| Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 18.05.2017 |
MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, cumhuriyet tarihimizde 1924 yılından 2002 yılına kadar yani geçen yetmiş sekiz yıl içerisinde 28 adet vergi affı çıkarılmıştır. Son on dört yılda, 2002'den geçtiğimiz seneye kadar 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun'la öngörülen düzenlenmeye kadar yani geçtiğimiz sene 19 Ağustos tarihi itibarıyla da 5 adet daha vergi affı çıkarılmıştır. Henüz bu kanun kapsamındaki tahsilatlar sürerken Ocak 2017'de de 6770 sayılı Kanun'la bu süreler uzatılmış ve üzerinden de yaklaşık beş ay geçmeden bu kez yeniden bir yapılandırmayla karşı karşıya kalmışızdır. Böylelikle ekonomide dokuz ay arayla arka arkaya 2 tane yeni yapılandırma kanunu da yürürlüğe girecek durumda demektir. Geçtiğimiz yıl ocak, nisan ayları içerisinde 5,4 milyar lira bütçe fazlası veren ekonomimiz, bu yıl aynı dönemde maalesef yaklaşık 18 milyar liralık açık vermiştir. Gerçi bu açığın, ertelenen sosyal güvenlik primlerinin geçici etkisi dikkate alındığında bütçe açığımızın yaklaşık 12 milyar kadar olduğunu Sayın Maliye Bakanı geçtiğimiz günlerde ifade etmiştir. Af ve benzeri düzenlemelerle kamuya kısa süreli kaynak sağlama düşüncesi bugünlere kadar iyice pekişmiş gözükmekte ve maalesef ekonomi yönetimi, adalet ve eşitlik ilkeleri açısından tartışma getiren bu uygulamanın arka yüzünü de görmezden gelmektedir. Bu teklif, devlete borcunu zamanında ödeyen mükelleflere müjdeli bir haber de verememektedir.
Değerli milletvekilleri, ortalaması neredeyse iki yıla bir denk gelen bu af kanunları, mükelleflerde de, nasıl olsa iki yılda bir af çıkıyor düşüncesini beraberinde getirdiği için gelirlerini beyan etmeme noktasında bazı davranışlara veyahut da eksik beyan etmelerine neden olmaktadır.
Anayasa'mıza göre -ki madde 73'te belirtiliyor bu- vergi adaletinin sağlanması için vergi yükünün de dengeli dağıtılması gerekmektedir. Verginin, alınması gereken kesimlerden alınamaması veyahut da vergilerin belirli kesimler üzerinde bırakılması vergi adaletini de yok etmektedir. Bu vergi yapısıyla ekonominin dişlileri düzenli dönememekte ve dar gelirli vatandaşlarımız ağır vergi yükü altında ezilmektedir.
Sayın milletvekilleri, bu teklife baktığımız zaman, elimizdeki sıra sayısından, birçok ekonomik olumsuzluğu 15 Temmuza bağlama alışkanlığının gene devam ettiğini görüyoruz. Yine, teklifin benim de konuştuğum bu ikinci bölümünde yer alan maddelere baktığımız zaman diğer tüm eksik maddelerin içerisinde bizce en önemli olan madde 18'i de görmekteyiz ve bununla ilgili olarak da ciddi endişeler taşımaktayız. Bu maddede mevcut üretim veya otoprodüktör ön lisanslarını, lisanslarını ya da lisans başvurularını sonlandırmak isteyen tüzel kişilerin hiçbir gerekçe ortaya koymadan teminatlarının iadesi öngörülmekte. Yapılan bu düzenlemeyle, mücbir sebep hâlleri ve bu hâllerden kaynaklanan, lisans sahibinden kaynaklanmayan haklı sebepler olmaksızın yükümlülüklerini süresi içinde yerine getiremeyen tüzel kişilere büyük bir imkân sağlanmakta ve teminatlarının irat kaydedilmesinden ve üç yıl süreyle lisans yasağından da kurtarılmaktadır.
Yine, Sayın Bakan tarafından Komisyonda verilen bilgiye göre, bu madde kapsamında 127 adet tüzel kişi ve yaklaşık 200 milyon liralık teminatın söz konusu olduğunu öğreniyoruz. Madde bu hâliyle 6446 sayılı Kanun'la belirtilen elektriğin işte orada yazdığı gibi, yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren enerji piyasasının oluşturulması amacına da maalesef uygun düşmüyor.
Sayın milletvekilleri, piyasalarda uzun süreden bu yana devam eden ve bir türlü de aşılamayan keskin bir durgunluk girişimcilerimizi mağdur etmektedir. Bankalarda kullanılan kredilere baktığımız zaman mart sonu itibarıyla, buradaki sektörel ayrımlarda yaklaşık yüzde 24'ünün bireysel kredilerden, yüzde 14'ünün de perakende ticaret sektöründen kaynaklandığını görüyoruz. Tasfiye olacak kredilerde de yine perakende ticaret sektörünün payı yüzde 19'ları aşmakta. Yine yılın ilk üç ayına baktığımız zaman, tüketici kredisi veya kredi kartı borcu nedeniyle yasal takibe girmiş 400 bine yakın insanımızın olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda, nisan sonu itibarıyla 2002 yılında 4,3 olan kredi kartı borçları 81,4 milyar liraya gelmiş. Yine, aynı dönemde 2 milyar lira civarında olan tüketici kredileri de 357 milyar liraya ulaşmış. Demek ki ciddi manada piyasada bir sıkışma karşımıza çıkıyor. Gerçek ekonomik hayatın verileri burada anlatıldığı gibi maalesef toz pembe değil değerli milletvekilleri. Nisan sonu itibarıyla karşılıksız çek adedine baktığımız zaman 170 bini geçtiğini görüyoruz. Bunun tutarı da yine yaklaşık 6,5 milyar lirayı bulmakta. Protestolu senet sayıları artmakta. Gene çeklerle ilgili olarak biraz önce söylediğim sorunlar çıkartılan Çek Kanunu'nun maalesef yansımaları olarak da karşımıza çıkmakta. Bu ticari hayatın olumsuz rakamlarının çok ciddi kaygı verdiğini de görüyoruz değerli milletvekilleri. Burada yapılan birtakım suni düzenlemelerin durma noktasına gelen piyasalara da bir canlandırma yapmasını beklememiz maalesef abesle iştigal olacak.
Son yılların belki de en durgun ve en kötü zamanını yaşayan bu piyasalar girişimcilerimizin, esnafımızın finansmana erişimini kolaylaştıracak ve ucuzlatacak uygulamaların devreye girmesiyle ancak aşılabilir görünüyor. Yoksa burada görüştüğümüz dünden bu yana devam eden kanun teklifindeki günü kurtaran çözümler sadece dediğim gibi günübirlik birtakım uygulamaların karşımıza çıkmasına sebep olur. Bu günübirlik düzenlemeler de borç içinde yüzen esnafımızı ve girişimcimizi bankaların elinden alarak onların insafına bırakmak tıpkı KOSGEB kredi uygulamalarında olduğu gibi karşımıza birtakım sorunlar çıkaracaktır. Ne olmuştur KOSGEB'de? Geçtiğimiz yıl içerisinde 50 bin lira limitli faizsiz kredi desteğinden 206 bin işletme şartları uygun olduğu hâlde yararlanamamış ve sadece 15 bin işletme bu kredileri kullanabilmiş gözükmektedir. Şubat 2017'de uygulamaya konulan ve lansmanını o dönemin bakanının yaptığı "KOBİ ve esnafa 50 bin liraya kadar faizsiz krediyi şartları uyan herkese vereceğiz." müjdesiyle duyurulan bu uygulama da maalesef bu sistem kapsamında bakanlığın gene geçtiğimiz ay içerisinde yaptığı açıklamalara göre, 771 bin müracaat olmuş, bunlardan sadece 460 bin kadarının faizsiz kredi desteğinden faydalanacağı bildirilmiş, bunun da sonucunda ancak 88 bin kredinin firmaya verildiği görülmüştür. Demek ki değerli milletvekilleri, bu konuyla ilgili ciddi sıkıntılar devam ediyor. Yani finansmana ulaşma noktasında problemleri aşmak zorundasınız ve bunları buraya getirip bu uygulamaları çözmek zorundasınız. Yoksa "Borç yiğidin kamçısıdır." sözüne güvenip bu sarmal içerisinde debelenen esnafımıza, girişimcimize bir çıkış yolu gözükmemektedir.
Burada bu samimi adımların atılarak finansmana erişim önündeki engellerin kaldırılmasını umuyor, hepinize tekrar saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)