GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:17.10.2012

NAZMİ GÜR (Van) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Çelebi de dile getirdi, bizce de bu kanunun en önemli maddesi 58'inci maddesinde grev hakkını tanımlayan maddesidir. Her kanunun bir ruhu vardır ve o ruhun gizlendiği muhakkak bir maddesi söz konusudur. İşte, önümüzdeki yasanın da en önemli maddelerinden biri 58'inci madde ve bu yasayla, bu maddeyle de grev hakkının tanımı yapılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, grev hakkı çok uzun mücadelelerle işçi sınıfının yüzyıllar boyu süren mücadelesiyle kazanılmış bir hak, evrensel bir hak. Bu hakkı tanımamak, kısıtlamak, evrensel hukuka aykırı bir şekilde düzenlemek, onu kullandırtmamak kuşkusuz bu Parlamentonun hiç düşünmemesi gereken bir durum. Kaldı ki geçmişte yapılan, referandum sonucu yapılan değişiklikle Anayasa birçok yasağı kaldırmışken yeniden bu yasakları 58'inci maddeyle ve devamındaki maddeleriyle tesis etmek herhâlde sadece bize özgü bir durum.

Tıpkı 12 Eylülde 5 generalin yaptığı Anayasa gibi haklar ve özgürlükler önce tanımlanıyor, devamında koca bir "ama" denilerek onun, o hakkın nasıl gasbedileceği, nasıl kullandırılmayacağı, nasıl hiçleştirildiği gelir. Bu 58'inci maddede tıpkı 12 Eylül rejiminin anlayışı gizli, ruhu gizli ve tanım yapılırken ILO sözleşmeleri göz ardı edilerek, Anayasa'daki değişiklik göz ardı edilerek, Hükûmet, Sayın Bakan, bu yasayı işçi sınıfına, emekçilere nasıl zehir edeceğini, nasıl kullandırtmayacağını tanımlıyor. Yasada 58'inci maddenin birinci fıkrası tanımı getiriyor, devamındaki iki fıkra ise bu hakkın nasıl kullanılmayacağını düzenliyor. İşte bizim karşı çıktığımız nokta özünde budur, bu anlayıştır, mahkûm etmemiz gereken bu anlayıştır, bu 12 Eylül zihniyetidir.

Değerli arkadaşlar, işçi sınıfının en önemli silahı grevdir. Üretimden gelen gücünün kullanılması, bu hakkı genel grevle, hak grevleriyle, dayanışma grevleriyle ve hatta siyasi amaç güden grevlerle işçi sınıfının üretimden gelen gücünü de kullanarak üretimi durdurması, ülkede demokrasinin vazgeçilmezlerinden birisidir, olmazsa olmaz haklarından birisidir. Eğer siz bu hakkı da kısıtlarsanız, sendikalara, örgütlü güçlere, emekçi sınıfına, işçilere bu özgürlüğü kullandırtmazsanız, grev hakkını tanımazsanız işçi sınıfının bütün taleplerini, işçi sınıfının bütün istemlerini ekonomik, siyasal, kültürel, sosyal bütün taleplerini gözardı etmiş olursunuz.

Yine, değerli arkadaşlar, grev hakkı, işçinin sadece dayanışma, sadece hak grevi ya da bir siyasal amacı gerçekleştirmek üzere büyük bir destek sağlaması için değil fakat o ülkenin demokrasiyi nasıl anladığı, nasıl algıladığı, nasıl içselleştirdiğiyle ilgili de önemli bir veri sağlar bize. Emekçisi, işçi sınıfı sokakta olmayan, üretimden gelen gücünü kullandırtmayan bir ülkenin, ILO'nun kara listelerinden çıkması söz konusu olamaz, Avrupa Birliği sürecindeki bir ülkenin demokratikleştiği anlamı taşımaz. Daha dün yayınlanan Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda bu konu, bu durum ciddi bir eleştiri konusu, ciddi bir yaklaşımla ele alınmayan bu yasa da bu eleştirileri kuşkusuz hak ediyor.

Biz bu anlamda, işçi sınıfının vazgeçilmez hakkı olan, üretimden gelen gücünü kullanan grev hakkının uluslararası hukuka uygun bir şekilde düzenlenmesini talep ediyoruz.

Hepinize saygılar ve selamlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gür.