| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 22.02.2017 |
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; keşke Başbakan bizi doğrulamamış olsaydı da, bizim günlerden, haftalardan, aylardan beri dile getirdiğimiz bu siyasi soykırım operasyonlarında bir hukuksal, bir yargısal sürece değil de, siyasi iktidarın yargıyı nasıl sopa olarak kullanmaya başladığına biz böyle şahitlik etmeseydik. Başbakan bugün, 22 Şubat 2017 günü, 21 Şubat günü ibretlik bir kararla milletvekilliği düşürülen bu Parlamentonun üçüncü büyük partisinin Genel Başkanının milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili bir medya mensubunun sorduğu soruya "Evet, bundan sonra da devam edecek." diyor. Ülkede yargının nasıl bir hâle geldiğinin, utanç verici bir hâle geldiğinin göstergesidir işte. Söylediğimiz bu, Başbakanın söylediği, başka bir şey yok.
Sayın Bakan her ne kadar bununla alakalı olmasa da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıdır, bu konuda açıklama bekliyoruz Sayın Bakan. Sayın Başbakan kaç milletvekilinin daha milletvekilliğinin düşürüleceğini nereden biliyor? Hangi dava dosyaları üzerinden konuşuyor? Neye göre bunu söyleyebilir? Bunun bilgisine sahip olma hakkı var mıdır? Biz bilmiyoruz. Daha bugüne kadar cezası kesinleşmiş ikinci bir arkadaşımız yok. Yargıtayda cezası onanmış hiçbir arkadaşımız yok. Ya değilse, hızlı bir şekilde siyasallaştırılmış yargının bu dosyaları hızlandırarak siyasi iktidarın talimatlarına göre hareket edip kimin milletvekilliğini düşürecek? Sayın Başbakandan artık bu saatten sonra "Ben yanlış anlaşıldım, yargı siyasal değildir, yargı tarafsız ve bağımsızdır." açıklaması beklemiyoruz, Sayın Başbakandan biraz daha samimiyet bekliyoruz, o da şudur: O düşürülecek isimleri açıklasın. Ya değilse, bundan sonra hangi vekil arkadaşımız gözaltına alınırsa, hangisi tutuklanırsa, hangisinin vekilliği düşürülürse Başbakanının talimatıdır bu, bizim için başkaca açıklaması yoktur ve anlaşılan o ki bir referanduma doğru giderken kendilerine siyasi rakip olarak görülen ve demokratik siyaset içerisinde meşru yöntemlerle siyaset yapanlara karşı her türlü kumpas hareketleri, her türlü planlar, kirli tezgâhlar devreye sokulmuştur.
Değilse, dün Dünya Ana Dil Günü'ydü, 21 Şubat. Burada Sayın Mustafa İsen çıktı, bir çocuk, bir halk için ana dilin ne kadar önemli olduğunu söyledi. 21 Şubat günü bu ülkede ne oldu, biliyor musunuz? Ekim ayında tam bir darbeyle halkın iradesinin ve belediyesinin gasbedildiği Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin açmış olduğu, adı "Zarokistan" olan üç dilli anaokulunun Kürtçe öğretmenlerinin tamamının işine son verildi. 21 Şubat, Dünya Ana Dil Günü ve el kadar çocukların okumuş olduğu anaokulunun etrafı zırhlı araçlarla çevrildi ve çocuklar korkudan panik hâlde. Bunlardan tanıdıklarımız var, dünden beri konuşmuyorlar, susmuşlar, sadece o okula o hâliyle bir daha gitmek istemediklerini söylüyorlar. Kim yaptı bunu? Siyasi iktidarın kayyumu yaptı. O kayyum kim orada? Diyarbakır'la ilgili bağı nedir Diyarbakır kayyumunun? Üç imzalı bir kararname. Diyarbakır'la başka bir bağ kurabilir mi o? Üç imzayla gelmiş, üç imzayla gider. Kimin yerine gelmiş? Yarım milyon oy almış Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanlarının yerine gelmiş. Kayyum budur işte.
Siz şimdi o çocukların daha bebeklik yaşta bu ülkeye dair aidiyet ve sahiplenme duygusunun arttığını mı düşünüyorsunuz ya? Allah aşkına, o çocuk bu ülkeye dair içinde daha fazla sevgi mi ısıttı? Çocuk Türkçe, Kürtçe, İngilizce eğitim görüyor ya, ne yapsın? Neden ana dili yasaklanıyor? İşte bu, siyasi iktidarın Kürt'e dair duygusudur. Öğretmeni hedef, radyosu hedef, TV'si hedef, gazetesi hedef, okulu hedef, belediye başkanı hedef, milletvekili hedef; evet, kendisini bu kadar hedef hâline getiren, siyasi iktidara cevabını 16 Nisanda iyi verecek. Aklınca siyasi iktidar bu yöntemle referandumda bu baskı politikalarına bu halkın boyun eğip "evet" oyu vereceğini mi sanıyor? "Hayır"ı büyütüyorsunuz. Göreceğiz. Bir parça çocuğun hayal dünyasıyla oynamak, bir parça çocuğu korkulara boğmaya çalışmak, bir parça çocuğun içindeki bu ülkeye dair sevgisini öldürmek; budur, bu, budur.
AYDIN ÜNAL (Ankara) - Siz çocuk öldürüyorsunuz, Oktay'ı öldürdünüz.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Bak, siz de soykırım yapıyorsunuz; dil soykırımı, kültür soykırımı, Kürt soykırımı yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim ben de.