GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:99
Tarih:31.05.2017

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağının açığa çıkarılması, siyasi ayağında bulunanlarla ilgili adli ve siyasi süreçlerin işletilmesine ilişkin verilen Meclis araştırması önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Yol açtığı acılar ve toplumun geleceğine yönelttiği tehditlerle birlikte terör, temel insan hakları değerlerine, demokrasiye ve hukukun üstünlüğü ilkesine de indirilen bir darbedir. Şüphesiz ki terörizm, varlığımıza, birliğimize ve bizi bir arada tutan ortak değerlere kastetmek suretiyle kardeşlik hukukumuzu bozmak ve ülkemizi bir kaos girdabına sokmak istemektedir. Bu vesileyle, PKK tarafından bir hafta içerisinde şehit edilen 9 kahramanımıza Allah'tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum. Türkiye'yi teslim almak isteyenlerin niyetleri açıktır, milletimizi ayrıştırmak isteyenlerin oyunları da malumdur. Bunların bilincinde siyaset yapmak, politika üretmekse hepimizin üstüne düşen bir yükümlülüktür. Bugün Türkiye birçok terör örgütüyle farklı cephelerde mücadele etmektedir. FETÖ, PKK, IŞİD, YPG ve DHKP-C gibi terör örgütleri Türk milletini hedef almış eli kanlı terör örgütleridir.

Şüphesiz ki vatan toprağı üzerinde egemenliğe sahip olmak devlet olmanın temel kriterlerinden birisidir. Belli sınırlar üzerinde egemenliğin tek sahibi olmanın yanı sıra, bu egemenlik alanında yani vatanda yaşayan bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek, güçler karşısında sınırları ve iç güvenliği sağlayabilmek, vatandaşlar arasında huzur ve asayişi gerekirse kuvvet kullanarak temin edebilmek devlet olarak nitelendirilebilmek için olmazsa olmazdır. Devleti devlet yapan ise tüm bu kriterlerin tam olarak yerine getirilmesidir.

Bilindiği gibi, 15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye hain bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu hain saldırı, bütün siyaset kurumlarına, Türk devletinin kuruluş esaslarına ve son tahlilde, milletimizin tamamına yapılmıştır. 15 Temmuz, hiçbir hesabın ve siyasi değerlendirmenin vatanın ve milletin bekasının, birlik ve bütünlüğünün önünde ve üzerinde olmadığını herkese göstermiştir.

Yıllarca Türk Silahlı Kuvvetlerine ve diğer kurumlara sirayet eden FETÖ'cü hainler Türkiye'yi ateşe vermek, vatana ve millete kastetmek amacıyla Türk milletine silah doğrultmuş, Türk tarihinde nadir görülebilecek bir ihanete imza atmıştır. Demokrasiye vurulmak istenen darbe Türk milletinin engin feraseti sayesinde önlenmiş, demokrasi uçurumdan döndürülmüştür. Bu nedenle, 15 Temmuzdaki FETÖ'cü kalkışmaya karışan kim varsa, ismi, unvanı, sıfatı ve mevkisi ne olursa olsun hesap vermeli ve bedelini ödemelidir. Alınan olağanüstü hâl kararı çerçevesinde, bugüne kadar, FETÖ'yle irtibatı ve iltisakı bulunan bazı eğitim ve sağlık kurumları, öğrenci yurtları, üniversite, vakıf, dernek ve sendikalar kapatılırken yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile diğer kamu çalışanlarının kamu görevinden çıkarılmasına yönelik tedbirler uygulanmıştır. Bu kapsamda, bugüne kadar 100 binin üzerinde kamu görevlisinin görevine son verilmiştir.

Biz, en baştan itibaren, FETÖ'yle mücadelede, alt düzeydeki, işçi, memur ve benzeriyle uğraşıldığı kadar 15 Temmuzun sevk ve idaresini yapan lider kadrosunun, siyaset ayağının ve yurtta sulh konseyinin üyelerinin de sıfatı, mevkisi ve görevi ne olursa olsun ortaya çıkarılmasının zorunlu bulunduğunu ifade ettik, etmeye de devam ediyoruz. Bunu söylerken, gerçek faillerin ortaya çıkmasını, adaletin yerini bulmasını, "Olan yine garibana oldu." düşüncesinin kamuoyunda oluşmamasını, bu süreçte kazanılan halk desteğinin kaybedilmemesini ve son tahlilde, devlete olan inanç ve güvenin bu sebeple zedelenmemesini istiyoruz. Aksi takdirde, mücadelenin kamu vicdanında inandırıcılığı kalmayacaktır.

Türkiye'de hukuk ve yargı sisteminin son yıllarda büyüyen sorunlarla karşı karşıya kaldığı bir gerçektir ancak en büyük sorun, var olan hukuk kurallarının uygulanmadığı ya da kişiye veya duruma göre farklı uygulandığı şeklindeki algıdır. Bu kanaatin toplumda oluşmasına yol açan unsurlar mutlaka giderilmelidir. Adaletin siyasallaşması ya da bir kişinin veya grubun çıkarlarını önceleyen bir yaklaşımla karar vermesi yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı ilkesini şüphesiz ki kökten yok edecektir. Unutulmamalı ki adalet herkese lazımdır ve şu günlerde de en çok ihtiyaç duyduğumuz şeydir. 15 Temmuz hain darbe girişimi Türk milletinin ve devletinin birlik ve bekasına yapılmıştır. Bu nedenle de ülkemizin devlet otoritesinin zaafa uğratıldığı bir anlayışa terk edilmesi asla kabul edeceğimiz bir durum değildir. Devletimiz, insan hakları ve hukukun üstünlüğü temelinde devletin ve milletin beka, huzur ve güvenliğini temin edebilecek kapasiteye, yetkinliğe ve hukuki normlara sahiptir. Bu araçlardan birisi olarak gördüğümüz OHAL uygulaması ve bu çerçevede alınan tedbir ve kararları Türkiye Büyük Millet Meclisinde destekledik çünkü ülkemizde olabilecek en olağan dışı durum vuku bulmuş, Türk devletini ve Türk milletini hedef alan bir saldırıya maruz kalınmıştır. Şüphesiz ki Türk devletine ve Türk milletine kasteden her düzeydeki hainler tamamen temizlenmeden mücadelenin kamu vicdanında inandırıcılığı olmayacaktır. Asli amaç, hiçbir istismarı gölgede bırakmadan FETÖ terör örgütünün yok edilmesi olmalıdır. Bu çerçevede, temiz siyaset, temiz toplum, temiz yönetim anlayışı da egemen kılınmalıdır.

Değerli milletvekilleri, herkesin gönül huzuru içinde güven duyabileceği bir adalet düzeni, güçlüyü değil haklıyı koruyan bir adalet sistemi ile sistemin etkin, erişilebilir ve adil olmasını gerektirmektedir.

Bu çerçevede, çeşitli güç unsurlarının hukuk devleti kurallarına göre sınırlandırılması suretiyle toplumsal ahengin ve huzurun tesis edilmesi devletin temel görevleri olmalıdır. İnsanlarımızın adaletli ve hakkaniyetli bir sosyal düzen içerisinde yaşaması için hukukun üstünlüğü prensibinden asla taviz verilmemesi, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması ve hak arama özgürlüğünün tam olarak kullanılması temin edilmelidir. Türkiye'nin hukuk, demokrasi, insan hakları ve şeffaf bir yönetim sistemi içinde hareket etmesi beklentisi karşısında, usulsüzlük ve kayırmacılık iddialarına yol açacak uygulamaların, vatandaşlarımızın beklenti ve talepleriyle de örtüşmediği açıktır.

Bu çerçevede, OHAL kapsamında alınan tüm tedbirlerin ve işleyen süreçlerin açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi hayati öneme sahiptir.

Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, FETÖ melanetinin sonunun getirilmesi, PKK belasından milletimizin kurtarılması, IŞİD ve diğer terör örgütlerinin kökünün kazınması için kararlı ve etkin bir mücadelenin devam ettirilmesini istiyor ve bu amaçla atılan adımları destekliyoruz.

Bu kapsamda, FETÖ'nün tüm unsurlarıyla birlikte siyasi boyutunun da ortaya çıkarılması şarttır ve sürecin adli boyutunun sağlıklı bir şekilde işletilmesi ve doğruların ortaya çıkması bakımından da önemlidir. Bunun, güçlü bir siyasi iradenin ortaya konularak, yargının ve güvenlik güçlerinin desteklenmesi suretiyle mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Ardından, bunlarla ilgili siyasi süreçlerin işletilmesi, kuşkusuz ilgili siyasi kurumların işi ve sorumluluğu olacaktır. Devletimizin bunları tespit edebilecek, doğruyla yanlışı ayırabilecek ve gerçek suçluyu yakalayarak mazlumu mağdur etmeyecek gücü ve yeteneği olduğuna inanıyoruz; yeter ki yönetsel hatalar yapılmasın, siyasi ve ideolojik koruma anlayışı içerisinde hareket edilmesin.

Bu düşüncelerle tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aksu.