| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı Arasında Çevre Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 15.03.2017 |
MHP GRUBU ADINA ERKAN HABERAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası sözleşmeler görüşüldüğü için Türkiye'nin Suriye politikaları ve Suriye'nin geneli hakkında bir tespit yapmaya çalışacağım.
Suriye iç savaşında altıncı yıl bitirilmiştir. İç savaşın bilançosu çok ağır olmuş, Suriye'deki yıkım inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Beş yıl içinde hayatını kaybedenlerin sayısı, farklı kaynaklara göre, 300-400 bindir. Çatışmalarda ölen yabancı uyruklu militan sayısı 50 bin civarındadır. Suriye nüfusunun yaklaşık yarısı ülke içinde yer değiştirmiş ve ülke dışına göç etmiştir. 7,5 milyon Suriyeli ülke içinde göç etmiştir. 5 milyona yakın Suriyeli de başka ülkelere göç etmiştir. Ülke nüfusu yüzde 21 azalmıştır. 14 milyon Suriyeli işini kaybetmiş, 13,5 milyon Suriyeli yardıma muhtaçtır. Ulusal sağlık sistemi ve ülke altyapısı büyük ölçüde yok olmuştur. İç savaşın maliyeti 270 milyar dolara ulaşmıştır.
Son beş yıldır Suriye'de yaşananlar iki taraflı değil çok taraflı bir savaştır. Çatışan gruplar Esad rejimi ve bağlıları, muhalifler ve bağlıları, PKK-PYD-YPG, IŞİD olmak üzere 4 ana başlıkla ayrılabilir. Suriye'de ayrıca savaşan uluslararası güçler vardır: Rusya, İran Devrim Muhafızları, Lübnan Hizbullah milisleri; Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve Fransa, İngiltere, Almanya'dan oluşan koalisyon ülkeleri, Suudi Arabistan ve Katar. Türkiye'nin desteklediği rejim muhalifleri, Esad ordusu ve IŞİD'le çatışmaktadır. Türkiye, Azez ve Menbiç'teki PYD mevzilerini Türkiye sınırından defalarca toplarla vurmuştur. Suriye'nin önemli bir bölümünü elinde tutan IŞİD, muhalif gruplar ve PYD'yle savaşmaktadır. Suriye ordusu IŞİD'in başkenti sayılan Rakka'ya Temmuz 2016'da batıdan girmiş ve mevzisel çatışmalar yaşanmıştır.
Suriye Ordusu geçtiğimiz aylarda ilk defa Haseke'de PYD unsurlarını bombalamıştır. Rus uçakları IŞİD ve Esad muhalifi gruplara karşı hava harekâtlarını sürdürmektedir. Rusya'nın hava saldırılarında hedef almadığı tek grup terör örgütü PKK'nın uzantısı PYD güçleridir ve El Bab'ın alınmasıyla nihayet bulan Fırat Kalkanı Harekâtı Menbiç önlerinde devam etmektedir.
Rusya'nın buradaki amacı çok açıktır: Esad rejimine muhalif grupları ve IŞİD'i etkisiz hâle getirmek, Esad güçlerinin kara harekâtını kolaylaştırmak, Suriye'deki iç savaşın son bulmasından sonra Suriye'nin siyasi yapısının içinde Esad'ın da bulunacağı bir geçiş dönemiyle hayata geçirilmesinin zeminini hazırlamak.
Peki, Türkiye'nin Suriye konusunda hatalı politikaları ne olmuştur? Başer Esad ve rejiminin ne pahasına olursa olsun devrilmesini amaçlayan Hükûmet, bunu Suriye krizinin çözümünün ön şartı olarak görmüştür. Esad'ın kısa sürede iş başından uzaklaştırılacağı yanılgısı içine düşmüş, uzun sürmeyecek bir vadede Şam Emevi Camii'nde cuma namazı kılma hayalleri kurmuştur. Bunun için, rejim muhalifi Suriyeli gruplara siyasi desteğin yanı sıra silah, mühimmat, istihbarat ve lojistik destek sağlanmıştır. Uzunca bir süre terörist kimlikleri bilinen bazı muhalif gruplar da dâhil olmak üzere savaşan muhaliflerin bu amaçla Türkiye topraklarını kullanmalarına ses çıkarılmamıştır. Suriye iç savaşından kaçan mültecilere "açık kapı politikası" çerçevesinde Türkiye'nin kapılarını denetimsiz bir şekilde sonuna kadar açmıştır. Suriye krizinde Sünni eksenli mezhepçi bir bakış açısı geliştirilmiş, en azından böyle bir izlenim doğmasına yol açılmıştır.
Bu temelden hatalı politikalardan sonra, bu krizde Suriye'den sonra en büyük zararı gören ülke Türkiye olmuştur. Yığınla yapılan bu hatalar Türkiye'ye terör olarak dönmüş, iç ve dış güvenlik sorunları olarak dönmüş, mülteci akını olarak dönmüş, uluslararası camiada imaj ve itibar kaybı olarak dönmüş, Türkiye'nin Batılı ülkeler ve Rusya'yla ilişkilerinde yeni gerginlik unsuru olarak doğmuştur. İç bölünme ve kutuplaşma olarak dönmüştür, Türkiye çok ağır bedeller ödemiştir.
PKK'nın Suriye kolu PYD, Suriye'nin kuzeyinde 3 kanton kurmuş, ileride Türkiye'ye karşı yeni bir saldırı cephesi oluşturmuştur. Bu 3 kantonun birleştirilmesi hâlinde Türk sınırı boyunca bir Kürt koridoru kurmak istemektedirler. Sınır bölgemiz böyle bir husumet cephesiyle, terör duvarıyla kapatılacaktır. PYD'nin bu bölgede Barzani modelinde olduğu özerk yönetim bölgesi, ileride bağımsız Suriye Kürt devletine dönüştürülmek istenmektedir.
Türkiye, PYD'den sonra ikinci bir terör örgütü IŞİD'e komşu olmuştur. TSK'nın 17 Ağustos 2016'da Cerablus'a başlattığı Fırat Kalkanı Askerî Harekâtı sonrası sınırımıza yakın bölgelerdeki IŞİD unsurları temizlenmiştir. Ancak Türkiye'ye yönelik terör tehdidi henüz sona erdirilmemiştir.
Türkiye'deki IŞİD varlığı ve eylemlerine ayrıca bir bakmamız gerekmektedir. IŞİD nüfusunun çok büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu... Türkiye'yi laik devlet yapısı nedeniyle düşman ilan etmiştir. Türkiye'nin yöneticileri IŞİD'e göre mürtettir, laik rejim Türkiye'deki Müslümanları küfre yönlendirmektedir. Türkiye, IŞİD'in militan toplama ve lojistik alanıdır. Üçüncü ülkelerden gelen militanlar için Suriye'ye geçiş ana istasyonudur. IŞİD, Türkiye'de karargâhlar, dernekler kurmuştur. Toplu gösteriler düzenleyebilmekte, konvoylar oluşturabilmektedir. Gaziantep'teki bazı mahalleler IŞİD'in kontrolü altındadır. IŞİD, Türkiye'de "Konstantiniyye" adlı bir dergi çıkarmaktadır. Kendilerini mehdi ordusu olarak gören IŞİD, İstanbul'un gerçekten kendileri tarafından fethedileceğine inanmaktadır, derginin ismi bu nedenle "Konstantiniyye" olmuştur.
Türkiye'nin, sınırının fiziki güvenliği için aldığı önlemler nelerdir? Türkiye, bütün bu Suriye probleminde 239 kilometre modüler sabit beton duvar kurulumunu tamamlamış, 207 kilometrelik ilave bölümü de planlanmaya almıştır. 49 kilometre tel engeli, 72 kilometre kafes tel engel sistemi ve 61 kilometre akordiyon tel engel sistemi yerleştirmiştir. Son iki yılda 21.256 yasa dışı sınır geçiş girişimi önlenmiş, 5.159 şahıs yakalanmış, 117.256 kişinin geçişi engellenmiştir. PKK'nın Suriye kolu PYD ve omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri bugün Suriye topraklarının yüzde 14'ünü teşkil eden 26 bin kilometrekarelik bir alanı kontrol etmektedir. Türkiye-Suriye sınırının dörtte 3'ünden fazlası PYD'nin kontrolündedir. PYD teröristlerinin hâkimiyeti altındaki Kobani, Cezire ve Afrin kantonları ileride Türkiye'ye karşı yeni bir saldırı cephesi olacaktır. Özerk bölge ilan edilen kanton yönetimlerinin fikir babası İmralı'daki Öcalan'dır.
Suriye'de Türkmenlerin varlığı ve geleceği çok ciddi bir tehlike altındadır. Türkmen kardeşlerimiz üçlü kıskaç içinde sıkışmıştır; Suriye rejim güçleri, IŞİD ve PKK/PYD teröristlerinin saldırıları altında yaşam savaşı vermektedirler. İran ve Hizbullah milislerinin desteklediği Esad güçleri karadan, Rus hava unsurları havadan Türkmenleri vurmaktadır. Amaç Türkiye sınırının güneyinden başlayarak Halep-Şam-Lazkiye hattını Türkmenlerden temizlemektir. Bu bölgelerin savaş sonrası Esad rejiminin varlığını sürdüreceği alan olması öngörülmektedir. PKK/PYD'nin özerklik ilan ettiği üç kantonda yaşayan Türkmenler PYD tarafından yurtlarından sürülmüştür, bölgenin demografik yapısı zorla değiştirilmiş, Türkmenlere karşı etnik temizlik boyutlarına ulaşan katliamlar yapılmıştır. Türkmenler, IŞİD'in de saldırısı altındadır; özellikle Cerablus-Mare hattında 100 küsur Türkmen köyünde katliamlara maruz bırakılmışlardır. Suriye iç savaşı sona erince yeni bir siyasi mimari oluşacak, yeni bir siyasi dönüşüm ve devletin inşası süreci yaşanacaktır. Türkmenlerin Suriye'de özerk bir bölgesi yoktur. Hama, Humus, Halep ve Bayır Bucak Türkmenlerinin kolu kanadı kırılmıştır. Bayır Türkmenleri yurtlarının dağlık bölgelerinde direnmeye çalışmaktadır. Türkmen silahlı unsurlarının büyük bir bölümü Özgür Suriye Ordusu saflarında mücadele vermektedir. TSK'nın son Cerablus harekâtına Türkmen tugayları da katılmıştır, savaş sonrası müzakere sürecine, Türkmenlerin ÖSO'nun bir parçası olarak katılmaları beklenmektedir. Mevcut şartlara ve gidişata bakıldığında, savaş sonrası Suriye'nin yeni mimarisinde Türkmenlerin ikinci plana itileceği görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN HABERAL (Devamla) - Suriye'de Türkmenleri bekleyen akıbetin, Barzani'nin insafına terk edilen Iraklı Türkmenlerin durumundan farklı olmayacağı söylenebilecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)