanımız, terörden arındırılması gerektiğini ve orada bir güvenli bölge kurulması gerektiğini zaten belirtmişti ama bugün geldiğimiz noktada, sözü edilen güvenli bölge, güvenlikli bölge tartışmalarının daha başka art niyetler taşıdığı görülmektedir. Dolayısıyla, burada etrafının ayrıntılı bir şekilde belirlenerek aslolan, şu anda Türkiye'de sığınmacı konumunda olan Suriyelilerin kendi topraklarına döndürülmesini sağlayacak ve öncelikle can güvenliklerini, sonrasında da o güvenlikli bölgede iskânlarını sağlayarak Suriye'nin toprak bütünlüğü içerisinde bu sorunların çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tabii, buradan yeni bir kriz çıkmasını -baştan söylediğim gibi- arzulamayız ama Türkiye Cumhuriyeti'nin de kendi çıkarlarını korumasının en doğal hakkı olduğunu, bu kapsamda da bütün ülkelerle yapılan görüşmelerde bu ana noktanın esas alınması gerektiğini düşünüyoruz; aksi takdirde, bu terör bölgesinin bir şekilde temizlenmesi ve yeniden iskâna açılması mümkün olmayacaktır. Bu kapsamda da -en baştan söylediğimiz gibi- ta Kandil'den Afrin'e kadar olan bölgenin temizlenmesi gerekmektedir.
Sadece Rusya tarafından söylenen ve yarım olarak bakılan, "kültürel özerklik" diye farklı şekillerde sunulmaya çalışılan önerilerin de doğru olmadığını düşünüyoruz. Bazı İsrail yayın organlarında veya Amerika Birleşik Devletleri'nde birtakım haritaların da bu bölgeyle ilgili tartışılmakta olduğunu görüyoruz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman Türk devletinin, Türk milletinin çıkarını önceliklendiriyoruz. Bu kapsamda, Türkiye'nin aleyhine olacak herhangi bir oldubittiye razı olmak mümkün değildir. Bu vesileyle hem bu görüşmelerle ilgili olarak Astana'da yapılacak görüşmelerde, Cenevre'de tekrar yapılacak görüşmelerde ve bu kapsamda yapılacak tartışmalarda Türkiye Cumhuriyeti devletinin çıkarlarının korunması ve buralarda daha etkili olunması gerektiğini düşünüyoruz.
Yine bu kapsamda, Kıbrıs'la ilgili yapılan tartışmalarda da bazı "flu noktalar" -diyeyim daha kibarca- görülüyor. Maalesef, birtakım röportajları okudum Sayın Akıncı'nın yapmış olduğu, Türk medyasında da bu açıklamalar üzerine gelen. Hâlâ bu konudaki çağrımız da cevap bulmamıştır. Sayın Dışişleri Bakanının, ama kapalı oturumda ama farklı şekillerde, bu konuda bizleri bilgilendirmesi ve görüşmelerin gidişatı açısından endişe duyduğumuz konularda biraz daha açıklayıcı bilgi vermesinin doğru olacağı kanaatindeyim çünkü Sayın Akıncı'nın söylediklerinden "Toprak vermeden bu iş çözülemez, bu işte uzlaşma sağlayalım." gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. O zaman arka planda birtakım pazarlıkların yapılmakta olduğu... "Harita kasaya kondu." deniliyor ama neler tartışılıyor, ne oluyor bilmiyoruz. Onun için bu konularla ilgili de ayrı bir oturumda yüce Meclisin bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Esas itibarıyla biz, milletimizin lehine olan, devletimizin çıkarlarını savunan bütün anlaşmalarda, bütün buradaki oylamalarda arkasında duruyoruz, bu kapsamda da yapılan anlaşmaya da olumlu bakıyoruz. Ancak bu vesileyle de Rusya'yla ilişkilerin de bir gözden geçirilmesi, özellikle de Suriye konusunda yaşananların, orada PYD'yle ilgili, YPG'yle ilgili yaşananların da dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu anayasa tartışmalarının ötesinde, bizim askerlerimizin vurulduğu anda paralel olarak Rusya yetkilileri tarafından "Biz YPG'yi terör örgütü olarak görmüyoruz." açıklaması geldi, bunların ayrı bir anlamı olması gerekir, inşallah bunlar görüşmelerde dikkate alınıyordur diye düşünüyorum. Bu kapsamda da yine dediğim gibi ayrıntılı bilgi verilirse bu konuda memnun oluruz.
Bu vesileyle anlaşmaların hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)