| Konu: | Başbakanlığın, Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin UNIFIL harekâtına iştirak etmesi hususunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27/6/2016 tarihli ve 1115 sayılı Kararı'yla uzatılan izin süresinin 5/9/2017 tarihinden itibaren 31/10/2018 tarihine kadar tekrar uzatılmasına ve Hükûmet tarafından gerekli düzenlemelerin yapılması için Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca Hükûmete izin verilmesine ilişkin tezkeresi (3/1165) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 17.07.2017 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin Lübnan'da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücüne Silahlı Kuvvetler unsurlarıyla katkı sağlaması konusundaki tezkerenin, Lübnan'la ikili ilişkiler ve bölgedeki güvenlik şartları da göz önünde tutularak 31/10/2018 tarihine kadar uzatılması hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce, bugün Yüksekova-Esendere kara yolunda seyreden askerî konvoyun geçişi sırasında daha önceden PKK'lı teröristler tarafından yola döşenen patlayıcının infilak etmesi sonucu 4'ü ağır olmak üzere yaralanan 17 kahraman askerimize acil şifalar diliyorum. Bu hain saldırıda yaralananların hesabının mutlaka bir gün verileceğine eminim. Allah, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile tüm güvenlik kuvvetlerimize yâr ve yardımcı olsun.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, uluslararası ikili anlaşmalara "Devlette devamlılık esastır." ilkesi gereğince destek veriyoruz. Onun için bu sözleşmeye de desteğimizi vereceğiz.
Değerli milletvekilleri, burada bir konuya değinmek istiyorum. 15 Temmuz günü Genel Kurulda "15 Temmuz Millet Darbeye Dur Dedi" konulu kitapçıklar, dergi ve resimler de torba içerisinde bizlere verildi. Resimlere baktığımızda, sanki 15 Temmuz hain darbe gecesi sadece iktidar partisinin milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunmuş gibi gösterilmiş. Muhalefet milletvekillerinden, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinden o resimlerde bir tek kare yok ve ben o gün Meclisteydim. Bunu, burada, samimiyetimle söylüyorum, üzülerek ifade etmek istiyorum. Bir böbürlenme veyahut da üzüntüden daha çok, bu Mecliste birlik ve beraberliğin o gece sağlandığını, o gece bütün grup başkan vekillerinin, mevcutta bulunan grup başkan vekillerinin konuşması olmasına rağmen ve grup başkan vekilimizin burada konuşma yapmasına rağmen, o karelerin bir tanesinin içine alınmamasını da kınıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz 15 Temmuzda büyük bir badireyle karşılaşmış, çok şükür ki milletimizin demokrasiye olan inancı ve bağlılığı, cumhuriyet değerlerine sahip çıkma duygusu bu hain kalkışmayı önlemede en büyük etken olmuştur. Asıl önemlisi de Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin "Darbe nereden gelirse gelsin milletimizin, devletimizin, meşru Hükûmetimizin yanındayız." ifadesiyle darbe teşebbüsünün sonuçsuz kalması sağlanmıştır ancak henüz tehlike geçmiş değildir. Bütün bölücü ve yıkıcı unsurlar ile gizli FETÖ artıkları vatan, millet ve milliyetçilik, demokrasi, insan hakları, kuvvetler ayrılığı, parlamenter demokrasi gibi kavramları kullanarak gizli hainliklerini sürdürmektedir. Hainler vatansever, bölücüler milliyetperver kisvesine bürünmüştür. Aslında, hepsinin hedefinde cumhuriyetimiz, devletimiz, özellikle de Milliyetçi Hareket Partisi vardır. Çünkü, Milliyetçi Hareket Partisi bunların oyunlarını bozmuş, oyuncaklarını ellerinden almıştır. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi 15 Temmuz gecesinden itibaren, siyasetin başaktörü olarak ülkeyi parçalanmaya götüren süreci tersine çevirmiştir. Bunlar sadece Milliyetçi Hareket Partisine saldırmakla yetinmemekte, hepsi bir ağızdan, oyunu bozan Sayın Genel Başkanımıza da ayrıca saldırmaya başlamışlardır. Türk milletine, onun iradesine ve geleceğine ihanet edenlerden mutlaka ki Türk adaleti hesabını soracaktır ve gereken en büyük cezaları verecektir. Tarihimizin şanlı sayfalarında örneğine neredeyse hiç rastlanmayan alçaklıklar, akla hayale gelmeyen, sığmayan şiddet dolu sahneler meşum ve melun 15 Temmuz gecesinde yaşanmıştır. Çanakkale müstevlilerin yarım bırakmak zorunda kaldıkları zulmü hain FETÖ'cüler tamamlamak istemişlerdir. Millî Mücadele'de kovulan Türk düşmanları kendilerini güçlü hissettikleri bir ortamda Pensilvanyalı teröristlerle Türkiye'yi önce teslim, daha sonra da tepeden tırnağa tasfiye etmeye kalkışmışlardır.
Değerli milletvekilleri, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey'in 15 Temmuz günü Meclisin olağanüstü özel toplantısında yaptığı konuşmada "FETÖ, asırlardır devam edegelen Anadolu'nun istila komplosunun bu çağdaki adıdır. FETÖ, Müslüman Türk milletinin düşmanı olarak batıl, bâtıni, lanetli çevrelerin küresel ölüm makinesini içimizde ve bölgemizde devamlı çalıştıran Haçlı zihniyetinin su katılmamış bir barbarlığıdır. Eğer biz irkilip kendimize gelmezsek, millî akıl ve şuurda buluşamazsak bu barbarlık son olmayacaktır. Eğer iç barış ve huzur ortamını birlikte temin ve tamir etmezsek biliniz ki yeni saldırılar önümüzdedir. FETÖ'yü üzerimize salan, millî bünyemize ve devletimize saldırtan şarlatanlar, soysuzlar ve insanlık katilleri sadece bir partiyi, sadece bir şahsı, sadece bir düşünceyi değil, hepimizi, milletimizin tamamını hedef seçmişlerdir. Dost bildiklerimiz arkamızda hançerle dolaşmaktadır. Küresel ve bölgesel stratejik denklemleri aleyhimize kurmak için harıl harıl faaliyette bulunanlar Türkiye'ye pranga vurmak için hazır ve nazır beklemektedir. FETÖ, PKK, PYD, YPG, IŞİD, DHKP-C silahlandırılıp kiralanmışlar, kanlı tezgâhlarını vatan topraklarında ve mücavir alanlarda açmışlardır. İslamiyet'in kılıcı Türklerin Anadolu'dan çıkarılması için el ovuşturanlar artık gemi azıya almışlar, son kozlarını oynamaya başlamışlardır. 15 Temmuza mevzi bakmak yerine stratejik yaklaşmak, tehlikeleri kaynağında okuyup oyunu odağında bozmak millî namusumuzun bizlere yüklediği tarihî bir görevdir. Kumpas kurulmuş, alayı birden üzerimize geliyormuş, varsın olsun, yeter ki saflarımızı sıkı tutalım, öleceksek de adam gibi, kahraman gibi ama tam bağımsız bir şekilde ölelim. Mağduriyet varsa giderelim ama devlete ve millete kıyanları asla affetmeyelim. Ahlaksızca, arsızca üzerlerine İngilizce kahraman yazan tişört giyen Pensilvanya uşaklarını güldürmeyelim, dağınık ve atıl hâle düşmeyelim." ifadelerinin iyice değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Sayın Genel Başkanımızın ikaz ve uyarılarına dikkat kesilerek meseleye Türkiye açısından Ankara merkezli, millî birliği esas alan, ülke bütünlüğünü ön planda tutan anlayışla hareket etmez isek, inanın ki daha büyük olumsuzluklarla karşı karşıya kalabiliriz. Ancak burada şunu da önemle ifade etmek isterim ki, bu sıkıntılı ve bulanık ortamda vatan millet sevgisiyle yoğrulmuş insanlarımızın mağduriyetlere uğratılması, hukukun üstünlüğü ilkesinden hareketle adaletli ve tarafsız davranılarak milletimizin üzerindeki korku ve endişelerin bertaraf edilmesi gerekmektedir. Son yıllarda bilerek veya bilmeyerek -paralel yapı sayesinde- kamu görevlilerinin atamalarında, görevde yükselmelerinde, tayin ve terfilerinde tarafsızlık ve liyakat ilkelerinden maalesef vazgeçilmiştir.
Kamu kuruluşlarında hak eden memurun hak ettiği göreve getirilmesi çalışma barışının, birlik, dayanışma ve verimlilik artışının sağlanması için en temel gerekliliktir. Bu hususlar maalesef ülke yönetiminde zafiyetlere uğratılmıştır. Temsil kabiliyeti olmayan, bilgi ve liyakati olmayan ancak siyasi görüş ve iktidara bel bağlayanların makamlara getirilmesi olumsuzlukların da sebebini oluşturmaktadır. Bu nedenle terör örgütü paralel yapı yok edilirken yine eski hatalara düşülmemeli, bir başka cemaatin ve bir partinin sadık mensupları değil, siyasi görüşlerine bakılmaksızın, liyakat ve bilgi dikkate alınarak, bu ülkeyi ve milleti karşılıksız seven, Türk milletine ve demokrasisine sadakatle bağlı atamalar ve yeni personel alımları yapılmalıdır. "Bakanlıklar FETÖ'den temizlendi, temizleniyor." derken diğer cemaat ve örgüt mensuplarının iktidara yakın sendikalar vasıtasıyla devlete sızmalarına karşı önlemler alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, ayrıca, bir başka konu olarak da partimizin Türkiye Büyük Millet Meclisi Darbe Girişimini Araştırma Komisyonuna göndermiş olduğu muhalefet şerhinde belirttiğimiz konulara da özellikle dikkat çekmek istiyorum. Özellikle örgütün siyasi ayağının ve 15 Temmuz gecesi darbeciler adına bildiri okutan yurtta sulh konseyinin tam olarak ortaya çıkarılmaması yeni şüpheleri beraberinde getirmiştir. Örgütün mali ayağıyla ilgili somut adımlar atılmamış, bu kadar güçlü bir mali ayağın oluşmasına katkısı olanların araştırılması tam anlamıyla yapılmamıştır. Darbe gecesi yaşanan olayların karanlık noktalarının aydınlatılması sağlanmamıştır. ByLock kullanan üst düzey bürokratların ve siyasilerin listesinin MİT tarafından Komisyona iletilmesi partili üye arkadaşlarımız tarafından talep edildiği hâlde bu talebimiz yerine getirilmemiştir. Belediyelerdeki FETÖ yapılanmalarıyla ilgili hiçbir çalışma sürdürülmemiştir. "Kozmik odada yer alan bilgiler kimlerin elindedir?" sorusuna 15 Temmuza kadar hiçbir kimsenin cevap vermemesi de manidardır. Bu sorulara AKP Hükûmeti sessiz kalmıştır. Yolsuzluk üzerinden siyaseti dizayn etme fırsatı veren, alan açan, mal varlığında yükselişler olan bakanların hiç mi suçu yoktur? Bu bakanlar bağımsız yargı önüne çıkarılmalıdır. FETÖ kontenjanından AKP'den milletvekili olanlar elini kolunu sallayarak gezerken, mücadeleye kim nasıl inanacaktır? FETÖ'nün siyasi ayağıyla ilgili bugüne kadar hiçbir adım atılmaması millî vicdanı ziyadesiyle sarsmış ve yaralamıştır.
Bu konuda en öncelikli görev Hükûmete düşmektedir. Emniyet, istihbarat ve yargıyı seferber edecek de Hükûmettir. FETÖ'nün siyasi ayağı olmadığını söyleyerek, alt kademe bazı siyasi yöneticileri hedef almak da millî vicdanı tatmin etmeyecektir. Üstelik böyle bir yaklaşım FETÖ'yle mücadelenin etkinliğini ve inandırıcılığını zayıflatıp yıpratacaktır. Buna da kimsenin hakkı yoktur.
Son olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın şehit yakınları atama töreninde "2010 yılından itibaren bu yapıya karşı açık tavır almaya başladığımda, yanımda milletimden başka kimseyi bulamadım." ifadeleri çok anlamlıdır. FETÖ'nün siyasi ayağının Hükûmet ve ilgili kurumlar tarafından tespit edilememesi veya edilmemesi, aynı zamanda iktidar partisinin de Genel Başkanı olan Sayın Cumhurbaşkanının Hükûmet veya ilgili devlet kurumları tarafından yalnız bırakıldığı kanaati oluşmaktadır diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)