| Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 15.06.2017 |
CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Gecenin bu vaktinde, tabii, vakit epeyce gecikti ama bazı konuları da sizlere aktarmayı bir görev sayıyorum.
485 sayılı üretim reformu yasa tasarısının üçüncü bölümünün üzerinde hem grup adına hem de şahsım adına söz aldım.
Yasanın genel düzenlemesi, sanayinin geliştirilmesi, üretimin artırılması yönünde yapılmaktadır. Ülkemizin her alandaki sanayisinin geliştirilmesi, tarımın da ihmal edilmeden her alandaki üretimin desteklenmesi çok önemlidir. Yani tarım olmadan sanayinin olması, sanayi olmadan da tarımın olması mümkün değildir. Bir Bakan olarak, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak bunu göz ardı etmemenizi özellikle belirtiyorum.
Ulusal sanayimizi geliştirmek, yatırımları üretimle ve istihdamla ilgili her türlü girişimin desteklenmesi suretiyle, sanayimizin daha iyi gelişebileceğini ve sanayicilerimizin büyüyebileceğini ve yeni yatırımlar yapabileceğini mutlaka görmeliyiz. Topraktan üretime kadar, topraktan üretim yapılan her türlü ürünün, aslında, sanayi ürünleri yönüyle değerlendirilmesinin ve bunların işlenerek hem tüketime götürülmesinin hem de ihracatının yapılmasının çok önemli olduğunu sayıyorum. Çünkü topraktan çıkan bir ürünün işlenerek, her safhasında yeni bir katma değer koyarak, işçilerimiz çalışarak bu üretime katkı koyuyorsa, sanayiye katkı koyuyorsa kesinlikle bu tür ürünlerin ihmal edilmeden değerlendirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, sanayi-üniversite iş birliği çok önemli. Bu yasayla bunu bir nebze olsun geliştirmeye çalışıyoruz. İnşallah, önümüzdeki günlerde bununla ilgili sonuçları birlikte alırız diye belirtmek istiyorum. Sanayileşmede eğitim çok önemli. Eğer biz sanayileşmek istiyorsak fen ve teknik alandaki eğitimi çok öne çıkarmak zorundayız. Eğer fen eğitimini ihmal ederek, teknik okulları ihmal ederek, mesleki okulları ihmal ederek kalkınmayı, gelişmeyi düşünüyorsak bu, bizim için bir hayal olur. Onun için, daha çok imam-hatip okulu yapmak yerine fen ve bilimi ve tekniği öne çıkaran meslek okullarını öne çıkarmak suretiyle eğitimde de bir gelişmeyi sağlayıp ekonomimizin bu alanda da desteklenmesinde fayda vardır diye belirtmek istiyorum.
Sayın Bakan, her seferinde söyledik, birçok arkadaşımız da söylüyor; şimdi, ülkemizde eğer hukuk güvenliği yoksa, adalet iyi işlemiyorsa, insanlar yarınına kuşkuyla bakıyorsa, korkuyla yatıyorsa, vatandaşlar "İşte, milletvekili bile tutuklanıyor, iş adamları tutuklanıyor, Balyoz ve Ergenekon davalarında Genelkurmay Başkanı bile tutuklandı, birçok generaller tutuklandı, profesörler, rektörler tutuklandı, ben de tutuklanabilirim." diye korkuyorsa, arkadaşlar, bu ülkede, gerçekten, samimi olarak söylüyorum, insanlar, yatırım yapmaz, yapmışsa bile o yatırımı sürdürmeye çalışır, çevirmeye çalışır, yeni bir yatırıma kesinlikle girmez. Bunu görmemiz lazım. Onun için, ülkenin acilen hukuk güvenliğine ve adalete ihtiyacı var değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz OHAL uygulamasının birçok sakıncaları var. OHAL öyle bir noktaya geldi ki sanki ülkeyi, her alanda, her şekilde bir işin OHAL uygulamasıyla yapılabilecek bir noktaya getirdiniz. Düşünebiliyor musunuz, Anayasa'da OHAL'in tarifi belli ancak hangi nedenle OHAL ilan edilmişse onunla ilgili düzenlemeleri yapabilirsiniz ama onun dışına çıkarsanız, devletin düzenini gerçekten bozmaya ve devletin temel kurumlarını OHAL kanunlarıyla, kanun hükmünde kararnamelerle değiştirmeye kalkarsanız orada güveni maalesef koruyamazsınız. Onun için, artık bu tür uygulamalardan vazgeçip, OHAL'i bir an önce kaldırıp Türkiye'nin normalleşmesi ve normal düzenine girmesi lazım. Yani insanlar, sabah kalktığı zaman korkuyla, kuşkuyla hayata devam etmek yerine güvenle, rahat bir şekilde işinin başına gitmeli, çalışmanın, kazanmanın, büyümenin, yeni yatırım yapmanın mutlaka yollarını aramalıdır; bunun için fırsatlar verilmelidir diye belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, iş dünyası, tedirgin, yani inanın öyle rahat falan değil. Geçen gün büyümeyle ilgili bir rakam açıkladınız, TÜİK'in getirdiği yapay yeni bir uygulamayla "Yüzde 5 bir büyüme gerçekleşti." dediniz. İnşallah öyledir ama piyasaya gidin, hayatın içine gidin, esnafa gidin, çarşıya gidin, sanayiciye gidin, tüccara gidin arkadaşlar, sorun, gerçekten bu büyümeyi o kesimler gerçekleştirebilmiş mi, bir sorun arkadaşlar. Eğer gitmiyorsanız hayalci rakamlar üzerinden yapılan büyümenin gerçek anlamda bir büyüme olmadığını ve Türkiye'nin kalkınan değil, yerinde sayan bir ülke olduğunu görmelisiniz.
Şimdi, bu rahatsızlığı gözardı edemeyiz. TÜSİAD'ın açıklaması var, diyor ki: "Adalet, mülkün temelidir. Hukuk güvenliği mutlaka sağlanmalıdır ve insanların fikir ve düşünce özgürlüğüne, özgürlüklerine de saygı gösterilmelidir." Demek ki durup dururken söylemiyor, ortada bir rahatsızlık var, bu rahatsızlık olmasa böyle bir açıklamayı, böyle bir OHAL döneminde TÜSİAD yapabilir mi? Yapamaz ama öyle bir rahatsızlık var ki kesinlikle bu açıklamaları, bu rahatsızlıkları görmezlikten gelemeyiz.
Bakın, adaletsizlik de diz boyu değerli arkadaşlar. Her yerde adaletsizlikler var, birçok haksızlıklar var, hukuksuzluklar var, itirazlar var, mağduriyetler var, hangisine çare bulabiliyorsunuz? Adalet Bakanı, kulağını tıkamış, yapılan adaletsizliklere, hukuksuzluklara ne müdahalesi var ne de şöyle olsun, böyle olsun diye bir açıklaması var. Biz ısrarla eleştiriyoruz, bizi farklı bir alanda suçlamaya kalkıyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, adaletsizliğe böyle hüküm sürdürdüğümüz sürece, göz yumduğumuz sürece gerçekten bu adaletsizlikten bir gün sizler de zarar görebilirsiniz. Onun için zaman geçirmeden hem Adalet Bakanının hem Başbakanın bu konularda açıklama yapması gerekiyor. Ülkemizdeki haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri Anayasa'mızın ilgili maddesine ve Anayasa Mahkemesinin gerçekten emsal kararlarına rağmen tutuklamalara kulak tıkıyorsanız, haksızlıklara kulak tıkıyorsanız, uygulamalara kulak tıkıyorsanız gerçekten o ülkede huzuru ve barışı hiçbir şeklide sağlayamazsınız, gerginlikleri de önleyemezsiniz değerli arkadaşlarım. O nedenle Hükûmeti, başta Başbakan ve Adalet Bakanı da olmak üzere, kendilerini göreve davet ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, demokrasimiz çöküyor, parlamenter sistem bitiyor. İktidar partisi milletvekilleri Meclise bile gelmiyor. Bakın, şu saatte -tamam geç oldu ama- öncelikle 317 milletvekili arkadaştan herhâlde şurada 100'e yakını, 150'ye yakınının olması gerekiyordu. Ee, maalesef bunu da göremiyoruz. Ne zaman geliyor arkadaşlarımız?
SALİH CORA (Trabzon) - Sizden kaç kişi var?
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Lütfen, arkadaşlar kızmayın, özeleştiri olarak bunu yapmak zorundasınız. Kanunlar çıksın diyorsunuz, acele ediyorsunuz ama Meclise gelmiyorsunuz. Arkadaşlar yoklamaya geliyor, yoklamadan sonra koltuklar boşalıyor. Böyle bir Meclis çalışması anlayışı olabilir mi değerli arkadaşlarım? Hepimizin sorumluluğu var bu işte. Mademki kanunları çıkarmak istiyorsak, memleket faydasına bir iş yapmak istiyorsak herkes buraya gelecek. Mazeretleri olan olabilir ama arkadaşlar, koltukları boş bırakarak kesinlikle bu Meclise çalışıyor diyemeyiz ve vatandaşa karşı da hesap veremezsiniz değerli arkadaşlarım. Onun için ben hepinizi sorumluluğa davet ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi ben her seferinde söyledim, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza tekrar söylüyorum: Özellikle bizim tarım ülkesi olmamız sebebiyle... Bakın, tarımı çok dışlıyoruz, yok sayıyoruz, tarım kesimini ihmal ediyoruz, gereği gibi desteklemiyoruz, onlara maliyetlerini etkileyen konularda yardımcı olmuyoruz. Diyorsunuz ki, Tarım Bakanı geçen gün açıkladı: "Biz desteği bu sene değil, gelecek sene vereceğiz." Nasıl verildiği, ne şekilde verildiği de çok net değil ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak açıkça söylüyoruz, diyoruz ki: Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiğinde mazotun üzerindeki vergileri kaldıracağız, maliyetine vereceğiz çiftçimize. Nasıl ki yatlara veriyorsak, gemilere veriyorsak, gemiciklere veriyorsak, uçaklara veriyorsak tarım kesimine neden vermeyelim arkadaşlar? Neden vermeyelim? Çok mu yük getirecek Sayın Bakan? Yani bunu yapmamız tarım üretimini artırmaz mı? Mademki üretim reformu yasa tasarısı, üretimi desteklemek istiyoruz, tarım üretimini de ihmal etmeyelim lütfen. Onun için o alanlarda da desteklemeleri yapmak durumundayız.
Bu nedenle, bakın, çok önemli...
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Var zaten.
KAZIM ARSLAN (Devamla) - Yeterli değil.
Bugün çiftçimiz aldığı destekleri bir sene sonra alıyorsa, düşük alıyorsa, maliyetleri yükseliyorsa, pazarını bulamıyorsa, satamıyorsa, arkadaşlar "Çiftçi kazanıyor." demeyin. Bugün gündüzdü galiba, bir arkadaşımız tarımla ilgili konuştu, dedi ki: "İşte, şu kadar traktör alındı." Arkadaşlar, hepsi borçla alınıyor. Bugün çiftçimiz borcun içinde yüzüyor. Siz sanıyor musunuz ki cebinde para var, para kazandı da gitti traktörünü alıyor. Hangi çiftçi var arkadaşlar? Yarı fiyatını verip de, peşin fiyatı verip de hangi çiftçimiz traktör alabiliyor değerli arkadaşlarım? Herkes borçla alıyor. Bakın, bugün hiç cebinde para olmayan insanlar... Bankalar para satacak yerler aradıkları için, sanayici, yatırımcı kredi almadığı için, bankalar da aldıkları paraları vatandaşa, tüketiciye satmak istiyorlar. Onun için kime gidiyorlar? Tüketiciye gidiyorlar. Yani cebinde parası olmayan ama sıfır araba almak isteyen vatandaşa gidiyorlar. Hiç parası yok, ev almak isteyen, iş yeri almak isteyen vatandaşa gidiyorlar, ondan faizle para kazanmaya çalışıyorlar. Yani borçlanmayla büyümeyi ne zamana kadar gerçekleştirebiliriz? Yani tüketime dayalı, borçlanmaya dayalı, ithalata dayalı bir büyümeyi artık Türkiye terk etmek zorunda, terk etmek zorunda. (CHP sıralarından alkışlar) Gerçekten sanayileşmek ve üretime dayalı bir ekonomiyi gerçekleştirmek zorundayız. Bunu yapmazsak giderek tükeniriz, giderek borçlanırız, giderek bağımlı hâle geliriz. Nitekim de öyleyiz. Bugün vatandaş da bağımlı durumda bankalara, Türkiye de dışarıya bağımlı durumda. Yani şimdi böyle bir atmosfer içinde "Türkiye kalkınıyor, gelişiyor, büyüyor." demek bana göre hayalcilik oluyor.
Onun için, özetle, sanayileşmeyi, makine sanayicisini, üreticilerini desteklemeniz; özellikle tarım ürünlerine destek verecek, teknik tarımın yapılmasına, makineli tarımın yapılmasına olanak sağlayacak çalışmalara da katkı yapmanız gerekiyor, bu alanlarda da gelişmemiz gerekiyor. Ne kadar iyi teknik tarım yapabilirsek, makineye dayalı tarımı gerçekleştirebilirsek, maliyetleri aşağıya çekebilirsek üretimi o denli yükseltebiliriz, bugün ithal ettiğimiz birçok ürünü ihraç etmek durumunu yaşayabiliriz, durumuyla karşı karşıya kalabiliriz.
Değerli arkadaşlarım, onun için, pamuk gibi, üzüm gibi, fındık gibi, zeytin gibi, çay gibi, mısır gibi, buğday gibi ürünlerimizi tarladan pazara değil, kesinlikle işleyerek tüketiciye bunları vermek, bunların satımını gerçekleştirmek zorundayız diyorum, sözlerimi bu şekilde bitiriyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arslan.