| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 14.03.2017 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, açıkça şunu görüyoruz ki AKP Grup Başkanlığı Meclisin gündemini her gün değiştiriyor, her gün bir taslağı öne alıyor, daha sonra tekrar uluslararası sözleşmeleri öne çekiyor yani bir belirsizlik var. Şu referandum sathımailine girdiğimiz bir dönemde, şu anda Meclise baktığınızda, toplamda muhalefet, iktidar dâhil herhâlde 40 kişilik bir milletvekili... Muhalefet sıraları AKP sıralarına göre, iktidar sıralarına göre daha yoğun, daha sık görünüyor.
Değerli arkadaşlar, işin doğrusu, AKP özellikle son dönemde Meclisi sanki meşgul eder gibi ama hâlbuki tüm ülkenin dikkatleri bize göre bir rejim değişikliğini ifade eden 12 Eylül askerî cunta anayasasının tekleşmiş, tek kişileşmiş hâli olan bir referanduma yönelmişken Meclisi ısrarla burada meşgul etme anlayışını yürütüyor.
Değerli arkadaşlar, böyle, bu koşullarda ne kaliteli maddeler yapmak ne kaliteli yasalar yapmak mümkün olur.
Yine, AKP Grup Başkanlığı sadece Meclisi mi yönetemiyor? Açık söylemek gerekirse, AKP Hükûmeti ülkeyi de yönetemiyor. Çok net olarak şu son dönemde Avrupa Birliği ülkeleriyle yaşadığımız sorunlara baktığımızda, aslında dikkatlerin veya yapılanların ülkeyi nasıl olumsuz etkilediğini ileride hep beraber yaşayarak göreceğiz. Referandum çalışmalarının Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden sürdürülmesinin idari ve hukuki girişimlerle engellenmesi demokratik teamüller, ilkeler ve ifade özgürlüğü açısından bizce de kabul edilebilir değildir. Ama değerli arkadaşlar, hepinize hatırlatırım, şu anda bizim cari Seçim Kanunu'nda olan bir madde var. O da, 2008 yılında AKP iktidarı tarafından getirilmiş bir maddedir ve buna göre yurt dışında ve büyükelçiliklerde referandum veya seçim çalışmaları yapılamaz. 2008 yılında bu tasarıyı getirenler ile bugün iktidar olanlar aynıdır. Peki, niye getirmişlerdi o dönem? Çünkü o dönem muhalefetin önünü tıkamak amacıyla getirmişlerdi. Yurt dışında AKP'nin propaganda çalışmaları o zaman dost oldukları, canciğer kuzu sarması oldukları cemaat üzerinden yürütülüyordu ve muhalefeti engellemek adına 2008 yılında böyle bir madde getirdiler. Bizce doğru değil, bizce herkes seçmene ulaşmalı ve neden "evet" neden "hayır" dediğini anlatmalıdır ama böyle bir madde var. Ve daha önce Sayın Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı Avrupa'ya gittiğinde, orada engellendiğinde o dönem Hükûmet "Sayın Kılıçdaroğlu, ülkeyi Avrupa kapılarında küçük düşürüyorsun." demişti. Yine, Kıbrıs'taki seçimlerle ilgili olarak o dönem Rauf Denktaş burada miting yapmak istediğinde Sayın Cumhurbaşkanı "Git mitingi Kıbrıs'ta yap." demişti.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bugün Avrupa'da yaşananlara ifade özgürlüğü açısından taraf olmadığımızı, doğru bulmadığımızı söyledim ama bunu söyleyen bir devletin aynı zamanda bu demokratik teamülleri, ilkeleri ve ifade özgürlüğünü kendi evinde de savunması gerekir. Bakın, unutmadık, Temmuz 2015-Aralık 2016 döneminde, bu ülkede yaşanan kent yıkımları döneminde bu ülkenin bakanları kendileri ilçelere giremediler, asker ve polis gücüyle engellendiler. Ve yine, şunu biliyoruz ki: Bugün AKP'nin sanki tek seçenekli bir referanduma gidiyormuş gibi davranması ve "hayır" diyen insanlara tüm alanları kapatması bilinmeyen bir durum değil. Sanki tek seçenekli yapabilselerdi -"evet" diyenler- ve "'Hayır' seçeneğini kaldırıyoruz, kimse 'hayır' diyemez." diyebilselerdi, aslında istedikleri bu... Bakın, bugün devletin gücüyle, valilikler aracılığıyla, kaymakamlıklar aracılığıyla açıkça bir referandum çalışması, bir "evet" çalışması yürütülüyor. "Hayır" diyenlere tüm alanlar kapalı.
Sokağa çıkmanın neredeyse ölümle eş değer olduğu bir dönemi hep beraber yaşıyoruz. Bugün, muhalif gördüğü bir siyasi partinin eş genel başkanlarını yine kolluk gücüyle içeriye atan bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız. Hangi ifade özgürlüğünden bahsediliyor? Bugün, HDP'li milletvekilleri, grup başkan vekillerimiz, eş genel başkan vekillerimiz hangi suçu işlediler? Düşüncelerini ifade etme dışında herhangi bir suç işledikleri biliniyor mu? Hayır, kendi düşüncelerini ifade ettiler ve AKP Hükûmetinin politikalarına muhalefet ettiler. Şimdi, siz siyaseten muhalefet edemediğiniz eş genel başkanlarımızı hukuku, yargıyı bir araç hâline dönüştürüp kolluk gücüyle rehin alacaksınız ve buna demokratik teamüllerle Avrupa'nın uymadığını söyleyip Avrupa'ya demokrasi dersi vereceksiniz.
Değerli arkadaşlar, camdan evi olanlar lütfen başkasına taş atmayı bıraksınlar. Bu ülkede Avrupa Birliği İnsan Hakları Komiserliği Cizre yıkımları döneminde Cizre'ye girebildi mi? Cizre'ye girebildi mi? Şu anda, Avrupa Birliğinin değişik ülkelerinden temsilciler eş genel başkanlarımızı, milletvekillerimizi ziyaret etmek istediler; hangisine izin verdiniz? Tüm alanları kapatıp, ondan sonra demokrasicilik oynamak doğru değildir ve açıkçası, bu Hükûmet döneminde kime "Ey..." diye başlayan bir cevap verildiyse sonrasında yaşananları hep beraber gördük. Bugün, eğer gücünüz yetiyorsa, sadece bundan nemalanmak, bundan faydalanmak istemiyorsanız, buyurun, İsrail'e sesinizi yükseltin. Ezanın sesini kıstı, hiçbir şey söyleyebiliyor musunuz? Söyleyemiyorsunuz. Aslında, bu kavganın sizin tarafınızdan zorlandığını da biliyoruz. Çok açık, Bakan nasıl açıkladı? Aynen Ankara Gar meydanından sonra "Oylarımız yükseldi." diyenler şimdi de açıkça diyorlar ki: "'Evet' oranları yüzde 2 arttı." Bu ülkenin geleceğinin kısa vadeli politikalarla bir referanduma kurban edilmesinin asla kabul edilebilir bir tarafı yok.
Değerli arkadaşlar, İsrail'e boyun eğdiniz, "Ey İsrail..." dediniz, "one minute" dediniz, boyun eğdiniz. Yurttaşlarımız gitti, orada öldüler, öldükleriyle kaldılar. Rusya uçağı düşürüldüğünde "Ben düşürdüm." yarışına girdiniz, bu ülkenin tüm enerji kaynaklarını Rusya'ya peşkeş çektiniz, sadece tekrar olumlu bir noktaya çekmek için.
Şimdi de demokratik ilkelere ve dış politikadaki bu ilkesiz, diplomatik teamüllere uymayan bu yaklaşım tarzı asla kabul edilebilir değil. Yarın bunun bedelini bu ülkenin çocukları ödeyecektir, buna asla müsaade edilmemelidir.
Bu ülke yönetilemiyor, hep beraber görüyoruz. Yarın ekonomik bunalım... Zaten bu ülke şu anda bir ekonomik çöküntü yaşıyor, bu yaptığınız kısa vadeli politikalarla, geleceği daha da karartıp daha da çökerteceğiniz günlere gidiyoruz.
Onun için, bu ülkede bir referandum yapılıyor, lütfen bunun koşullarını eşit hazırlayın. "Evet" diyenler de "hayır" diyenler de kendi düşüncelerini açıkça kamuoyuyla paylaşsınlar. Kamuoyu bizi dinlesin ve kendine göre doğru olanda karar kılsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Ama tüm demokratik yolları kapatıyorsunuz sonra da Avrupa'ya -camdan eviniz var- taş atıyorsunuz; kabul edilebilir bulmuyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Toğrul.