GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Filistin Devleti Arasında Eğitim ve Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:103
Tarih:08.06.2017

MHP GRUBU ADINA DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 415 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bugün aslında bizim için biraz umut verici bir gün olarak başladı çünkü zeytinliklerin imara açılması, tesis yapımı ve santrallerin yapımı için, sanayi için bu zeytin ağaçlarımızın kıyıma uğrayacağı yasa teklifinin geri çekilmiş olduğunu öğrenerek başladık Genel Kurula. Bu, gerçekten umut verici, güzel bir gelişme. Ben Aydın Milletvekili olarak ve Milliyetçi Hareket Partisinin bir vekili olarak bu tasarının karşısında sizlerle ilgili endişelerimi paylaşmak istedim. Çekilmiş olması tabii ki bize umut veriyor, aynı zamanda çok güzel, çekilmiş olduktan sonra da bunun bir daha önümüze farklı bir şekilde de olsa getirilmemesini sağlamak niyetiyle de bu konudaki endişelerimizi, kaygılarımızı ve beklentilerimizi de dile getirmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu jeotermal santralleri var biliyorsunuz Aydın'da, bunu birçok kez gündeme getirdim ve maalesef bununla ilgili herhangi bir önlem alınması noktasında da bir çabayla karşılaşmadım. Bu jeotermal santrallerin açılması için -daha önceden de ifade ettiğim gibi- ÇED raporu aranmıyor ve ne yazık ki zeytinliklerin imara açılması, tesis kurulması amacıyla zeytin ağaçlarının kesilmesi noktasında da aynı sorunla, aynı tehlikeyle karşı karşıya kaldık. Sayın Yıldırım demiş ki: "Zeytin mi daha önemli, tesis mi daha önemli?" Elbette ülkemiz için sanayinin de değeri var ama bunun yanı sıra tarımın değerini de hiçbir zaman yadsıyamazsınız. Türkiye Cumhuriyeti devleti belli bir döneme kadar tarım alanında kendi kendine yetiştirdikleriyle üretimde yetinmiş, kendi kendine yetmiş bir ülkedir ama maalesef son zamanlarda, son yıllarda geliştirilen politikalarla bunun aksi bir gelişmeyle de karşılaştığımız hepinizin bilgisi dâhilindedir.

Zeytin bizim için çok önemli, özellikle Aydınlılar adına konuşuyorum, zeytin bizim için hem değerli hem maddi kaynağımız olarak önemli hem de aynı zamanda bizim mirasımız olarak çok değerli. 2016-2017 yıllarında dünya üzerinde zeytinyağı piyasasında hangi ülkelerin daha fazla zeytinyağı ürettiği, ihracat ve ithalata sunduğuyla ilgili bir değerlendirme yapılmış. İspanya 1,4 milyonla 1'inci sırada; 474 bin tonla İtalya 2'nci sırada; 320 bin tonla Yunanistan 3'üncü sırada ve maalesef 143 bin tonla Türkiye 4'üncü sırada.

Değerli milletvekilleri, biz dünya üzerinde zeytin ağaçlarının yüzde 10'una sahip bir ülkeyiz ve böyle bir yasa çıkarılırsa biz daha iyiye gitmek için planlar yapıp daha iyiye gitmenin umudunu yaşarken daha da geriye gideceğiz. Bakın, aynı raporda diyor ki Türkiye için: "2017'de tahminî 177 bin ton zeytinyağı çıkarılacağı umut ediliyor." Eğer bu yasa çıksaydı zeytinliklerimizi kaybedecektik ve maalesef bu bizim için çok olumsuz bir sonuç olacaktı.

Zeytin yasası 7'nci kez Meclise geldi değerli milletvekilleri ve yine diğerlerinde olduğu gibi geri gitti. Bizim en büyük arzumuz bir daha bunun önümüze gelmemesi. Zira böyle bir yasa çıkarsa 1 dönümde 15'ten az zeytin ağacı varsa o alanlar zeytinlik sayılmayacak ve yine Avrupa Birliğine de baktığımızda, durumu bir karşılaştıralım dediğimizde bakıyoruz ki orada dekar başına zeytin ağacının sayısı 2,5. Ya, diğer ülkelerde zeytine bu kadar değer veriliyor, zeytin ağaçları bu kadar korunuyorken cumhuriyetin ilk döneminden bu yana korumaya aldığımız zeytin ağaçlarını bugün neden imar veya santral uğruna feda ediyoruz, bunu da düşünmemiz gerekiyor.

Zira, Ege Bölgesi'nde ve Marmara Bölgesi'nde yaşlı ağaçlar çok fazla, bu da dekar başına ancak 8-10 ağacın düşmesine sebep oluyor. Yani böyle bir yasa çıksaydı; Aydın'da, Balıkesir'de, Ege'de, Marmara'da birçok zeytinlik zarara uğrayacak, elden gidecekti.

Değerli milletvekilleri, mübarek ramazan ayındayız. Ben şöyle bir baktım "Kur'an-ı Kerim'de kaç ayette zeytin geçiyor?" diye, tam 7 ayette bulabildim, 7 ayette zeytin geçiyor. Hatta Tin suresi "İncire ve zeytine ant olsun ki..." diye başlıyor. Öyle değerli bir meyve ki bu, üzerine yemin edilebilen bir meyve. Böylesine değerli, kutsal kılınmış bir meyveye, hem incire hem zeytine reva görülen yasa bu olmamalı. Tam tersine, zeytinliklerin daha çok koruma altına alınması, zeytin yetiştiricilerin desteklenmesi, zeytinyağına verilen primlerin tekrar değerlendirilmesi noktasında özellikle Aydın ilinin vekili olarak da incire de aynı hassasiyetin gösterilmesi bizim en büyük beklentimiz.

Yine bu incirle ilgili de bilgi vermek istiyorum. En başta jeotermal tesislerden bahsettim, bunu daha önceden de dile getirdim, maalesef jeotermal santrallerin kontrolsüz bir şekilde hızla artması, açılan kuyuların sayısı noktasında bir sınırlama getirilmemesi ve yine bu tesisler açıldıktan sonra üretim noktasında çevreye verdikleri zarar açısından kontrolsüz bırakılması Aydın'ımızın incirine de zeytinine de zarar vermektedir. Zira, maalesef yine ağaçlar kesilmektedir, ayrıca ekosistem de olumsuz yönde etkilenmektedir. Aydın'da üretilen incir dünyanın en iyi inciridir ama incir çok hassas bir meyvedir. İncir bulunduğu ortamın, yetiştiği ortamın neminin çok özel olduğu yerlerde bulunur ve jeotermal tesislerden çıkan buharlar o bölgenin iklimi üzerinde, ekolojik sistem üzerinde önemli bir etki yaratmaktadır. Bu söz konusu durum incirin de üretiminde belli bir düşüşe sebebiyet vermektedir.

Yine buradan çıkan akışkanların doğaya bırakıldığı noktasında orada yaşayan Aydınlılarımız tarafından zaman zaman kanıtlandığı belgeler söz konusu ve yine Aydınlılarımızın her gün, özellikle gece yarısı üç gibi bırakılan o kötü kokulu buharlar, gazlar sebebiyle duyduğu rahatsızlığı da unutmamamız, tekrar dile getirmemiz gerekiyor. Bu noktada özellikle jeotermal tesislerle ilgili olarak Profesör Doktor Engin Ertan var, Adnan Menderes Üniversitesi Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı öğretim üyesi. Hazırladığı bir doktora tezi var. Ben bu doktora tezinden daha önceki konuşmalarımda da bahsetmiştim. Lütfen incelemenizi rica ediyorum çünkü bizim için çok önemli bilgiler içeriyor.

Eğer tesis yapacaksanız lütfen bu tesisleri yaptığınız bölgedeki ürünlere zarar vermeyecek, oranın ekosistemini altüst etmeyecek, orayı hem koruyacak, aynı zamanda geliştirecek nitelikte olan tesisleri seçmenizi rica ediyoruz. Doğayla dost, çevreyle dost, bulunduğu ortama uygun ve özellikle Aydın için, bilhassa tarım ürünlerinin pazarlanması noktasında faydası olacak sanayileşmeyle tesisler kazandırılabilirse mutlaka bizim üreticilerimiz ve Aydın'da yaşayan tüm milletimiz adına da önemli bir adım olacaktır diye düşünüyorum.

Aydın'ın tabii ki dile getirilecek çok fazla sorunu var. Hele bir turizm sorunumuz var ki şu anda Kuşadası'nda, Didim'de saat kaçta dükkânların kapatıldığını bilseniz eminim sizler de üzüntü duyardınız. Sokaklarda gezen turistlere de rastlayamıyoruz. Bunları inşallah bir sonraki konuşmamda da dile getirmek istiyorum. Ama lütfen tekrar rica ediyorum, 7 ayette geçen ve 7'nci kez getirdiğiniz, geri çektiğiniz bu zeytinliklerle ilgili kıyım yasasını lütfen bir daha Genel Kurul gündemine taşımayınız.

Saygıyla her birinizi selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.