GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Arıcılık sektörünün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:99
Tarih:31.05.2017

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde arıcılık sektöründe yaşanan sıkıntılar hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, arıcılık, az sermayeyle, toprağa bağlı olmadan yapılabilen, kısa sürede gelir getiren; bal, bal mumu, polen, arı sütü, propolis, arı zehri, ana arı, oğul gibi çeşitli ürünler sağlayan ve son yıllarda bütün dünyada önem verilen bir tarımsal uğraşı alanı. Bal arılarının bitkisel üretime olan katkıları da arı ürünlerinden sağlanan gelirle kıyaslanamayacak düzeydedir. Yani arıcılık dediğimizde üretimi sadece balla sınırlı görmemek lazım, bunun yanında diğer bileşik ve yan ürünler özellikle de sağlık sektöründe son yıllarda çok önemli ölçülerde kullanılmakta ve değer verilmekte, bu anlamda, ekonomik anlamda ciddi bir katkı sağlamaktadır.

Bugün ülkemizde yaklaşık 8 milyon arı kolonisi, yani kovanı olduğu bilinmektedir. Hatta bu, aile olarak ifade ediliyor. Biliyorsunuz, arılar aile biçiminde yaşamaktadır. Ve üretimimiz de 105 bin ton civarında. Dünya üretimiyle karşılaştırdığımızda, dünyada koloni başına 20 kilogram bir üretim söz konusu iken, bu, Türkiye'de 15-16 kilogram düzeylerinde kalmakta.

Tabii, arıcılıkla ilgili faaliyetlerdeki üretimi sadece arısal üretimle ya da arıcılıktan üretilen ürünlerle de sınırlı tutmamak gerekiyor çünkü ekolojik denge açısından yaptığı katkıların ve bunun ekonomik katma değerinin hesabı çoğu zaman mümkün değil. Yani, bir örnek vermek gerekirse, Amerika Birleşik Devletleri'nde bitkisel üretim yapan üreticiler arıları kiralamakta, arıcılık yapanların arılarını kiralayarak bir "arı kirası" parası ödemekte. Yapılan bir araştırmada, 41 milyon dolar civarında ödenen arı kirası karşılığında, bitkisel üretimde 3 milyar doların üzerinde bir katma değer, bir artış yaratıldığı bilimsel makalelerde yer almakta. Yani, arıcılık dediğimizde sadece bu faaliyeti yapan insanlar ve bunların ürettiği ürünlerin pazar, piyasa değerleri biçiminde konuya bakmamak lazım; bunun toplam tarımsal üretimdeki, özellikle bitkisel üretimdeki katkısını ciddiye almak ve buna göre arıcılık faaliyetlerini planlamak lazım. Yani Türkiye'de, her alanda olduğu gibi, maalesef -ki bunun en büyük örneğini de tarım alanında görüyoruz- bir bütüncül yaklaşım içerisinde konuları ele almakta zorlanıyoruz.

Evet, son yıllarda özellikle benim de seçim bölgem olan Adana'da çok ciddi biçimde toplu arı ölümleri söz konusu oldu. Son üç yılda 60 bin kovan arının telef olması gerçekten ülke popülasyonu açısından ciddi bir kayıp olarak karşımıza çıkıyor. Üreticilerimiz, bu olağan dışı toplu arı ölümlerinin nedenlerini kendileri farklı şekilde ifade ediyorlar, özellikle zirai ilaçlamadan, hatta zehirli bir mısırdan, mısır tohumunun zehirli olmasından bahsederek. Bu konuların bir an önce araştırılarak çözüme kavuşturulması ve Adana'da, Mersin'de, Osmaniye'de arıcılarımızın perişan durumda olduklarını... Ülke genelinde de aynı sıkıntıların siz değerli milletvekillerine de geldiğinden eminim. Tüm sermayelerini, emeklerini bu işe harcayan arıcılarımıza bir çare bulunması gerekiyor.

Arı kovanlarının yüzde 30 ile yüzde 80'ini, kimi yerde tamamını kaybeden üreticilerimizin mağduriyetleri hakikaten had safhada. Mutlak suretle bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor. Adana'daki arıcılarımızın örgütlü olduğu kurumun raporunda da zirai ilaçların bu konuda vermiş olduğu zararlar ön planda. Bu açıdan, Tarım Bakanlığımıza da bir soru önergesi verdik. Henüz cevabını alamadık ama...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - ...bu konunun acilen gündeme alınarak gerekli çözümlerin üretilmesi gerektiğine inanıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karakaya.