GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesinin Kuzey Akdenize Dair Ekinin Bölgesel Uygulamasına Yönelik İstanbul Türkiyede Bölgesel Koordinasyon Birimi Kurulmasına İlişkin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:103
Tarih:08.06.2017

CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle sevgiyle saygıyla selamlıyorum. 471 sayılı Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi'nin -Türkiye Cumhuriyeti'yle yapılan anlaşmanın- onaylanmasıyla ilgili söz almış bulunmaktayım.

Bu sözleşmenin dünya üzerindeki kuraklık ve çölleşmenin etkilerini azaltmaya yönelik olduğunu biliyoruz. Dünyanın birçok bölgesinde arazilerin bozulduğu, ekonomik, sosyal ve çevresel anlamda büyük sorunların yaşandığını da görmekteyiz. İşte, buna kısmen çözüm bulacak olan, katkı yapacak olan bu anlaşmayı uygun buluyoruz ve onaylıyoruz. Anlaşmayla ilgili olarak söyleyecek çok fazla sözümüz yok. O nedenle, gündemdeki bazı özel konulardan bahsetmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, bu haftanın başında üretim reformu yasası geldi. Bu yasanın içinde zeytincilikle ilgili özellikle 2'nci maddenin kalması yönünde ısrarla bir çalışma sürdürülmeye çalışıldı. Bugüne kadar bununla ilgili gerçekçi bir görüşmeyi de reformla ilgili gerçekçi bir görüşmeyi de maalesef sürdüremedik.

Ben hem Komisyonda bunları söyledim hem de şimdi söylüyorum. Zeytinin ve zeytinliklerin sanayileşmeyle, üretimin desteklenmesiyle hiçbir şekilde ilgisi ve alakası yoktur. Böyle ilgisi, alakası olmayan bir konuya ısrarla bu yasa tasarısının içinde yer verilmesini anlamakta gerçekten zorlanıyorum çünkü bu maddenin gerçekten zeytini ve zeytinciliğin sonunu getirecek bir madde olduğunu da herkes bilmektedir. Çünkü ülkemizin üçte 1'ine yakınında, Mardin'den başlayarak Akdeniz Bölgemiz, Ege Bölgesi, Marmara'ya kadar, hatta Tekirdağ'a kadar uzanan bölgelerdeki zeytinciliğimizi gerçekten yok edecek ve bu yok etme yolunu açacak bu maddenin ısrarla görüşülmeye ve kabul ettirilmeye çalışılmasına gerçekten inanamıyorum. Onun için, Komisyona geri gönderilmesi yetmez, bu maddenin, ısrarla söylüyorum, bu tasarıdan çıkarılması gerekir ve görüşmelerimizin de sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi üzerine yoğunlaşmasında fayda vardır diye belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, biraz da Denizli'mizin sorunlarından bahsetmek istiyorum. Denizli'miz aslında gelişmekte olan bir il iken bugün, gerçekten gelişmesini durdurmuş, kendi kaderine terk edilmiş, sanayileşmesi durmuş, birçok alanda üretimi azalmış bir ilimizdir. Bu nedenle, Denizli'mizin, diğer ilerde olduğu gibi, sorunları oldukça önemli bir noktadadır.

Sanayicilerimizin önemli sorunları vardır. Bu sorunlarının başında özellikle daha önce iktidarınız tarafından çıkarılan 5084 sayılı teşvikle ilgili yasanın Denizli'de uygulanmamış olması, Denizli ilimizi üvey evlat muamelesine tabii tutmuştur. Artık o tarihten sonra Denizli'de gelişme yavaşlamış, sanayileşme durmuş, yatırımlar artık yok denecek bir noktaya gelmiştir. Şimdi, mevcut sanayicimizi çalıştırmak, mevcut sanayicimizi büyütmek, onu geliştirmek, yeni yatırımlara teşvik etmek için, sanayicinin desteklenmesi ve onun kazanması için, onun yaşaması için, özellikle maliyetlerini olumsuz yönde etkileyen konularda, elektrikte, doğal gazda, akaryakıtta gerekli indirimlerin yapılarak hem ülke içinde hem dünya piyasalarında rekabet edebilecek bir düzeye getirmemiz gerekmektedir. Şimdi, eğer sanayicimizi ve ihracatçımızı rekabet edebileceğimiz bir düzeye getiremezsek gelecekte yurt dışında yapacağımız birçok satışta ihracatçımızın zorlanacağı, müşterilerini kaybedeceği ve satış yapamayacağını da bugünden görmek zorundayız.

Şimdi, özellikle ülkemizde yaşanan son günlerdeki sosyal, siyasi ve ekonomik sıkıntılar ve çalkantılar sebebiyle, aynı zamanda da OHAL uygulaması sebebiyle gerçekten yarınını göremeyen bir sanayiciyi, bir ihracatçıyı görüyoruz. Şimdi, böyle bir noktada ihracatçımızın durumu çok kritik bir noktaya geliyor. Kurlar zikzak yapıyor, bir aşağıya iniyor, bir yukarıya çıkıyor. Sözleşmenin yapıldığı sırada bakıyorsunuz kura, ona göre bir değerlendirme yapıyorsunuz, sözleşme yapıyorsunuz ama tahsil zamanına gelince kurun düşmesi sebebiyle ihracatçının zarar ettiğini açıklıkla görüyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, ihracatçıyı zarar ettirdiğimiz sürece, dışarıya mal satamadığımız sürece, kur garantisini ihracatçıya vermediğimiz sürece ihracatçımızın mevcut piyasasını koruması, müşterisini koruması ve onu muhafaza etmesi, satışını sürdürmesi mümkün görünmüyor. Onun için, buna bir çözüm bulunması gerekmektedir.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, sanayicinin bir başka sorunu daha var. Sanayicilerin ve işletmelerin, özellikle FETÖ sebebiyle, FETÖ soruşturması sebebiyle kayyum atanmış olan şirketlerin borçlarını ödemediklerini görüyoruz. Şimdi, bakın, normal bir piyasa şartlarında mademki kayyum atanıyor, o şirket nasıl ki alacağını alıyorsa normal yollardan, borçlarını da kime ne şekilde borcu varsa ödemesi gerekir. Eğer ödemiyorsa piyasada ayrı bir sıkıntının teselsül edeceği, birbirini takip edeceği aşikârdır. Mutlaka buna bir çözüm bulunması gerekiyor. Kayyum tayin edilen kişilerin borçları da mutlaka zamanında, süresinde ödemesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, sanayicinin, özellikle tekstilcinin küresel pazarda da korunması gerekmektedir. Pakistan'la bir serbest ticaret anlaşması yaptık. Özellikle tekstil ürünleri ve hazır giyim konusunda uygulanacak bir anlaşmanın Türkiye pazarına, Türkiye tekstilcilerine ve Denizlili tekstilcilerimize çok zarar vereceğini belirtmek istiyorum. O nedenle, bu anlaşmanın uygulanmasının ertelenmesini istiyorum.

Ayrıca, Denizli'nin ulaşım sorunları var. Yıllardan beri Denizli-Aydın otoyolu bir türlü yapılmıyor. Sürekli "Yapılacak." deniliyor ama bir türlü yapılamıyor. Ticarette ve sanayide ulaşım çok önemli. Eğer ulaşımı rahat yapamıyorsanız, ulaşımda sıkıntılarınız varsa kesinlikle orada sanayinin ve ticaretin gelişmesi ve sosyal gelişmenin olması mümkün değildir.

Ayrıca, yine yıllardan beri tartışılan, konuşulan ama her seferinde söz verilip de yerine getirilmeyen bir sorun daha var: Denizli Organize Sanayi Bölgesi'nden limana ulaşma noktasında, Aliağa Limanı'na ulaşma noktasında bir demir yolunun yapılması için söz verilmiştir. Bunun projeleri tamamdır ama birçok eksiklikleri olduğu için hâlâ faaliyete geçememiştir. Bir an önce bu demir yolunun faaliyete geçirilerek bu çalışmanın yapılmasını ve ulaşımın demir yoluyla... Özellikle ağır yük olan, Denizli üretiminde ağır yüklü ürünler olan bakır gibi, mermer gibi, kablo gibi, demir gibi malların ve malzemelerin rahatlıkla limana ulaşması, ihracatının yapılmasının kolaylaştırılması ve özellikle nakliyat yönünden maliyetinin azaltılmasının çok büyük fayda sağlayacağını belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabii, bu sorunlar sadece Denizli'ye has değil, bütün Türkiye'nin sanayisinde bu sorunlar var. Onun için, özellikle sanayimizi geliştirmek istiyorsak, ihracatımızı artırmak istiyorsak bu belirttiğim sorunları gerçekten dikkate almak ve bu konular üzerinde yoğunlaşmak ve zeytincilik gibi olaylarla uğraşmak yerine, konularla uğraşmak yerine sanayimizle uğraşmak ve sorunlarına çözüm aramak gerektiğine inanıyorum, bunları belirtiyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.