| Konu: | Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 19.07.2017 |
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
490 sıra sayılı Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 20'nci maddesinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım.
Değerli arkadaşlarım, görüştüğümüz yasa tasarısının başlığına ve kapsamına baktığımız zaman gerçekten bu düzenlemenin ne denli ihtiyaç olduğu ve geçmişte yapılan düzenlemelerin gerçekçi bir şekilde ihtiyaçlara cevap verecek şekilde yapılmadığı; kanun tekniklerine uyulmadığı, kanun bütünlüğüne uyulmadığı; dolayısıyla, alelacele, muhalefetin de itirazlarını ve tekliflerini, önerilerini dikkate almadan yapılan düzenlemeler olduğunu görüyoruz. O nedenle, uygulamaya başlanır başlanmaz aksaklıkları hemen ortaya çıkmış bulunuyor.
Değerli arkadaşlarım, şunu açıklıkla belirtmeliyim ki istinaf mahkemeleriyle ilgili kanun yolunun özellikle 20 Temmuz 2016'da faaliyete geçmesiyle birlikte ortaya çıkan bir sürü aksaklık, gerek mahkemelerin oluşumu gerekse hâkimlerin atanması, gerekse buraya atanacak personellerin eksikliği sebebiyle bu mahkemelerin çok iyi çalışmadığını görmekteyiz.
Şimdi, bu mahkemeleri kuruyoruz ama işleyişe bakıyoruz, gerçekten, mahkemelerin üzerinde, hâkimlerin üzerinde çok büyük siyasi baskıların olduğu ve yeni atanan hâkimlerin de özellikle AKP'nin il ve ilçe başkanlarının hâkim ve savcı yapıldığı bir dönemi de görüyoruz. Bunun yanı sıra, kendisine göre siyasi iktidara göre karar vermeyen birçok hâkim ve savcıların da sık sık yerlerinin değiştirildiğini ve böylelikle hâkimin bağımlı hâle gelmesine ve birçok noktalarda da taraflı karar vermesine olanak sağlayacak bir yapıyı görüyoruz; kesinlikle bu durumu kabul etmeyiz. Yargının bağımlı olması adaletsizliğin ayyuka çıkması demektir. Eğer bu adaletsizliği önleyemezsek, haksızlıkları önleyemezsek, hukuksuzlukları önleyemezsek herkesin özlemle beklediği adaleti maalesef Türkiye'de gerçekleştiremeyiz.
"Yargı bağımsız değildir." diyoruz çünkü verilen kararlara bakıyoruz, özellikle son günlerde verilen, vekil arkadaşımızla ilgili, Enis Berberoğlu'yla ilgili verilen karara bakıyoruz, bu kararın da, gerçek anlamda kanuna, vicdana uygun bir karar değil, tamamen siyasi bir karar olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Bir milletvekili hem ağır bir cezaya çarptırılıyor hem de tutuklama kararı veriliyor.
Değerli arkadaşlarım, bir sene önceden yayınlanmış, herkesin bildiği, Başbakan Yardımcısının bile televizyonlarda aleni söylediği, artık gizlilik kararının olmadığı, daha doğrusu gizlilik durumunun ortadan kalktığı bir haber için bir casusluk isnadıyla vekilin suçlanması, tutuklanması kesinlikle uygun değildir, çok büyük haksızlıktır değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, sadece bunlar değil, burada birçok haksızlıklar, hukuksuzluklar sürdürülmeye devam ediliyor. Şimdi, biliyorsunuz, açlık grevine giden, mesleklerinden, görevlerinden ihraç edilen Nuriye Gülmen'in ve Semih Özakça'nın tutuklanması gibi gerçekten tam da garip bir kararla karşı karşıya kalıyoruz. Düşünebiliyor musunuz? Görevinden ihraç ediliyor, kişi buna karşı açlık grevine gidiyor, "Görevime iade edin, ben görevimi yapacağım, vazifemi yapacağım, haksızlık var burada." diyor ama arkasından, bırakın onun hakkının iade edilmesini, tutuklama kararı veriliyor ve içeri atılıyor. Böyle bir kararın şimdiye kadar Türkiye'de ve dünyada emsali görülmemiştir ve bunu da kesinlikle kabul etmek mümkün değildir.
Sözlerimi bu şekilde bitiriyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)