GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:95
Tarih:23.05.2017

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çocuk istismarlarının araştırılması amacıyla verilmiş olan önerge üzerinde konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce Yüce Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Çocuk istismarını biz burada birçok kez tanımladık. Maalesef defalarca araştırma önergesi veriliyor yaşanan her olayın sonunda. Çocuk istismarı geniş anlamda 0-18 yaş grubundaki çocuğun belli bir zaman dilimi içerisinde kendisine bakmakla yükümlü yetişkinler veya başka yetişkinler, diğer yetişkinler veya başka çocuklar tarafından uygulanan bir istismar türü. Çocuklara bir yetişkin, toplum, devlet veya başka bir çocuk tarafından bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyen, kasıtlı bir davranış uygulaması olarak tanımlanan çocuk istismarı, çocuklardaki hastalanma ve ölümlerin başlıca sebepleri arasında. Aslında çocuklara uygulanan istismar sadece cinsel istismar da değil. Biz biliyoruz ki birçok türü var bunun ve maalesef toplumda bu türlerin çoğu da karşımıza çıkıyor. Fiziksel istismar, yine bugün konuştuğumuz cinsel istismar, duygusal istismar, ekonomik istismar, çocuk ihmali ve bunun yanı sıra çocukların terör örgütleri tarafından siyasi, ideolojik olarak da istismarı söz konusu, daha da kötüsü, FETÖ olayında yaşadığımız gibi, biz bir nesli güvensizlik duygusu geliştirerek kaybettik. Bir de çocuklarımızın dinî istismarı da söz konusu.

Bütün bu konularda, tabii ki, devletin, devleti yöneten Hükûmetin de mutlaka önlemler alması gerekiyor.

Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımlarına şöyle bir baktım; yüzde 30'unun maalesef 2 ila 5 yaş arasında olduğu, yüzde 40'ının 6 ila 10 yaş arasında olduğu, yüzde 30'unun da 11 ila 17 yaş arasında olduğunu gördüm. Ve yapılan cinsel istismarların yüzde 70'i de ne yazık ki çocuklara uygulanıyor.

Cinsel istismarın ilk anda fark edilmesi mümkün de değil. Çünkü fiziksel istismar gibi gözle görebileceğiniz herhangi bir belirtiye rastlamıyorsunuz. Ancak çocuğu iyi tanıyan, onu yakından takip eden yetişkinler varsa etrafında veya bir şekilde söylemlerinden yola çıkarak algılayabiliyorsanız çocuğun cinsel istismara uğradığını keşfedebiliyorsunuz. Çünkü çocuk utanıyor, anlatmak istemiyor veya o kadar küçük ki kendisine ne yapıldığının bile farkında olmadığı için bunu ifade edemiyor.

Haberlere şöyle bir baktığımızda, mevcut ortaya çıkan cinsel istismarların aşağı yukarı yüzde 80'ini, yüzde 90'ını rehber öğretmenler ortaya çıkarıyor. Daha geçen günlerde, rehber öğretmenlerin, okul psikolojik danışmanların yönetmeliğinde yapılan, sır gibi saklanan bir yönetmelik ve değişikliklerden ve bunların olumsuzluklarından bahsetmiştim sizlere. Çocukların uğradığı cinsel istismarları ortaya çıkaranlar, çocukların en mahrem kabul ettiği sırları, sıkıntılarını dinleyenler okullarda görev alan rehber öğretmenler, okul psikolojik danışmanları. Psikolojik destek hizmetleri okullar dışında maalesef çok ulaşılabilir değil. Neden değil? Diğer kurumlarda uzman yetersizliği söz konusu. İş yükünün de fazla olması sebebiyle bu kurumlarda, gidip de bir sıra almak istediğinizde bazen aylar sonra sıra alabiliyorsunuz. Yine, dışarıda bu hizmeti satın almak isteseniz maalesef oldukça yüklü bir ücret ödemek zorundasınız.

Ruh sağlığı alanında çalışan meslek gruplarını desteklemek zorundayız. Psikologlar ve psikolojik danışmanlar, çocukların bulunduğu tüm kurum ve kuruluşlarda mutlaka istihdam edilmek zorunda.

Yine, sorunların tespiti için, sadece çocuğu izleyerek veya olan olayları keşfetmeye çalışarak bu sorunun önüne geçmek mümkün değil, o sebeple de saha çalışmaları yaparak risk bölgelerinin tespit edilmesi, riskli ailelerin tespit edilmesi, riskli kurum ve kuruluşların tespit edilmesi için çalışacak olan sosyal hizmetler uzmanlarına; yine, toplumun yapısını inceleyip sorunları önceden keşfetmek üzere çalışacak olan sosyologlara ve yine, çocuklarla yakından ilgili olan çocuk gelişimi uzmanlarına da istihdam kapılarının açılması, tüm kurum ve kuruluşlarda görevlendirilmeleri gerekiyor.

Ulusal risk haritaları çıkarılmak zorunda. Hangi bölgelerde risk daha fazla, hangi yapılarda, hangi köylerde, şehirlerin hangi bölgelerinde risk daha fazla, bu bulunmalı.

Çalıyı tepmek zorundayız, bunu yapmak zorundayız ama çalıyı teptiğimizde karşımıza çıkanın da tavşan olmayacağını bilmek zorundayız, çıkacaklarla da yüzleşmek zorundayız. Biz bu çalıyı teptiğimiz zaman karşımıza yılan çıkacak, akrep çıkacak; bizi ürkütecek, üzecek ama şunu da unutmayalım ki gözlerimizi kapayarak sorunları yok edemeyiz, sadece yok sayabiliriz. Eğer gözlerimizi kaparsak bize emanet edilmiş olan çocuklarımızın ne tür acılar çektiğini asla öğrenemeyiz, gerekli tedbirleri alamayız ve gerekli yerde gerekli müdahaleleri de yapmamız mümkün olmaz.

Bugün haberlere bakıyoruz, Van, Batman, Erciş, Heybeliada, Tire, Kilis, daha önceden Karaman, başka iller, maalesef vatanın her bölgesinde karşımıza cinsel istismarlar çıkmakta.

Yalnız şunu da bilmeliyiz ki bununla da sınırlı değil, buz dağının görünen yüzünü görüyoruz. Biz araştırdıkça daha çok cinsel istismar vakalarıyla karşılaşacağız. "E ne yapalım, biz bunlarla karşılaşıyoruz, üzülüyoruz." veya bazı şeyler çok görünmeye başladı diye geri mi adım atacağız? Hayır, tam tersine bu çocuklarımızın içinde bulunduğu durum değerlendirilerek çocuklarımız yakın takibe alınmalı.

Bu olaylar sonrasında, daha doğrusu tespit edilmiş vakalar sonrasında sadece suçluyu cezalandırmak da doğru değil; suçluyla birlikte görevini ihmal eden, çocuğun istismarına göz yuman, tüm sorumluluk sahibi olan, sorumluluklarını ihmal eden ya da kötüye kullananların da cezalandırılmasına özen göstermek zorundayız.

Çocuklara yönelik işlenen suçlar ve çocuk ihmalleri birçok çocuğun fiziksel ve ruhsal travma yaşamasına sebep oluyor. Bu, toplum ruh sağlığını da en kötü şekilde etkileyecek bir boyuta doğru gidiyor. Bugün hâlâ eğitim hakkı gasbedilmiş, eğitimine devam edemeyen çocuklar var, bugün -daha yeni bitirdik, Aladağ yurt yangınında kaybettiğimiz çocuklarımız için kurduğumuz araştırma komisyonu çalışmaları yeni bitti- yangında kaybettiğimiz, yanarak kaybettiğimiz çocuklarımız var ve bugün hâlâ risk ortamlarında barınan çocuklarımız var. Bütün bu çocuklarımızın korunması gerekiyor. Çocuk yaştaki kızların evlendirilmesinin hâlâ önüne geçebilmiş, bu olayı tamamen durdurabilmiş değiliz. Çocuk işçiliği son bulmamış, yasal boşluklardan yararlanan yetişkinler tarafından maalesef çocuklar hâlâ istismar ediliyor. Çocuklar yasa dışı örgütlerin ideolojik ve siyasi istismarına maruz kalmakta ve hatta suça itilmekte. Diyarbakır'daydı zannediyorum, hangi ildeydi; bir anne çocuğunun terör örgütü tarafından kaçırıldığını iddia ederek günlerce, aylarca derdini anlattı, çocuğuna ulaşmaya çalıştı ama son dönemde teröristlerin güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada o çocuğun öldüğünü öğrendik.

Bütün bunlara ilaveten, Suriye'den göç ederek ülkemize sığınan ilticacıların içerisinde çok sayıda çocuk var. Peki, bu çocukların durumu nedir? Bu çocuklar ağır travmalı çocuklar. Bu çocuklar benim bildiğim üç ağır travma yaşadı; savaşı gördü, bir; yakınlarını kaybetti, arkadaşlarını kaybetti belki, iki; üçüncüsü de hiç bilmedikleri bir ülkeye göç ettiler. Bu üç tanesi, başka kim bilir kaç daha travma yaşadılar. Peki, bu çocukların hepsi geri mi dönecek yarın? Bir kısmı kalacak. Peki, bu ağır travmalı çocuklara müdahale edilmezse bu çocukların içinde yaşadığı bu topluma verebileceği -kendi yaşadıkları zararla, sorunlarla birlikte- neler olabilir? Demek ki o çocuklar için de bir şeyler yapılması, çalışılması gerekiyor.

Yine, çocukları korumada en önemli hususlardan birisi de yasaların çocukları ne kadar koruduğunun bilinmesi. Bir devletin gücü himayesindeki çocukların güven, huzur içinde, eşit haklara sahip olarak, eğitim haklarını sonuna kadar kullanarak ruhsal ve bedensel açıdan sağlıklı büyümesiyle ölçülür. Bu, bir araştırma komisyonu daha kurularak başarılamaz değerli milletvekilleri. Biz daimî çocuk hakları komisyonu kurmak durumundayız. Yüce heyetinize bunu tekrar hatırlatıyor, saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Depboylu.