| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı Arasında Çevre Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 15.03.2017 |
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 21 Mart Nevroz Bayramı, Orta Doğu'da birçok halkın kutladığı, Kürtlerin de ulusal bayramı olarak değerlendirdiği bir gündür. Nevroz diriliş, Nevroz baharın gelişi, Nevroz yeniden doğuş anlamına gelir; yeni gündür.
Değerli arkadaşlar, Nevroz kutlamaları geçmişten beri bu ülkede maalesef sıkıntılı süreçler geçirmiştir. Önce hükûmetlerin yaklaşımı, Nevroz'un bir bayram olmadığı, kutlanamayacağıydı. Zaman ilerledikçe, mücadele edildikçe "Evet, bayramdır ama Türklerin Orta Asya'da kutladıkları bir bayramdır." denilip yine kutlamalara izin verilmedi. Ta ki 2013 Nevroz'u yasaklı durumdan kurtulana kadar maalesef Nevroz halk arasında farklı şekillerde kutlanmış ve birçok sıkıntılı günlerin yaşanmasına sebebiyet vermiştir. Ama, 2013 yılında serbest bırakılmasıyla milyonların katıldığı, bir bayram havasında kutlandığı ve kimsenin burnunun kanamadığı bir bayram olageldi. Yine, çatışmalı sürecin başladığı geçen yıldan bu yana maalesef Nevroz yine yasaklanmaya çalışılıyor ve Nevroz kutlamalarına izin verilmiyor.
Değerli arkadaşlar, 21 Mart bu yıl salı gününe denk geliyor. İnsanların özellikle çalışma yaşamından kendileri alıkonmaması için hafta sonu yapılan başvurulara, cumartesi, pazar günü yapılmak istenen Nevroz Bayramı kutlamalarına maalesef hiçbir yerde izin verilmemekte. Bu, gerçekten yurttaşlarının önemli bir kısmının bayram olarak gördüğü bir günün kutlanmasının engellenmeye çalışılması nasıl bir garabettir, nasıl bir demokratik anlayıştır? Ne zaman Nevroz yasaklanmışsa maalesef istenmeyen şeyler olmuştur. Ne zaman Nevroz serbest olmuşsa bayram havasında güle oynaya kutlanan bir gün olmuştur.
Şimdi Nevroz'u kutlamayı bir yana bırakın, Urfa'da, Ağrı'da Kürtçe ve Türkçe olarak "Nevroz kutlu olsun." Nevroz (...)(x)" afişlerine dahi tahammül edilemiyor. Urfa'da Nevroz afişleri söküldü, Ağrı'da yine aynı şekilde. Nevroz'a dair bastırdığımız bilgilendirme notlarının dağıtılmasına izin verilmiyor. Hâlbuki 2013 yılı Nevroz'u, Sayın Öcalan'ın Nevroz açıklamasıyla bu ülkede yepyeni bir barışın, yepyeni bir yaşamın, birlikte yaşamın başladığı tarihte bir manifestodur. Şimdi kalkıp tekrar Nevroz'u yasaklayıp eski günlere dönülmesi asla kabul edilebilir değildir. Nevroz'un 21 Martta bile kutlanmasına bazı valilikler izin vermemekte ve kararın merkezî olduğu ifade edilmektedir. Biz bunları doğru bulmuyoruz.
Sadece Nevroz değil değerli arkadaşlar, AKP muhalif olarak gördüğü herkese karşı bir saldırı politikası başlatmış durumdadır. Bugün, Diyarbakır'da İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Sayın Raci Bilici'nin de aralarında bulunduğu, KESK yöneticilerinin, iş çevrelerinin aralarında olduğu, sendika temsilcilerinin aralarında olduğu kişilere yönelik bir tutuklama furyası başlatılmış durumdadır. AKP, her noktada muhalifi gördüğü herkese karşı alanı daraltan bir referandum sürecini yürütmeye çalışıyor. Bakın, Haziran Hareketi Üsküdar Meclisinin düzenlemek istediği ve Gazeteci Yazar Merdan Yanardağ ve hukukçu Barkın Asal'ın konuşmacı olarak katılacağı "Memleket için hayır" paneline izin verilmiyor. Panelin yapılmak istendiği dernek kapatılmakla tehdit ediliyor. "Hayır" çalışmasının bırakın açık alanları neredeyse kapalı alanlarda yapılmasının mümkün olmadığı dönemleri yaşıyoruz. Referandum sanki tek seçenekliymiş gibi "evet" demek serbest ama "hayır" demek "imkânsız" demektir. "Hayır" demek aynı zamanda terörize edilmek isteniliyor ve "hayır" diyenler teröristlerle iş birliğindeymiş gibi gösterilerek yarın yüzde 50'nin üzerinde çıkacak "hayır" oranı bu ülkede yüzde 50'nin terörist olduğu anlamına mı gelecektir? Bunu nasıl açıklayacaksınız? Geleceği nasıl bu kadar karartabilirsiniz?
Yine "hayır" süreci, referandum süreci HDP'nin tamamen tasfiye edilmeye çalışıldığı veya etkisiz kılınmaya çalışıldığı bir sürece dönüşmüş durumdadır. Eş genel başkanlarımızın posterlerinin il, ilçe binalarımıza asılmasına bile tahammül gösterilememektedir. Benim vekil olduğum Gaziantep'te ilçe binamıza asılan eş genel başkanlarımızın posteri polis zoruyla indiriliyor değerli arkadaşlar. Bu ülkenin üçüncü partisinin eş genel başkanları sanki bir terör örgütünün başkanıymış gibi gösterilemez. Buna HDP'liler asla müsaade etmeyecekler, etmeyeceğiz, eş genel başkanlarımız bizim temsilcilerimizdir ve HDP ve HDP'nin dostları bu kararı vermiştir. Hiç kimse eş genel başkanlarımızın kim olacağına karar veremez. Onların Sayın Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ'ın hukuksuz bir şekilde vekilliğini düşürmeleri, yine hukuksuz bir şekilde parti üyeliğinin ve eş genel başkanlığının düşürülmesini biz HDP'liler olarak asla kabul etmediğimizi her platformda dile getireceğiz. Bu kararı HDP'liler verir.
Yine, grup başkan vekillerimizin, milletvekillerimizin bugün rehin tutulması aslında gidilmek istenen referandumda yol taşlarının kendilerince temizliği olarak görülmeye çalışılıyor. Bugün bir ülkede o ülkenin üçüncü büyük siyasal partisinin milletvekilleri, eş başkanları eğer cezaevinde tutuluyorsa orada demokrasiden, demokratik ortamdan asla bahsedilemez, olsa olsa bu, sıklıkla ifade ettikleri ancak faşist rejimlerde söz konusu olabilir. AKP Hükûmeti bugün referandum sürecinde binleri aşan, on binleri aşan il, ilçe çalışanlarımızın hatta HDP'ye oy verme ihtimali olanların gözaltına alındığı, tutuklandığı, yargılandığı ve yargı zapturaptıyla gözetim altına almak istediği, hareket edemez duruma getirmek istediği bir süreci yaşatıyor. Sadece Gaziantep'te 7 Hazirandan bu yana 900 kadar çalışanımızın, mahalle temsilcimizin, mahalle çalışanımızın, il eş başkanlarımızın dâhil olduğu 900 kişi gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınıyor, hiçbir hazırlık yok, gözaltındayken sadece sosyal medya hesapları üzerinde suçlamalar geliştirilmeye çalışılıyor. Bugün il eş başkanlarımız "Sosyal medya hesaplarında neden bu haber ajanslarını takip ettiniz, neden sosyal medyada bunu paylaştınız?" diye suçlanıyor ve tutuklu bulunuyor. Bu durumu asla kabul etmiyoruz. Ve ne yaparsanız yapın 16 Nisan "hayır"ın zaferiyle sonuçlanacaktır. Bunu hep beraber yaşayarak göreceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)