GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:107
Tarih:15.06.2017

MHP GRUBU ADINA İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın üçüncü bölümü hakkında partim adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Biraz evvel vermiş olduğumuz önergemize destek veren Komisyonumuza, Sayın Bakanımıza, Hükûmetimize ve siz değerli milletvekillerine şükranlarımızı ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. İnşallah, kanun tasarısının, daha iyi, milletimize daha anlam katacağını, daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Tekraren teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Malumunuz olacağı üzere, söz konusu tasarı kamuoyuna üretim reformu paketi olarak sunulmuş, öğrenilmiş ve duyurulmuştu. Ancak komisyon çalışmaları sırasında da şahit olduk ki tasarı yine bir torba tasarı hâline dönmüştür. Aynı zamanda da Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nda revizyon niteliği taşımaktadır. (Gürültüler)

Sayın Başkanım, biraz gürültü var, onun için tam konsantre olamıyorum.

BAŞKAN - Anlıyorum Sayın Yönter.

Sayın milletvekilleri, biliyorum sahura az kaldı, sabırsızlanıyorsunuz ancak sayın hatip de kürsüde, lütfen efendim.

İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Sahura hepimiz gideceğiz şüphesiz.

BAŞKAN - Devam ediniz Sayın Yönter.

İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Bu hâliyle kanun tasarısının, Türk sanayisinin uzun yıllardır devam eden yapısal sorunlarını çözmekten şu hâliyle uzak olduğu düşüncesindeyiz. Sanayicimizin en büyük sorunu, takdir buyurursunuz ki kur ve faiz kaynaklı ekonomik sıkıntılardır. Tasarıda sanayicimizin bu sıkıntılarına yönelik herhangi bir düzenleme yer almamıştır. Komisyonda tasarının görüşülmesine baştan sona kadar refakat ettik fakat bu konuda bir girişim, bir düzenleme, bir teşebbüs maalesef göremedik. Sanayicimizin üzerindeki mali yüklerin azaltılmasına yönelik maddeler tasarıda yer almakla birlikte özellikle imalat sektörünün büyümesini sağlayacak, istihdamı artıracak, AR-GE, yenilik ve teknoloji alanlarında atılım sağlayacak düzenlemelere de yer verilmediği ortadadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sanayileşme, ülkelerin gelişmesinde önemli bir aşamadır. Bir ülkenin sanayileşmesi demek sanayi ürünleri ihracatı ve ham madde ithalatının artması, dış ticaret hacminin büyümesi, ortalama hayat standardının yükselmesi, işsiz insan sayısının azalması, nitelikli iş gücünün önem kazanması, kişi başına düşen millî gelirin artması, sorun çözme kültürünün tecelli etmesi demektir. Gelişmiş ülkeler zenginliklerinin önemli bir kısmını sanayileşmeyle sağlamışlardır. Sanayileşme üretmeden tüketmenin ve ülkenin iktisadi hayatındaki yaşadığı buhranların önüne geçeceği için toplumların kalkınmasında da büyük önem arz etmektedir. Ülkemizdeki işsizliğin, ekonomik olarak kalkınamamanın sebebi, şüphesiz, sanayileşme sorunlarından doğmaktadır. Üretememek, ülkemizin ihtiyacı olan malları ithal etmesine neden olmakta, dolayısıyla hem ülkemizin dış açığına hem de işsizlik sorununun katlanmasına, artmasına sebebiyet vermektedir. Bu şubat ayında mesela TÜİK tarafından ülkemizdeki işsiz sayısı 3 milyon 900 bin olarak açıklanmıştı, iş aramayıp çalışmaya hazır olanların sayısı 2 milyon 489 bin olarak belirtilmişti; böylece, ülkemizdeki fiilen işsiz sayısı 6 milyon 389 bin olmuştu. İş aramayıp çalışmaya hazır olan işsizleri önce iş gücüne ilave eder, sonra fiilî işsiz sayısına oranlarsak, maalesef, karşımızdaki işsizlik sorununun ne kadar büyük olduğunu da görürüz ve bu oran şu anda yüzde 20'lere dayanmış durumda. Sanayileşemeyen ülkemizde, maalesef, yine üzülerek ifade etmek isterim ki fatura 6,5 milyona yakın işsizimize çıkmaktadır. Sanayileşemeyen ülkemizde işsizlik oranı almış başını yürümüştür. Genç işsiz oranımız ise çok daha vahim boyutlardadır, bugün her 4 gencimizden 1'isi işsiz durumdadır, yarınsız durumdadır, umutsuz durumdadır. Bugün dünyanın gelişmiş ülkelerine bakarsak hepsinin sanayileşmesini tamamlamış ve üreten ülkeler olduğunu görürüz. Sanayileşmeyle birlikte gelen istihdam halkın refah seviyesini yükseltmektedir. Refah seviyesi artmış olan ülkelerde iç huzursuzlukların meydana gelmesi az gelişmiş ülkelerle mukayese edersek daha azdır. Türkiye, toplumsal huzur içinde üretmeye, sanayileşmeye, bu konuda büyük bir hamle yapmaya hem mecbur hem de buna zorunludur. Özellikle bilişim, teknoloji, savunma, sanayi ve ağır sanayi hamlelerini yapmak durumundayız. Ülke olarak üretmemiz, üretimin önündeki engelleri kaldırmamız lazımdır. Üretmeden gelen tüketim yani üretilenden fazlasını tüketmek toplum ve devletleri tarihte her zaman yıkıma, çöküşe götürmüştür. Şu anda da Türkiye üretmeden tüketmenin girdabında, açmazında âdeta kıvranmaktadır. On beş yıllık AKP iktidarları... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Tabii, biz üretimden konuşuyoruz, sanayileşmeden konuşuyoruz...

Evet, Sayın Başkan, çok da dinleyen yok zannediyorum.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, fotoğraf çekiyor arkadaşlar ya!

İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Evet.

On beş yıllık AKP iktidarları döneminde belirgin bir sanayi politikamızın olmadığı ortadadır.

Tabii, sanayileşme, sorun çözme kültürünü beraberinde getiriyor. Sorun çözme kültürünün doğmasıyla beraber her şeyi halledelim, fotoğrafı da çekelim, başka şeyleri de paylaşalım ama ilk önce sanayileşmeyi konuşalım.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - İnşallah.

İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - İnşallah.

AKP, sanayileşerek kalkınma yerine rant ve inşaatla ülkeyi kalkındıracağına inanmıştı. Sonuçta, kalkındığı, şaha kalktığı söylenen Türkiye ve sanayimiz, on beş yıldır, dünyada rekabet eden küresel bir marka -çok açık söylüyorum- ortaya koyamamıştır. Varsa yoksa, işte, malum, kibrit TOKİ'ler, duble yollar, hastaneler, kalkındığımızı göstermeye yetecek örnekler olarak sunulmuştu.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde sanayinin gayrisafi yurt içi hasılasındaki payı 1998 yılında yüzde 25,1 iken, 2016 yılında yüzde 19,7'ye gerilemiştir. 2009 yılından beri, sanayinin gayrisafi yurt içi hasılasındaki payı yüzde 19 civarındadır ki bu bir patinaja işaret etmektedir. Sanayi politikamız, stratejimiz, akla AR-GE harcamalarını getirmektedir. Türkiye'nin TÜİK tarafından açıklanan son AR-GE harcaması 20 milyar 615 milyon lira, dolar bazında ise yaklaşık 6 milyar dolar civarındadır.

Size bir örnek vereceğim. PricewaterhouseCoopers, her yıl şirketlerin AR-GE harcamalarının listesini yayımlıyor. 2015 yılında bu listede 1'inci sırada Volkswagen bulunuyor. Volkswagen'in yıllık AR-GE harcaması tutarı ne kadar biliyor musunuz? Yaklaşık olarak 15,3 milyar dolar. Alman -ki ortakları şu anda tabii çeşitlendi- Volkswagen şirketinin yıllık AR-GE harcama tutarı, Türkiye'nin yıllık toplam AR-GE harcama tutarının 2,5 katı mesabesinde.

Yıllık AR-GE harcamalarına gelince, Türkiye bu alanda maalesef yarım Volkswagen bile etmiyor. AR-GE açısından ülkemizin vaziyeti ortada. Kore, otuz beş yıl önce kişi başına millî geliri, Türkiye'nin altında olan bir ülkeydi. Rüzgârı arkasına aldı, üretti, birlik ve beraberlik içinde, dayanışmayla ön aldı, sanayi politikasını ve stratejisini belirledi, önce orta gelir tuzağından çıktı, şimdi de küresel dev şirketlere sahip. Dünyada önde gelen şirketler ağırlıkla otomotiv, sağlık ve bilgi iletişim teknolojileri alanında çalışmaktadır. Dünya, artık sektöre değil, sektörleri dönüştürecek teknolojilere odaklanmaktadır ki aslında sanayileşme de bu demektir. Nedir bunlar? Biyoteknoloji. Nedir bunlar? Nanoteknoloji. Nedir bunlar? Bilgi iletişim teknolojileri.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; adı "üretim reformu" olan tasarının üçüncü bölümünde gördük ki Türkiye'de üretimin önünde en büyük engel, organize sanayi bölgelerinin sorunlarıymış. Biz bunu kapsamlı bir şekilde inceledik, komisyonda tartıştık, görüştük, konuştuk. İnşallah, yaptığımız değişikliklerle organize sanayi bölgelerimizin sorunları çözülmüş olur, bir nebze de olsun sanayileşmeyle ilgili sorunları aşmış oluruz. Temennim, bu kanun tasarısının milletimize ülkemize, devletimize hayırlı olması, yeni ufuklar açmasıdır ve konuşmak, tartışmak zorundayız. Konuşarak, tartışarak sorunlarımızın çözüleceğine inanıyorum.

Görüştüğümüz tasarının hayırlı olmasını diliyorum, hayırlı sahurlar diliyorum. Önümüzdeki mübarek Ramazan Bayramı'nızın şimdiden kutlu olmasını temenni ediyorum.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yönter.