GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:79
Tarih:08.03.2017

AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü bütün direnen, mücadele eden, emek mücadelesi veren kadınların, özellikle de Mecliste en fazla emekçimiz olan emekçi arkadaşlar şahsında kutluyorum.

Evet, önergemiz siyasi istikrarın bozulması sebebiyle ekonomik gidişatın kötüye doğru evrilmesiyle alakalı ama ondan önce ben 8 Martla ilgili olarak, bu Parlamentoya ciddi emek vermiş -hâlâ 1'i de üyesi olan- 2 tutsak kadının 8 Mart mesajıyla başlamak istiyorum. Biri DBP Eş Genel Başkanı ve sekiz yıl, 2 dönem burada milletvekilliği yapmış olan Sebahat Tuncel'e ait:

"Sevgili kadınlar, merhaba. 'Başka bir yaşam mümkün.' diyerek yola çıkan, eşitliği ve özgürlüğü için, barışı ve adaleti sağlamak için yan yana gelen, dayanışmayı büyüten, yüreği mücadele coşkusuyla atan güzel kadınlarımızı en içten duygularımla selamlıyorum.

Kadın özgürlük mücadelemiz açısından önemli bir gün olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde sizlerle birlikte sokaklarda, alanlarda olmayı çok isterdik. Ancak kadın özgürlük mücadelemize ve demokratik siyasetimize yönelik gelişen saldırılar nedeniyle bugünü zindanda karşılıyoruz. 8 Mart gününü her zamanki gibi yüksek bir moral ve coşkuyla karşılıyoruz."

Bir diğeri ise Siirt Milletvekilimiz ve partimizin Kadın Meclisi Sözcüsü olan HDP Siirt Milletvekili Besime Konca'ya ait:

"Tüm direnen kadınlara selam olsun ki, yürüttüğümüz özgürlük mücadelesiyle zalimlerin korkusu, kâbusu hâline geldik. Direnişler ve mücadelelerle örülü tarihimizle bilinen kadın özgürlük bilincimiz, irademiz ve inancımız bizlere dayatılan faşizmi mutlak başarısızlığa uğratacaktır. Geçen yıl Cizre'de, Silopi'de, Nusaybin'de, Sur'da tüm ablukalarda yaşam alanlarını terk etmeyerek kendisini sivil halkımıza siper eden, büyük direniş gösteren, başı dik, cesur kadınlar faşizme meydan okumuş, onurlu duruşlarıyla erkek egemen zihniyetin maskesini düşürmüşlerdir. Kadına yönelik topyekûn saldırılara karşı özgürlüğün, cesaretin, özgür yaşamı inşa etmenin iradesi olmuşlar ve kadın direnişiyle özgürlük kazanacak şiarı direngen kadınlarımızın şahsında yaşam bulmuştur. Bizler zindanda olsak da zaman ve mekânın sınırlarını aşarak bu tarihî mirasa layık olacak, direnişteki yerimizi alarak kadın özgürlüğünün ısrarcısı ve direnişçisi olacağız. Özgürlük türküleri ve "..."(x) sloganlarıyla sizlerle olmaktan gurur duyuyoruz.

Mücadele yolumuz, öncülük yolumuz, özgürlük yolumuz açık olsun. Kadın direnişiyle özgürlük kazanacaktır."

Biz de kendilerinin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü büyük bir mücadele ruhu ve onlara layık olma bilinciyle kutluyoruz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bir ülkede siyasi istikrar bozulduktan, adaletin topuzu kaçtıktan sonra yaşamın herhangi bir alanının sağlıklı işlemesi mümkün değildir çünkü bir ülkede bir siyasi iktidar kan politikalarına ve kendi siyasi iktidar mücadelesini gençlerin yaşamı üzerine kurgulamaya başladıktan sonra artık hiçbir yaşam alanının sağlıklı bir mecrada yürüyebilmesi mümkün değildir. Savaşlar kara delik gibidir, siyasi kara deliktir, ekonomik kara deliktir, ahlaki ve vicdani kara deliktir; her şeyi yer yutar, hiçbir değer yargısı bırakmaz, insana ait olan bütün değer yargılarını yerle yeksan eder. Bu yönüyle de son bir buçuk yılda, bozulmuş olan siyasi iktidarla birlikte ekonominin ne hâle geldiğini özellikle birkaç rakam üzerinden ifade etmek istiyorum.

Buna göre, sadece 15 Temmuz sonrasında, 15 Temmuz ila Aralık ayı arasında yabancı sermayenin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 68 daha fazla bu ülkeyi terk ettiğini biliyor muyuz? Bunun bu siyasi atmosferden bağımsız olduğunu iddia edebilir miyiz? 2016 başlarında, geçen yıl bu vakitler bankalar dışındaki özel şirketlerin borçları ve alacakları arasındaki fark 190 milyar dolardı ve o 190 milyar dolar geçen yıl bu vakitler 570 milyar TL idi; bugün ise, aynı dönem açısından, özel sektörün alacak-verecek arasındaki farkı 213 milyar dolar yani 770 milyar TL. Bir yılda özel sektörün borcunu tam 200 milyar TL artırmış veya yüzde 30 artırmış bir iktidar gerçekliğiyle karşı karşıyayız biz.

Değerli milletvekilleri, özellikle bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyememiş gerçek kişilerden hâlen borcu devam eden kişi sayısı Kasım 2015'te 2,5 milyon iken, Kasım 2016'da yüzde 25'lik artışla 3 milyonu geçmiş durumdadır. Kepenk kapatan esnaf sayısını anmıyorum bile.

Bütün bunlar ne uğruna mı yapıldı? Bütün bunlar, hak edilmemiş bir iktidarı, 7 Haziranda kaybedilmiş bir iktidarı, savaş, kan ve ölüm politikalarıyla geri almak uğruna yapıldı. Yeni bir referandum arifesindeyken bir yerden düğmeye basılmış gibi ve yargının da siyasi iktidarın sopası hâline getirilmesi sebebiyle, eylül ayı boyunca, iktidar partisinin, hayatta kazanamayacakları yerlere, hayatta kazanamayacağı belediyelere bir gasp kültürüyle, bir rehin kültürüyle kayyum ataması ve bu belediyeleri 3 imzalı memurlara teslim etmesi süreci başladı. Hemen ardına, kasım ayında, bu Parlamentonun 3'üncü büyük partisinin 2 eş başkanı dâhil olmak üzere bugüne kadar 13 milletvekili tutuklandı.

Evet, bu Parlamentoya seslenmiyorum, şu yayın aracılığıyla halkımıza sesleniyorum. Tutuklanan 3-4 arkadaşımın neden tutuklandıklarını, neden cezayla, yargıyla yüz yüze geldiklerini ifade edeceğim ki halkımız bunu iyi bilsin.

Bakın, ey halkımız, siz, Sayın Figen Yüksekdağ'ın dokunulmazlığının kaldırılmasına sebep olan fezlekelerden birinin, Van Büyükşehir Belediyesinin otogarının açılışına katılması olduğunu biliyor muydunuz? Düşünün, şu Parlamentonun 3'üncü büyük partisinin Genel Başkanı, tek kadın eş genel başkan, bir belediyenin otogar açılışına katılmış. Konuşma içeriğiyle ilgili, suça konu olabilecek hiçbir şey yok. Neymiş? Bir kamu açılışında siyaset yapmış.

Şimdi sorarlar adama: Allah aşkına, Başbakan, Cumhurbaşkanı günlerdir "açılışlar" adı altında referandum çalışması yürütürken siyaset yapıyor mu, yapmıyor mu? Kamu açılışları üzerinden siyasete bulaşmak suç ise Cumhurbaşkanı ve Başbakanın bin tane fezlekesinin olması gerekirdi.

Bir diğeri, iki hafta önce korsanvari bir şekilde buraya getirilip okunan bir belgeyle, bir kâğıt parçasıyla Figen Yüksekdağ'ın, Sevgili Eş Genel Başkanımızın milletvekilliğinin neden düşürüldüğünü biliyor musunuz? Propaganda suçu. Propaganda neymiş? Adana'da 2012 yılında bir konuşma yapmış. Konuşmasının içerisinde suça konu bir şey var mı? Asla yok. Neymiş? O konuşurken çevrede birileri slogan atmış, hepsi bu. İddianameyi hazırlayan kim? Gülen Cemaati'nden bir savcı, tutuklu. Kararı veren mahkeme kim? Gülen Cemaati'nden tamamı ihraç edilmiş, ikisi tutuklanmış bir mahkeme heyeti. Halkımız bunları bilmeli.

Veya Sayın Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın dokunulmazlığının kaldırılmasına neden olan fezlekelerden birini söylüyorum size. 2010 yılında Şırnak'ta bir konuşma yapıyor. Hiçbir polis soruşturması, bir savcılık girişimi yok. Ta altı yıl sonra, 2016'da, dokunulmazlık kaldırılmadan hemen önce bir fezleke düzenleniyor. 12 Eylül 2010 referandumundan önce Şırnak'ta bir konuşma yapacak... Hani, işleri kötüye giden Yahudi misali eski defterler karıştırılır ya, Selahattin Demirtaş'ın da 2016'da düzenlenen bir fezlekesi 2010 yılındaki referandumdan önce Şırnak'ta yaptığı bir konuşmaymış. Konuşmasının içeriğinde bir şey var mı? Yok. Neymiş? Konuşması ve mitingi bittikten sonra yürüyüşe geçenler olmuş da sloganlar atmışlar. İşte, arkasında durulan hukuk böyle utanç duyulacak bir hukuk.

Veya 5 Haziran 2015 günü, 7 Haziran seçimlerinden iki gün önce, bir iktidar beslemesi, Adıyamanlı bir genç çocuk, genç de demeyeceğim, çocuk, getirip Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda bomba patlattı, bir katliam girişimi oldu. Bu çocuk, üç gün önce Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmış, bırakılmıştı. O davada -2 sanığın olduğunu- bir o çocuk, bir de buna dair beyanda bulunan Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş; 2 sanık var. Bir katliama karşı açıklama yapmak işte böyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bütün bunları, Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın 102 fezlekesinin tamamını dilimiz döndüğünce burada söyleyeceğiz. Biz, onun fezlekeye konu olan ve suç olduğu iddia edilen 102 söyleminin ve siyasi eylemlerinin tamamının arkasındayız. Utanç duyulacak hiçbir şey yapmamıştır. Dokunulmazlığının kaldırılması, siyasi bir operasyonla tutuklanması tümüyle siyasi konuşmalar ve siyasi etkinliklerdir.

NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş) - Terör örgütüyle yakın...

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Tabii. İşte, tam da bunu ifade ediyorum Sayın Vekilim, tam da bunu ifade ediyorum. Hani o havuz medyasında boy boy, işte, yok "Örgüte silah taşındı.", "Eleman taşındı." var ya Sayın Vekilim, bunlarla ilgili, polis fezlekesine, savcı iddianamesine konu olmuş 1 tane suçlama yok. Tam da ben de bundan söz ediyordum. Halkımız bunları bilecek ve dilimiz döndüğünce biz bunları ifade edeceğiz ve bu arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın bütün söylemlerinin ve eylemlerinin arkasında biz hepimiz, grup olarak duruyoruz.

Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.