GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:76
Tarih:01.03.2017

MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu uluslararası sözleşmeler vesilesiyle bir konuya temas etmek istiyorum. Konuşmama başlamadan önce aktüel bir konu olması münasebetiyle buradan başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Kuzey Irak peşmergebaşının ziyareti nedeniyle bağımsız bir devletmiş gibi yöresel bayrağının yüce Türk bayrağımızla birlikte göndere çekilmesi, Genel Başkanımızın deyimiyle skandaldır, aymazlıktır. Bu skandalın geçiştirilmesi asla kabul edilemez bir durumdur. Emperyalist güçlerin maşalığını yaparak hâkim olduğu mıntıkada Kürt düşmanlarını, Türk düşmanlarını, kısaca Türkiye düşmanlarını yıllarca besleyip büyüten, koruyup kollayan Barzani'ye yapılan bu muamele, bayrağının göndere çekilmesi Türk milletini fevkalade rahatsız etmiştir. Sayın Başbakanın deyimiyle Barzani'nin dünyada nasıl bilindiğinin, nasıl tanındığının Türkiye için bir belirleyici olmaması gerekir. Barzani Alman düşmanlarını, İngiliz düşmanlarını bölgesinde korusaydı, kollasaydı, besleseydi, değil bayrağını göndere çektirmek, sınırlarından bile bakamazlardı, baktırmazlardı. Gerçek budur.

Değerli milletvekilleri, dün bizler açılıma "safsata" dedik, haklı çıktık; çadır mahkemelerine, Oslo'ya "hayır" dedik, haklı çıktık; bugün "Akil adamım" deseniz milletten sopa yersiniz. Bunların yanlışlığının milletimize maddi, manevi büyük maliyetleri görülmüştür. Bizler Suriye'de tampon bölge kurulmasını ısrarla talep ettik, haklı çıktık. Barzani konusunda da haklı çıkacağımızdan asla kuşkumuz yoktur. Teröristleri şımartanların yarın aynı duruma düşeceklerinden de kuşkumuz yoktur. Bu sebeple, Sayın Genel Başkanımızın konuyla ilgili söylemlerinin gereğinin yerine getirilmesini, özerk yönetimin bayrağını hür ve bağımsız bir ülke bayrağıymış gibi al bayrağımızla eşit tutanlar hakkında işlem yapılmasını yüce Türk milleti beklemektedir.

Değerli milletvekilleri, iki hafta önce ihraç edilen 227 hâkim, savcıyla birlikte, ihraç edilen toplam hâkim, savcı sayısı 4 bine yaklaşmıştır. Sebepleri bir tarafa, bir gerçek var ki adalet teşkilatında görev yapan toplam yargıç sayısının dörtte 1'inin ihraç edilmesi önemli bir vakıadır. Bu vesileyle, dün 30 civarında kabul edilen, bugün de bir o kadar görüşülecek uluslararası sözleşmeler vesilesiyle, ülkemizin en önemli konusu hâline gelen adalet ve hukuk, hâkimlik mesleğine giriş ve yükselme konusuna değinmek istiyorum. Zira, hepimizin bildiği üzere gök kubbenin direği, mülkün temeli adalettir.

Değerli milletvekilleri, hâkimlik ve savcılık mesleği bütün dünyada, özellikle de gelişmiş ülkelerde oldukça saygın kabul edilen bir meslektir. Bu yüzden birçok ülke daha işin başında yani hukuk fakültelerinin verdiği eğitimi, mesleki giriş sınavlarını, adaylık eğitimlerini, stajyer hâkimlik ve savcılık dönemlerini içeren süreçleri ciddiyetle ele almış, bu önemli mesleği icra edecek kişilerin hem mesleki hem de diğer yönlerden yeterli seviyeye ulaşması için yoğun çalışmalar yapıldığı görülmüştür. Tarafımızca yapılan ülke incelemelerinde her ülkeye özgü tarihî ve kültürel faktörlerden kaynaklanan farklı değerler ve unsurlar bulunmakla birlikte tüm ülkelerde karşımıza çıkan en önemli husus, bu saygın mesleğe giriş sisteminin mümkün olduğunca rekabetçi, adil, şeffaf, politik etkilerden uzak, bağımsız ve tarafsız bir anlayışla, kamuoyuna güven verecek şekilde yürütülüyor olması ile mesleğe kabul edilenlerin aldıkları eğitim sonunda bilgili, yetişmiş ve göreve hazır bir noktaya getirilmiş olmalarıdır. Birçok ülkede adaylık ve eğitim sürecinin oldukça uzun öngörülmüş olması, bu mesleğe olan güven ve itibarı da artıran başka bir unsur olarak göze çarpmaktadır.

Değerli milletvekilleri, örnekleyeceğim birinci ülke Amerika Birleşik Devletleri'dir. Aktüel olması sebebiyle belirtmek isterim ki Amerika Birleşik Devletleri'nde adalet sistemi yeni seçilmiş başkanı bile frenleyebilmiştir. ABD'de hukuk fakültelerine girebilmek için öncelikle dört yıllık bir lisans diploması sahibi olmak gerekmektedir. Hangi fakülte, bölümden mezun olduğu hususunda bir sınıflama olmamakla beraber ekonomi, kamu yönetimi, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, tarih, sosyoloji gibi bölümlerden mezun olanların daha fazla kabul aldığı tespit edilmiştir. ABD'de hukuk eğitimi genel olarak üç yıl öngörülmüş, ilk yıl genel hukuk eğitiminin ardından ikinci yıl ihtisaslaşma başlatılmış ve üçüncü yıl yoğun bir stajyerlik programıyla öğrencilerin işe hazır hâle getirilmesi hedeflenmiştir. Fakülteden mezun olanlar avukat olabilmek veya savcılık ofisinde işe başlayabilmek için kendi eyaletlerinin barolar birliği tarafından düzenlenen bir yeterlilik sınavını kazanmak mecburiyetindedirler. Oldukça kapsamlı, zor ve özel bir hazırlık gerektiren bu sınav, aslında bu mesleğin ne kadar ciddiye alındığının da bir göstergesidir. Bu sınavda başarılı olanlar bir avukat, bir hukuk firması veya savcılık ofisinde ise başlayabilmekte, bölge savcıları ve hâkimlerin bir kısmı seçimle gelmektedir. Öte yandan, federal düzeyde görev yapan savcı ve hâkimler ile yüksek mahkeme üyeleri senatonun tavsiyesi ve onayı ile başkan tarafından atanmaktadır. Değişik düzey ve ağırlıkta mahkemeler için farklı koşullar olmakla birlikte ABD'de hâkim olabilmek için çok iyi bir hukuk bilgisi ve başarılı bir mesleki kariyer neredeyse ön koşuldur. Hâkimler ortalama beş on yıl avukatlık veya savcılık ofisinde çalışmış kişiler arasında seçiliyor veya atanıyor. Öyle ki bazı atamalar yapılırken öğrencilik döneminde aldığınız notlar, yayınladığınız makaleler, katıldığınız eğitim programları bile belirleyici olabiliyor. Burada mesleki ve ahlaki durumunuz da oldukça önemlidir. Temyiz mahkemelerine atanacak veya seçilecek hâkimlerin en az 35 yaşında olması ve minimum on yıllık mesleki tecrübeye sahip olması gerekir. Böyle olunca da toplumun büyük bir kesimi adalete, hukuka ve yargıca güvenmektedir.

Değerli milletvekilleri, Fransa'da sistem biraz daha bizim sistemimize benzemekle beraber daha sert ve profesyoneldir. Dört yıllık hukuk fakültelerini bitirmiş, 31 yaşını doldurmamış kişiler ile 48 yaşını doldurmamış ve en az dört yıllık devlet memuru tecrübesi olanlar veya yine 40 yaşını doldurmamış ve en az sekiz yıl hukuk alanında çalışmış kişiler merkezî hâkim ve savcılık adaylık sınavına müracaat edebiliyor. Söz konusu sınav oldukça kapsamlı, bilgiye dayalı ve rekabetçi bir şekilde düzenlenmektedir. Adaylar önce yazılı sınava, ardından da sözlü sınava tabi tutuluyorlar. Sınavı yapan heyetin başkanı bir yargıtay üyesi ve diğer üyeler de hâkim kökenlidir. Başarılı olanlar ulusal adalet akademisinde üç yıl sürecek çok yoğun bir eğitim programına başlıyorlar. Teorik ve pratik hukuk eğitiminin yanı sıra tarih, sosyoloji, psikoloji, psikiyatri, adli tıp, adli muhasebe gibi alanlarda da eğitimler veriliyor. Ayrıca, adaylar eğitim döneminde savcılık ofislerinde, emniyet soruşturmalarında, cezaevlerinde ve çeşitli mahkemelerde stajyer olarak çalışıyorlar. Eğitim sonunda yapılan sınavda aldıkları başarılı sonuçlara göre görev yapacakları yerleri kendileri seçebilmektedir.

Değerli milletvekilleri, kısaca İngiltere'den de bahsetmek istiyorum. İngiliz hukuk sistemini iyi anlayabilmek için tarihin arka planını, yaşanan olayları, şahısları ve kurumları iyi bilmek gerekmekle birlikte bu ülkede hâkim olabilmek gerçekten kolay değildir. Hâkimlik, çok üst düzey ve saygı duyulan bir meslektir. Hatta hâkimlerin toplumun üst sınıflarından seçildiği, genelde Oxford ve Cambridge mezunu oldukları yönünde eleştiriler de mevcuttur. En çok para kazanan meslek grubunun "barristers" denen peruklu hukukçular olduğu da bilinmektedir.

Değerli milletvekilleri, özellikle belirtmek isterim ki hâkimlik, savcılık mesleği tanıdığına bile fazla söz hakkı verilemeyecek kadar tarafsız, adil olunması gereken, kutsal bir meslektir. Birçok alanda Türkiye'mizde darboğazları aşmanın yegâne yolu savcıya, hâkime, adalete, hukuka her yönden gereken önemin verilmesindedir. Gelecekte muhannete muhtaç olmamak istiyorsak bugün her şeyden önce yapılması gereken, hukuku sürünmekten kurtarmak, gök kubbenin direğinin adalet, mülkün temelinin adalet olduğunu tesis etmektir.

Özellikle, belirtmek istediğim husus, son günlerde sizlere de, bizlere de çok sayıda müracaatlar oluyor. Herkes, bugün avukatlıktan geçişlerde, yeni mezunlar için yapılan sınavlarda bir torpil peşindedir.

Değerli arkadaşlar, torpili adalet sistemine sokmayalım. Torpili adalet sistemine sokarsak Allah muhafaza bu memleketin geleceğini bundan sonra daha da karartmış oluruz diyorum.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)