| Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 15.06.2017 |
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
485 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 28'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünden beri olumsuz bir konuyla karşı karşıyayız, uzun süredir zaten, Enis Berberoğlu arkadaşımız aramızda yok. Evet, bu, nereden çıktı? Uzun süre önce Sayın Cumhurbaşkanı ne dedi? "Bunu yanlarına bırakmayacağız." dedi. Gerçekten, dün alınan kararla milletvekili arkadaşımızın yanına bu bırakılmadı.
Altı yüz yirmi yıllık bir Osmanlı hanedanının mirasçılarıyız, doksan dört yıllık da cumhuriyet deneyimimiz var yani yedi yüz on dört yıllık devlet deneyimi olan bir ülkeyiz. "Bir hukuk devletiyiz." diyoruz ama bugün geldiğimiz noktada -maalesef, bu benzetme pek hoş değil ama- bir guguk devleti hâline geldik. Bunun sorumlusu kim? Arkadaşlar diyorlar ki: "Seçimler yapılıyor." Seçimlerin yapılması, bir ülkede demokrasi olduğunu göstermez. Biliyoruz ki birçok ülkede seçimler yapılıyor ama bu, o ülkelerde demokrasi olduğunu hiçbir zaman göstermiyor, göstermeyecek de. Hepimiz biliyoruz, Hitler de 1933'te seçimle gelmişti.
Evet, burada, dört parti Parlamentoda temsil ediliyor; AK PARTİ bir görüşü temsil ediyor, Cumhuriyet Halk Partisi başka bir görüşü temsil ediyor, Halkların Demokratik Partisi ayrı bir görüşü temsil ediyor, Milliyetçi Hareket Partisi farklı bir renk, hepimiz farklı renkleriz. Daha fazla renkler olsa zararı mı olur, kötü mü olur? Ülkenin sorunlarına farklı açılardan bakmamızın ne zararı var? Birbirimize tahammül etmek zorundayız, aynı ülkenin insanlarıyız, aynı ülkenin çıkarları için uğraşıyoruz.
Evet, bugün 16 Haziran, şanlı 15-16 Haziran işçi direnişinin 47'nci yılı. Evet Hocam, o zaman ben de vardım o yürüyüşlerde. Kırk yedi yıl geçti; o gün, o tarihlerde milyonlarca işçi, ülkede sokaklara döküldü. O günden bu yana, işçi sınıfının sendikalaşmasına ve örgütlenmesine baktığımızda nereden nereye gelmişiz. Kırk yedi yıl önce milyonları sokaklara dökebilen işçi sendikaları nerelerde? Yani, kırk yedi yıl sonra çok daha geri noktalara gitmiş işçi sınıfının örgütlenmesi.
Evet, yine bugün, 15 Temmuzdan bu yana on bir aylık süre geçti. Bu on bir aylık sürenin içerisinde darbenin arkası bir türlü ortaya çıkarılmadı, FETÖ'cülerin siyasi ayağı bir türlü ortaya çıkarılamadı. Evet, yine, dün bir önerge verdik "FETÖ'cüler mali yapısıyla nereden bu kaynakları buluyorlar?" diye araştırma yapalım dedik, o da reddedildi. Hep diyorsunuz ki "Biz FETÖ'cülere karşıyız, bunlara, bu darbecilere gereğini yapacağız." Ama bunların araştırılması için her türlü önlemi de engeli de çıkarıyorsunuz, desteklemiyorsunuz.
Evet, bu darbe sonrası 100 binin üzerinde insan mağdur edildi, hiç alakası olmayan insanlar, askerî öğrenciler, öğretmenler, akademisyenler, gazeteciler "hak, hukuk, adalet" diyenler, ya işlerinden atıldılar ya açlığa mahkûm edildiler ya cezaevlerine atıldılar ya da korkuyla yaşıyorlar.
Evet, bu atılanların yerine, devletin içerisine kendi partililerinizi yerleştiriyorsunuz. Belli oranda bu olabilir ama hukukun içerisine kendi adamlarınızı yerleştirirseniz o ülkede adaleti sağlayamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERDAL KUYUCUOĞLU (Devamla) - Bugün gelinen noktada, işte, hukukun, adaletin içerisine siyasetin girmesi, ülkemizi bu noktaya getiriyor. Bir ana muhalefet başkanını, maalesef, yürümeye, adalet aramaya zorluyorsunuz. Bu, ülkenin çıkarına değil; bu, ülkenin hayrına değil. Şapkanızı önünüze koyun, bir daha, bir daha düşünün lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuyucuoğlu.