GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:17.10.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2'nci dönemin beşinci yılındayız. Ben geçen dönemde de buradaydım. Sayın Bakandan ve Sayın Hükûmetten bu sözü defalarca dinledik: "Kapsamlı bir düzenleme yapacağız." ama bugüne kadar gelmedi.

Değerli milletvekilleri, öncelikle hepinizi, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergemizin kapsamını tekrar okumak istiyorum ve lütfen dikkatinize sunuyorum. Diyoruz ki: "Aynı işkolunda çalışıyor olmak koşuluyla alt işverenin işçileri asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasına üye olmak veya dayanışma aidatı ödemek koşuluyla yararlanırlar." ve bunun devamı.

Değerli arkadaşlar, ben, tabii Sayın Çam'a da Sayın Çelebi'ye de bir şey söylemek istiyorum: Eğer özneniz sendikaysa Sayın Çam, dediğiniz doğru. Eğer özneniz emekse, işçiyse, orada emek veren, ter akıtan işçinin hakkını korumak mecburiyetindeyiz. "Sendikalaşmayı öldürür." diye taşeron işçilerin toplu iş sözleşmesinden, imzalanan toplu sözleşmeden faydalanmamasını söylemek olmaz, doğru değil.

MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) - "Olmasın." demedi ki kimse.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Doğru değil, yani deminki konuşmanızı dikkatlice izledim.

Evet, sendika bir demokrasi için, bir ülke için, işçi için, emek için çok önemli, çok önemli bir değer ama aslolan işçi, emek. Şimdi, bir iş yerinde biri, işverenin işçisi, imzalanan toplu sözleşmeden faydalanıyor ama o işveren kurnazlık yapıyor aynen devlet gibi -bu devlet bizim- bu devletin yetkilerini kullanan Sayın Hükûmet gibi kurnazlık yapıyor, işini hizmet satın alınma yoluyla taşerona yaptırıyor. Ödediği ücret asgari ücret, sefalet ücreti, zulüm ücreti. Bir de sendikal haklardan faydalanamıyor.

Değerli arkadaşlar, "devlet" dediğimiz hadise bu milletin örgütlü gücü. Devletin meşru olabilmesi için uygulamasının adaletli olması lazım. İnanınız ki şu Türkiye Büyük Millet Meclisinde bile, hukuk kuran, adaleti tesis etmekle görevli olan şu Türkiye Büyük Millet Meclisinde bile yıllardır zulüm işleniyor. Niye? 4/C'li işçileri ne yapacağız? Aynı mutfakta çalışan 2 aşçı, 2 aşçıbaşı, biri 4/C'li, biri kadrolu, biri 2 bin lira alıyor, biri 4 bin lira alıyor. Bunun neresinde adalet var? Hani "eşit işe eşit ücret" diye bir şey söylüyordunuz? Şimdi, devleti taşeron işçilere devrettiniz.

Sayın Bakanım, çalışma hayatından sorumlu Bakansınız, şu beni rahatsız ediyor, inanıyorum sizi de rahatsız etmesi lazım: Türkiye'de 10 milyon, 11 milyon işçi var, 1 milyonu sendikalı, hatta 1 milyonu bile değil. Gerisi nerede bunun? Gerisi taşeronun elinde, o sefalet ücretiyle, o zulüm ücretiyle inliyor. Bunu burada düzeltmek lazım. Diyoruz ki: Gelin arkadaş, aynı iş yerinde aynı işi yapan biri asıl işverenin işçisi, toplu iş sözleşmesi haklarından faydalanıyor, biri taşeron işçisi. Yahu gelin, bu zulmü ortadan kaldıralım.

Hatta, çok övünüyorsunuz işte, Avrupa Birliğinin raporuna itiraz ediyorsunuz, demokrasiye laf söyleyene kızıyorsunuz, Sayın Başbakan gene bugün kükredi. Ee, ILO Sözleşmesi'nin? 94'üncü sözleşmede bu husus var: Aynı iş yerinde aynı işi yapanlar, aynı haklardan faydalanırlar. Sendikacılık da bu.

Onun için, bizim bu önergeyi kabul etmeyişinizin gerekçesi olarak ortaya koyduğunuz mazereti de kabul edebilmek mümkün değil. Beş yıldır aynı şeyi söylüyorsunuz, kapsamlı bir düzenleme yapacaksınız.

Şu Meclisteki adaletsizliği düzeltemedik Sayın Bakan. İş Bakanı olarak, Çalışma Bakanı olarak siz, iş hayatındaki bu adaletsizliği kaldıracak kapsamlı bir imkân yakalıyorsunuz -Sendika Yasası çıkarıyorsunuz- destek veriyoruz ama bu adaletsizliği düzeltecek önergeye "Hayır." diyorsunuz. Bu kabul edilebilir değil, bu noktada bir samimiyet sorgulaması yapmak lazım.

Bu duygularla, yüce heyetinizin dikkatine sunuyorum. Doğru bir önerge, kabul edilmesi bir adaletsizliği ortadan kaldıracaktır, reddedilmesi adaletsizliğe yani zulme iştirak etmek demektir. Sizi vicdanlarınızla baş başa bırakıyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Şandır.