| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 09.05.2017 |
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gıda fiyatlarındaki artışın nedenlerini tespit edebilmek için Cumhuriyet Halk Partisi olarak Meclis araştırma önergesi vermiş bulunmaktayız. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aynı zamanda bizleri televizyonları başında izleyen sevgili yurttaşlarımız; dünyada gıda fiyatları düşüyor, Türkiye'de ise neden gıda fiyatları hiç düşmüyor, acaba neden? Enflasyon çift haneli rakamlara ulaştı, bunun suçlusu bulundu, domates. Domates fiyatları yüzde 61 artmış. Domates 9 lira, 10 lira. Düğünlerde geline artık domates takılıyor. Bakın, ne diyor: "Küçük altın takacağıma domates takarım. O da çok pahalı nasılsa." Bu, mizah konusu olsa da Türkiye'nin getirildiği durumu herkesin gözlerinin önüne sermek isterim.
Peki, sadece domates mi suçlu gıda fiyatlarında? Kırmızı eti suçluyorsunuz, çözümü ithalatta buluyorsunuz hem de ne kadar? Son altı yılda tam 4 milyar dolarlık et ithalatı, canlı hayvan ithalatı yapıyor bu ülke. Peki, bu kadar ithalata rağmen et fiyatı düşüyor mu? Kıyma fiyatı 45 lira, 50 lira. Demek ki çözüm ithalatta değil.
Nohudu suçluyorsunuz, mercimeği suçluyorsunuz, kuru fasulyeyi suçluyorsunuz, ithalata başvuruyorsunuz. Sizin iktidarınız döneminde, tam on dört yılda 2,7 milyar dolarlık ithalat yapıldı. Bakın, nohut fiyatı 15 lirayı gördü, kuru fasulye 12-13 lira, mercimek 7 lira, 8 lira. Demek ki çözüm ithalatta değil.
Kanadalılar ilk defa Türkler sayesinde kırmızı mercimeği, yeşil mercimeği tanıdı ve tohumlarını satın almaya başladı. Şimdi biz Kanada'dan mercimek, nohut satın alıyoruz. Türkiye'yi getirdiğiniz durum budur. Bunun yanı sıra Sri Lanka'dan çay, Meksika'dan nohut, Rusya'dan buğday, Brezilya'dan et, İran'dan karpuz ithal ediyoruz.
Çeltik fiyatları çok düşük, Edirne'mizin temel ürünlerinden bir tanesi ama pirinç fiyatları markette çok yüksek. Siz ne yapıyorsunuz? İktidarınız boyunca çözümü yine ithalatta arıyorsunuz. İktidarınız boyunca tam 2 milyar dolarlık pirinç ithalatı yaptınız. Peki, pirinç fiyatları düşüyor mu? Üreticide 2 lira, markette yine 7 lira.
Buğday fiyatları son on yıldır neredeyse hiç artmıyor, un fiyatları sürekli artıyor. Siz ne yapıyorsunuz? Üreticiyi desteklemek yerine çözümü ithalatta arıyorsunuz. İktidarınız boyunca tam 40 milyon ton buğdaya 11 milyar dolar ödedik. Yani Türk çiftçisine vermediğiniz parayı başka ülkelerin çiftçilerine verdiniz.
İktidarınız boyunca pamuk ithalatına 16 milyar dolar, mısır ithalatına 3 milyar dolar ödedik. Yağlı tohumlu bitkilerde yerli üretimi desteklemek yerine ithalatı teşvik ediyorsunuz. Fiyatlar düşüyor mu? Hayır. Rus çiftçisine, Ukrayna çiftçisine, Arjantin çiftçisine geçtiğimiz yıl tam 3,5 milyar dolar ödedik. Sizin iktidarınız döneminde yağlı tohumlu bitkilere ve bitkisel yağlara toplam 35 milyar 754 milyon dolar ödedik.
Şeker pancarı üretimine kota koyuyorsunuz, nişasta bazlı şekerin önünü açıyorsunuz. Geçtiğimiz yıl beyaz şeker açığı oldu, onu da ne yaptınız? 80 bin ton beyaz şeker ithalatıyla çözmeye çalışıyorsunuz. Çözüm bu değildir. Çözüm nedir? Adında adalet olan iktidar partisi, Atatürk'ün efendisi olan çiftçiye adaletli davranmadığı için bizde fiyatlar düşmüyor. Siz üretime dayalı, nitelikli bir tarım politikası uygulamıyorsunuz. Günübirlik politikayla bu işler olmaz. Bizi hiç dinlemiyorsunuz. Bakın, bizi biraz dinleyin.
Bu, bizim çay raporumuz; çay raporumuzu okusaydınız eğer Sri Lanka'dan -Seylan'dan- çay ithal etmezdiniz, kaçak çayı ülkeye sokmazdınız, ÇAYKUR'u Varlık Fonu'na devretmezdiniz. Bu, bizim fındık raporumuz; fındık raporumuzu okusaydınız fındık üreticisini referandum öncesi kandırarak oyunu almayı düşünmezdiniz. Fındıktan 3 milyar dolar yerine nasıl 15 milyar dolar para kazanırız, burada bunlar yazıyor. Şeker pancarı raporumuzu okusaydınız cumhuriyetin kuruluşunda çok önemli rol oynayan şeker fabrikalarını ihmal etmez, şeker pancarına kota koymazdınız, çözümü ithalatta aramazdınız.
Bakın, Adana Çukurova raporumuz var; bunu okumadığınız için Çukurova çiftçisi göç ediyor. Sulama yatırımlarını yapmadığınız için işte bugün konuştuğumuz domates fiyatındaki artışı, biber fiyatlarındaki artışı konuşuyoruz. Yani meyve sebze fiyatlarını düşüremiyorsunuz, çözümü ithalatta arıyorsunuz.
Bunu da son yazdık, daha kontrolü bile yapılmadı; küçük baş hayvan raporu, bunu hepinize göndereceğim, internette de var. Bari bunu okuyun ithalat yapmazsınız. Türkiye arpa ithal ediyor, ithalattan başka bir şey bilmiyorsunuz. Dolar artıyor, ithal fiyatları artıyor, girdi fiyatları yüksek, tarımdan çok fazla dolaylı vergi alıyorsunuz, tabii ki bu şekilde gıda fiyatları düşmez. Yat sahibine 1 lira 70 kuruştan mazot veriyorsunuz, çiftçiye 4,5 liradan mazot. Bakın, hep karikatürler sizinle ilgili, ne diyor: "Traktöre tekne süsü verdim gardaş, belki böyle bana da ucuz mazot verirler."
Çözüm nedir? Çözüm, çiftçiye hak ettiği desteği vermektir. 2006 yılında Tarım Kanunu çıkardık, biz de size destek verdik. Tarım Kanunu'nda yazar "gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'i..." bunu mutlaka vermek zorundasınız. Bunu bir verin, bakalım neler oluyor. Vermeyince ne oluyor? Çiftçi 80 milyar lira borçlu. Peki, çiftçinin borcunu yapılandıracak mısınız? Yapılandırmayla ilgili bugün yarın torba yasa gelecek, yine çiftçiye bir şey yok. Peki, çiftçi ne yapıyor? Çiftçi elektriği kesik bir şekilde tarlasını sulamaya çalışıyor. Siz ne yapıyorsunuz? Örneğin, Başbakan ve Tarım Bakanı Türkiye-Afrika Tarım Bakanları Birinci Toplantısı'nı yapıyorlar, Afrika'yı hedefliyorlar, güzel. Başbakan ne diyor? "Afrika'yı, Afrika'yla birlikte kalkındırmak istiyoruz." Sen Türk çiftçisini kalkındırdın mı da sıra Afrika çiftçisine geldi! Efendiye yani çiftçiye vermediğiniz destekleri başka ülkelerin çiftçilerine avuç avuç veriyorsunuz. Tam 26 milyon dönüm arazi şu anda Türkiye'de boş yani Belçika büyüklüğündeki arazi boş, siz bu arazileri işlemek yerine, gidiyorsunuz, Rusya'yla domates pazarlığına giriyorsunuz. Sonra da ne yapıyorsunuz? Türkiye, Fransa hayvancılığına destek verdiği için, katkı verdiği için Tarım Bakanımıza ne takıyor? Madalya takıyor. Demek ki sizin döneminizde bunlar hep oldu. Sizin döneminizde saman bile ithal edildi. Meraların yarısını kaybettik, birçoğunu TOKİ'lere peşkeş çektiniz. Nerede şehir kenarına yakın bir mera gördüyseniz allem edip kallem edip betonlaştırdınız.
Ürettiği para etmeyen, gübre, mazot zamlarına yetişemeyen, çocuğunu çiftçi yapmak istemeyen bir efendi kitlesi yarattınız. Hâlbuki o efendi kimdir? Köylü milletin efendisidir ama efendi o kadar efendi oldu ki bu kadar sıkıntı çekmesine rağmen sesi çıkmıyor, televizyonu seyrediyor, açıyor televizyonu, düzen aleyhine birazcık konuşanları ne yapıyorlar? Efendi bunu görüyor ve susuyor, "Aman beni de içeri alabilirler, sakın bir yerde görüşlerimi açıklamayayım." diyor.
Türkiye sizin sayenizde dünyada en pahalı mazotun satıldığı bir ülke olarak bilinirken artık, en pahalı etin, en pahalı nohudun, en pahalı domatesin satıldığı bir ülke olarak da biliniyor. Türkiye tarımına yön verecek binlerce atanamayan ziraat mühendisi, gıda mühendisi, su ürünleri mühendisi, veterinerler var ama hâlâ boştalar. Tarım Bakanı diyor ki: "Evet, 2.500 atama yapacağım. Maliye Bakanına sorun." Maliye Bakanına soruyoruz, "Böyle bir yazı gelmedi." Bu ne biçim şey? Nasıl devlet yönetiyorsunuz, bu da belli olmuyor. Ama merak etmeyin bizleri televizyonlarının başında izleyen sevgili yurttaşlar, bu düzen gidecek, Atatürk'ün kurduğu bir parti var, o parti efendiyi çok önemsiyor, efendiyle ilgili kitaplar yazıyor, fikirler öne sürüyor; lütfen bunları okuyun. O parti senin çiftçini yeniden efendi yapacak çünkü o parti üreten bir Türkiye, hakça bölüşen bir ülke istiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Gaytancıoğlu.