| Konu: | Kandıra Cezaevinde bulunan Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım'ın sağlık durumu konusundaki uygulamalara, tutuklu olan Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in tedavisinin yerine getirilmediğine, milletvekillerinin hem hukuktan yoksun gerekçelerle cezaevinde tutulmaları hem de tedavilerinin karşılanmamasının bu Parlamentonun utancı olduğuna ve Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın açlık grevi gerekçelerinin iktidar tarafından bir an önce ortadan kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 93 |
| Tarih: | 17.05.2017 |
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bir siyasi soykırım operasyonuyla 4 Kasım 2016'dan beri rehin tutulan, Kandıra Cezaevinde rehin tutulan Mardin Milletvekilimiz Gülser Yıldırım, hafta sonu, dizinde şiddetli bir ağrı ve şişkinlik gerekçesiyle cezaevi hekimliğine başvuruyor ve İzmit Devlet Hastanesine sevki sağlanıyor. Orada hem ortopedi hem de kalp ve damar cerrahi bölümlerinden hekimlerin muayenesi neticesinde ayrıntılı radyolojik testlere acil ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. Ancak "Çok sıra var." diye, tetkikler yapılmadan ve herhangi bir tarih verilmeden sayın vekilimiz, Kandıra Cezaevinde rehin tutulan vekilimiz, maalesef, Kandıra Cezaevine geri gönderiliyor ve şu anda yürüme güçlüğü çekiyor sayın vekilimiz. Bu konuda, bu Parlamentonun üyesi olan sayın vekilimize karşı bu uygulamaları kabul edilemez buluyoruz.
Aynı şekilde, partimizin Grup Başkan Vekili olan ve Kandıra Cezaevinde üç ay kaldıktan sonra maalesef, bir his kaybıyla ayağında kısmî felçle çıkan İdris Baluken de tedavisi hiçbir şekilde yerine tamamıyla getirilmeden Sincan Cezaevinde tutulmaya devam ediyor. Kaldı ki bir hukuk garabetiyle ikinci kez tutuklanmıştı ve ikinci kez gözaltına alınıp tutuklanmasıysa bir hastane ortamında gerçekleşmişti. Bu, sadece bizim veya Adalet Bakanının değil bu Parlamentonun utancıdır. Parlamentonun üçüncü büyük grubunun, grup başkan vekili ve milletvekillerinin hem hukuktan yoksun gerekçelerle cezaevinde tutulması hem de tedavilerinin maalesef karşılanmadan o hâlde tutuluyor olması...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim.
...başta siyasi iktidar olmak üzere bu Parlamentonun utancıdır, bu utancı bu Parlamento daha fazla taşımamalıdır.
Bir diğeri, malumunuz, bugün yetmişinci gündür, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça hocalarımız Ankara Yüksel Caddesi'nde bir kanun hükmünde kararname terörüyle görevlerinden atılmışlar, ihraç edilmişlerdi Talepleri, haksızca, hukuksuzca, idari bir karar olmaksızın, yargı kararı olmaksızın ihraç edildikleri görevlerine dönme talebidir. Her geçen gün durumları daha bir kritik evreye varıyor. Ayrıca, Hükûmetin ne kadar bilgisi dâhilindedir bilmiyoruz ama bulundukları yerlere getirilen çiçekler her gün alınmakta, üzerine oturdukları sandalyelere el konulmakta, ziyaretçilere ise antidemokratik uygulamalarla bir reaksiyon gösterilmektedir.
Bugün, Tunceli'de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum Sayın Yıldırım.
Tamamlayınız lütfen.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim.
Dersim'de açlık grevinin 83'üncü gününde bulunan Kemal amcanın, Kemal Gün'ün tek arzusu oğlunun, ölmüş olan, öldürülmüş olan oğlunun cenazesine, kemiklerine ulaşabilmekti. 83'üncü günde bu talebi kabul edildi ve açlık grevini sonlandırması talebi mülki amirler tarafından iletildi. Aynı şeyin, bir kanun hükmünde kararname faşizmiyle işinden olmuş ve hak arama sürecini işleten bütün kamu emekçilerine uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Semih ve Nuriye Hoca'nın açlık grevi gerekçesi iktidar tarafından bir an önce ortadan kaldırılmalıdır diyorum.
Teşekkür ediyorum sabrınıza.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.