| Konu: | Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 03.05.2017 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, şaşıracaksınız ama ben görüşmekte olduğumuz uluslararası anlaşmayla ilgili konuşacağım.
Şu anda 372 sıra sayılı Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna. Dair Kanun Tasarısı'nı görüşüyoruz değerli arkadaşlar.
Bildiğiniz gibi Anayasa'mızın 90'ıncı maddesine göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır." Değerli arkadaşlarım, şu anda görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısı, iç hukukun şeylerini aşan, bir çelişki olduğu zaman uluslararası anlaşmalarla ilgili olduğu için geçerli olacak konu bu konu.
Şimdi, biz referandum boyunca işte "Meclis devre dışı kalacak, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Parlamentoyla ilgili sorunlar var..." Değerli arkadaşlar, bunları konuştuk ama tekrar konuşacağız bunları, çok konuşacağız.
Demokrasilerde, Türkiye veya Meclis, Parlamento esastır. Parlamentosuz bir demokrasi olmaz. Seçtik bir kişiyi yönetiyor, böyle bir demokrasi olmaz. Çünkü kanunlar, yasalar milletin temsilcileri olan, Parlamentoya gelmiş milletvekilleri tarafından yapılır. Aynı milletvekilleri, idareyi, yönetimi, Hükûmeti, yürütmeyi de denetler değerli arkadaşlarım, böyle bir şey.
Şimdi, şu görüşmekte olduğumuz uluslararası anlaşmalar, değerli arkadaşlarım, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ile Avrupa Konseyinin öncülüğünde hazırlanıp birçok ülke tarafından imzalanan vergi kanunlarında karşılıklı idari yardımlaşma sözleşmesi. Yani bunu onayladığımız andan itibaren içerideki kanunların birçoğunun üstünde yer alacak bu görüşmekte olduğumuz tasarı değerli arkadaşlar.
Bu, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmedi. Burada ne yazıyor bilmiyoruz, geneliyle ilgili konuşuldu, bu konuyla ilgili hiçbir arkadaşımız söz etmedi. Burada ne yazıyor bilmiyoruz. Biraz sonra el kaldıracağız, bunu kabul edeceğiz değerli arkadaşlar. Bu yeni bir şey değil, maalesef, Türkiye'de sadece gelenekler değil aslında seçim yasasından Siyasi Partiler Yasası'na kadar, Meclis İçtüzüğü'ne kadar, yani milletin tercihlerinin, taleplerinin Parlamentoya gelmesi ve burada kararlara dönüşmesini engelleyen onlarca engel var, duvar var. Geliyor bu duvarlara çarpıp gidiyor milletin talepleri ve tercihleri; maalesef bu. Bir de gelenekler bu şekilde.
Şimdi, aslında esas komisyon Dışişleri Komisyonu, tali komisyon da Plan ve Bütçe Komisyonu. Vergiyle ilgili bir konuyu görüşüyoruz ve bu kanunlaştığı andan itibaren de iç hukukun üstünde bir metin olacak yani Anayasa'ya aykırılığı iddia edilemez. Usulüne uygun bir şekilde görüşülürse, kabul edilirse -ki usulü tamamlıyoruz burada- Anayasa'ya aykırılığı iddia edilemeyecek. Usulü ne kadar tamamlıyoruz bilmiyoruz. Uzun bir süreden beri tali komisyonlara gitmiyor bu gibi metinler. Plan ve Bütçe Komisyonu bu konuyla ilgili uzman komisyondur, gelmedi. Hükûmete rica ediyoruz, bunu geri götürün, Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşalım, tartışalım ve gelelim size de anlatalım; burada gördük biz bunu, gelelim size de anlatalım bunun ne anlama geldiğini değerli arkadaşlarım. Yanlış yapıyoruz, bu yanlış yeni bir şey değil. Türkiye, maalesef 16 Nisanda yapmış olduğumuz oylamayla da bu yanlışları neredeyse resmîleştirme durumuna gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, biraz evvel arkadaşlarımız burada konuştu, tartıştılar; sabahtan beri de konuşuldu. 16 Nisanda yapılan referandumla ilgili, iktidar partisi temsilcileri, işte "Atı alan Üsküdar'ı geçmiş." -Sayın Cumhurbaşkanı öyle demişti- buna uygun konuşmalar yaptılar. Doğru değerli arkadaşlarım, atı alan Üsküdar'ı geçti ama nasıl geçti? Bu konuyu konuşmaya devam edeceğiz. Millet konuşacak zaten, biz burada konuşmasak bile millet konuşacak. Bu Anayasa değişikliği... Bir de çok kızdı bir grup başkan vekili "Bunu nasıl olur da 12 Eylül Anayasası, 82 Anayasası'nın kabul edilmesine benzetirsiniz?" filan diye çok da öfkelendi.
Değerli arkadaşlarım, bu Anayasa değişikliği aynen 12 Eylül Anayasası gibi, 82 Anayasası gibi hep tartışılacak. Bu elbette yürürlükte olacak, meri olacak ama asla meşru olmayacak, meşruiyetiyle ilgili tartışmalar hiç bitmeyecek. Niye bitmeyecek? Bunu biliyorsunuz. Biz bunları konuşmaya devam edeceğiz. Bu Anayasa aynen 12 Eylül Anayasası gibi bir toplumsal uzlaşma metni olarak hazırlanmadı. İki tane parti kapalı kapılar arkasında metni hazırlayıp getirdiler. Anayasa Komisyonunda tartışamadık. Ben Başkandan rica ettim "Ben geneli üzeriyle ilgili konuşmak istiyorum." diye, onlarca milletvekili arkadaşlarımız rica ettiler. Başkan oylama yaptırdı; kifayeti müzakere, müzakereler bitirildi. Böyle olmaz. Ben konuşsaydım ya da başka bir arkadaş konuşsaydı belki de bunu çekecektiniz. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Tabii gülüyor arkadaşımız. "Ya, biz bildiğimizi yaparız. Biz bunu görmeden imzaladık, ne çekmesi?" diyor ya, "Ne çekmesi? Ne komik şeyler söylüyorsun. Uzaydan mı indin de burada konuşuyorsun ya? Biz yolumuzdayız." diyor ya "Biz yolumuzdayız." Bu yol, yol değil arkadaşlar.
Bakın, bu metin Meclis Genel Kurulunda da doğru dürüst konuşulmadı, tartışılmadı. Daha sonra referanduma gitti. Referandum adil ve eşit olmadı. Biriniz çıkın, evet, eşit koşullarda referandum yapıldı deyin vicdanınızla.
Devletin yani benim vergilerimi -ben "hayır" kullandım- kullandınız. Eşitsiz şartlarda yapıldı. Televizyonlarda muhalefet bir saat konuşurken siz on beş saat konuştunuz, baskı yaptınız. Evet, şimdi çıkıp konuşuyorsunuz "'Evet' diyenler de makbul 'hayır' diyenlerde makbul." Hayır, doğru söylemiyorsunuz. Siz popülizm yaparak referandum boyunca "hayır" diyenleri terörle, teröristlerle eşitlediniz, bunu yaptınız. Yapmadık filan demeyin. Şimdi iş işten geçti, balkon konuşması yapıyoruz filan ama yarın yine aynı şeyleri yapacağız.
Değerli arkadaşlarım, sonuçta yapılan nedir biliyor musunuz? Sonuçta, bir süreden beri fiilî olarak uygulanan bir sistemi, bir yapıyı, bir süreci -ki bu süreç popülist, şoven, otoriter, keyfî, merkeziyetçi ve güvenlikçi politikalar- resmîleştirdiniz ama meşrulaştıramadınız arkadaşlar. Bunu meşrulaştıramayacaksınız. Bu millet nasıl kırk seneye yakın bir zamandan beri 12 Eylül Anayasası'nı tartışıyorsa bunu da tartışmaya devam edecek.
Bakın, değerli arkadaşlarım, siz 2014'ten itibaren yani Cumhurbaşkanının halk tarafından, millet tarafından, seçmen tarafından seçilmesinden bu yana fiilî olarak bir tek adam sistemini uyguluyorsunuz, yaptığınız şey budur. Özellikle de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL'le bu fiilî durumu bir şekilde anayasa kılıfına uydurarak en katı bir şekilde uyguluyorsunuz, Anayasa'nın açık hükmüne rağmen uyguluyorsunuz. En son çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerde bile olağanüstü hâli ilgilendiren konuların dışındaki konularda da siz hüküm getirdiniz, kanun getirdiniz, kanunlaştırdınız. Bunu yapmaya devam ediyorsunuz. Öyle anlaşılıyor ki bundan sonra da Türkiye'yi bu şekilde yöneteceksiniz. Bu yönetimi bu millet kabul etmeyecek.
Yüzde 49-51, 51,4 idi, "Geçti, atı alan Üsküdar'ı geçti." Geçmez arkadaşlar, bu konularda, demokrasi konusunda, milletin tercihleri, talepleri konusunda, özgürlükler konusunda, adalet konusunda, hukuk konusunda atı alan Üsküdar'ı geçemez, bunu göreceksiniz en kısa zamanda.
Değerli arkadaşlarım, birkaç cümle de mağduriyetlerle ilgili söylüyorum. Bu çıkan kanun hükmünde kararnamelerde ve diğer şekillerde ciddi mağduriyetler var, bu basit bir konu değil. Cumhurbaşkanının söylediği herhâlde amacını aşmış bir laftır: "Acımayın, acırsak acınacak duruma düşeriz." Değerli arkadaşlar, acıma hissinizi kaybetmişseniz gerçekten size söyleyecek hiçbir şey kalmadı.
Acıyın arkadaşlar, merhamet edin, acıyın ki acınacak duruma düştüğünüzde size acıyanlar da olsun diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)