GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Arasında Hükümetlerarası Tahıl Grubu 31 inci Oturumu ve Hükümetlerarası Pirinç Grubu 42 nci Oturumu Ortak Toplantısına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:78
Tarih:07.03.2017

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, 182 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Olağanüstü hâl uygulaması sürecinde referandum yapılmasını doğru bulmayan, bu uygulamanın siyasi ahlakla bağdaşmadığına inanan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ben de konuştuğumuz bu kanun tasarısı üzerine olumlu oy vereceğimi ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle geçen hafta Almanya'da yaptığım bazı ziyaretlerden elde ettiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, geçen hafta Almanya'da, birçok kentte, çeşitli incelemelerde ve araştırmalarda bulunarak halkımızla bir araya geldim. Almanya'da yaşayan vatandaşlarımız, sayın bakanlarımızın Almanya'da konuşturulmamasıyla ilgili gerçekten öfkeliler ve bunu doğru bulmuyorlar ancak şöyle diyorlar, diyorlar ki: "Bize neden 'evet' dememiz gerektiğini Türkiye'den aktarabilirler. Evet, burada konuşsalar iyi olurdu ancak mademki böyle bir sıkıntı yaşıyoruz, derhâl bize, Türkiye'den, neden 'evet' dememiz gerektiğini söylesinler." Benim aracılığımla sizlere bazı sorular sordular, diyorlar ki: "Eğer 'evet' dersek mademki terör bitecek, 'evet' dersek mademki ekonomi düzelecek, mademki işsizlik bitecek, bunu da Sayın Cumhurbaşkanı, sayın bakanlar, sayın milletvekilleri, Sayın Başbakan, yani devlet büyükleri söylüyor, diyelim ki biz de inandık ve 'evet' oyu verdik."

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Ne güzel yalan söylüyorlar!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Önemli soru şu: "Biz, yani millî irade 'evet' desek bile bu uygulama neden iki buçuk yıl sonra devreye girecek? Örneğin, ben hastayım, doktora gittim, doktor bana kalp krizi teşhisi koydu, ilacımı verdi, tam ilacımı içeceğim, eczacı diyor ki: 'Bir dakika, iki buçuk sene sonra içeceksin.' Neden? 'E, doktor öyle söyledi.' Kardeşim, ben ölüyorum; terörden ölüyorum, ekonomiden ölüyorum. Mademki benim reçetem, mademki benim ilacım 'evet'tir, ben de millî irade olarak 'evet' dedim, neden iki buçuk yıl sonra yürürlüğe giriyor, bunu bize açıklasınlar." diyor.

Sonra diyorlar ki: "Cumhurbaşkanının tarafsız olmasını her daim savunduk. Şimdi Cumhurbaşkanı bir partinin de genel başkanı olacak ya da olabilecek, bunu bize bir açıklasınlar, nasıl tarafsız olacak?

Bize şunu da açıklasınlar: Bütçeyi, yani 80 milyondan toplanan vergileri bir tek kişi nasıl bütçelendirecek? Meclis bunu kabul etmese bile zamlı bir şekilde bütçeyi nasıl kullanacak, anlamadık." diyorlar. "Bize bir zahmet bunu anlatsınlar. Hele hele şu denetlemeyi de bir anlatsınlar. Biz 'evet' dedik, Cumhurbaşkanını seçtik, millî irade Cumhurbaşkanını seçti, devleti teslim etti. Ya, beşerdir şaşar; ola ki yanıltılır, ola ki birileri kandırmaya çalışır. Şu denetleme mekanizması nasıl işleyecek? Örneğin, Adalet ve Kalkınma Partisi en güçlü olduğu dönemde Milliyetçi Hareket Partisiyle de el ele vererek bu referandum öncesinde Mecliste yapılan oylamada 339 kişiyi bulabildi; biz, yarın nasıl 400 milletvekilini bulup da bir denetleme yapacağız bunu da bize bir anlatsınlar." diyorlar.

ALİM TUNÇ (Uşak) - O zaman 600 milletvekili oluyor.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Yine Almanya'da diyorlar ki: "Ya, biz anlamadık, Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan 15 kişi olacak ve bu 15 kişinin 12 kişisini bir partinin genel başkanı olan Cumhurbaşkanı belirleyecek. Ya, bunu bize birisi izah etsin. Hele hele her ile, ilçeye gönderilecek olan ağır ceza reisleri, savcıları belirleyen Hâkimler Savcılar Kurulunun 13 üyesinin 6'sını bir partinin genel başkanı nasıl belirler bize bunu bir anlatsınlar." Yine diyorlar ki: "Ya, 'millî irade, millî irade' diyorsunuz, ben 600 milletvekili seçeceğim millî irademi göstereceğim, aynı zamanda yine millî irademi gösterip 1 kişi seçeceğim. Ee, bu 1 kişi kalkacak 600 kişiyle beraber kendisini feshedecek. Kardeşim, seni ben seçtim, seni ancak ben feshederim. Bunu bana bir anlat; 1 kişi nasıl 601 kişiyi feshedecek? Bunu da biz anlamadık, bize bunu da bir anlatsınlar.

Hele şu 18 yaş milletvekilliği var ya, çok sevindik belki Türkiye'deki dâhi 18 yaşındaki gençler gelir bir şey yapar diye, ama şu askerliği niye kaldırıyorsunuz bize bunu bir anlatın. Bizim burada bedelli askerlik yapmak için canımız çıkıyor ama biz bu gençlerin neden askerlikten muaf olduğunu bir türlü anlayamadık." diyorlar.

Bunları anlatırsanız sevineceğiz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)