GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Habibe Kadiri Kız Okullarının Kuruluşu ve Faaliyetlerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:80
Tarih:09.03.2017

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

390 sıra sayılı uluslararası anlaşma üzerine söz aldım ve şahsım adına düşüncelerimi size aktarmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, anlaşmayla ilgili söyleyecek çok fazla sözümüz yok. Zaten bunun onayını biraz sonra Meclis olarak hep birlikte vereceğiz. Ama gündemdeki konularla ilgili, özellikle referandumla ilgili, Anayasa değişikliğiyle ilgili bazı konulara dikkatinizi çekmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, yapılacak Anayasa değişikliğinin gerçekten ülkemize, ülkemizdeki çalışan işçimize, köylümüze, çiftçimize, esnafımıza, sanayicimize, yatırımcımıza, ihracatçımıza getirecek hiçbir katkısı yoktur. Dolayısıyla hem ekonomik anlamda hem siyasi anlamda hem de toplumsal anlamda katkısı olmayan bir değişikliğin referandumunu yapacağız.

Tabii, bu değişikliğin, ülke için değil, sadece seçilecek Cumhurbaşkanının tüm yetkileri eline alarak ülkeyi tek başına yönetme isteğinden kaynaklandığını özellikle belirtmek istiyorum. Bu şahsi bir mesele değil, ülkenin meselesi ve ülkenin rejiminin değiştirilmesi meselesi ve dolayısıyla getirilecek değişiklikle ülkede seçilecek olan Cumhurbaşkanının hem yasamaya hem yürütmeye hem de yargıya hâkim olduğu bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkacaktır. Onun için "hayır" diyoruz.

Bunu neden diyoruz? Çünkü eğer bir ülkede yürütmenin yaptığı işlemleri yargıdan uzak tutuyorsak, yargıyı tamamen kendimizin atadığı hâkimlerle kontrol altında tutuyorsak artık burada bağımsız bir yargıdan bahsetmek ve tarafsız karar vermesini beklemek mümkün olmayacaktır.

Bakınız, Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin 12 tanesini Cumhurbaşkanı atıyor, 3 tanesi de Meclisten çoğunluk partisinin atadığı üyelerle oluşuyor. Düşünün, sizin atadığınız hâkimler bu Meclisten çıkacak kanunu nasıl denetleyecek, çoğunluk partisinin vermiş olduğu kararları, Cumhurbaşkanının vermiş olduğu kararları nasıl denetleyecek? Kesinlikle bunun mümkün olmayacağı, böylelikle Türkiye'de tam anlamıyla, bağımsız yargının değil, tamamen bağımlı hâle getirilmiş bir yargının ortaya çıkacağını belirtmek istiyorum. Bunun için "hayır" diyoruz.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, geçmişten beri yargı yine bağımlıydı ama bu sefer öyle bir bağımlı hâle getiriyorsunuz ki artık hâkimin gerçekten sizin bilginizin dışında, Cumhurbaşkanının inisiyatifi dışında karar vermesi mümkün olmayacaktır. Danıştayın 1/3'ünün hâkimlerini atayacaksınız, cumhuriyet başsavcısını atayacaksınız, vekilini atayacaksınız, ayrıca Hâkimler Savcılar Kurulunu 6 üyesini Cumhurbaşkanı, 7 üyesini de Meclisten çoğunluk partisinin gönderdiği hâkimlerle çalıştıracaksınız. İşte, böyle bir ortamda kesinlikle bağımsız yargıyı oluşturmak, çalıştırmak mümkün değildir. Tabii, bunun sonucunda, Türkiye'de bağımsız yargı olmayınca ülkede adalet olmayacaktır, ülke hukuk devleti olmaktan uzak kalacaktır, hem içte hem dışta hiç kimsenin Türkiye'ye karşı güveni kalmayacaktır. Dolayısıyla, bunun ışığında ne yerli yatırımcı ne de yabancı yatırımcı Türkiye'ye gelip burada yatırım yapmayacaktır, burada üretim yapmayacaktır, dolayısıyla Türkiye'ye güvenmediğini açıklıkla gösterecektir.

Bunları şimdi de görüyoruz ama bunu daha katı hâle getirmek gerçekten Türkiye'nin itibarını, geleceğini yok etmek demektir, imajını da tamamen ortadan kaldırmak demektir. Bunu hızla düzeltecek olan bu referandumdur, referandumda verilecek "hayır" oylarıdır. "Hayır" oylarını vermek suretiyle ülkenin bir kaotik ortama girmesini engelleyeceğiz, Türkiye'yi normalleştireceğiz ve böylelikle Türkiye'nin düzeni yeniden aynı şekilde cumhuriyetle birlikte devam edecek.

Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)