GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:114
Tarih:19.07.2017

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısının 21'inci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce yüz otuz üç gündür açlık grevinde olan iki insandan söz etmek istiyorum: Nuriye ve Semih yüz otuz üç gündür adaletsizliğe karşı bedenlerini ortaya koyarak direniyorlar. Onların amacı asla ölmek değil, onlar sadece özgürlüklerini ve işlerini geri istiyorlar.

Değerli arkadaşlarım, bakın, ölüm üzerinden siyaset asla olmaz, ölümler üzerinden kazanç olmaz. İnsanların göz göre göre ölmesine seyirci kalmak bir insanlık suçudur. Buradan Cumhurbaşkanına, Başbakana, Adalet Bakanına ve siz milletvekillerinin vicdanına ve sağduyusuna sesleniyorum. Nuriye ve Semih hayatını kaybetmeden bu açlık grevinin sonlandırılması için acilen bir şeyler yapılmalıdır. Bize onların ne fotoğrafları ne de gülüşleri miras kalmasın; onları yaşatalım ki vicdanlar yaşasın, can çekişen adalet yaşasın, en önemlisi insanlık yaşasın.

Değerli milletvekilleri, Türkiye giderek büyüyen bir demokrasi krizi içindedir. Hızla sonu belli olmayan karanlık bir geleceğe doğru sürükleniyoruz. Dört kez uzatılan OHAL'le birlikte hukuk devleti tamamen ortadan kaldırıldı. Bugün yarattığınız OHAL Türkiyesinde insan hakları tümüyle askıya alındı, gözaltı süresi otuz güne çıkarıldı, savunma hakkı kısıtlandı, işkence yaygınlaştı ve meşrulaştı, adaletin terazisi tümden bozuldu, "Adalet mülkün temelidir." anlayışının yerine "Adalet sarayın temelidir." anlayışı hâkim oldu. Anayasal ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış temel insan haklarını tümden ortadan kaldırdınız.

Son bir yılda yaşanan bazı gelişmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum: OHAL Türkiyesinde adli yıl açılış töreni eylül ayında kaçak sarayda yapıldı. Yüksek yargı AKP Genel Başkanı Erdoğan'la çay topladı. Yüksek mahkeme başkanları sarayda cübbelerini ilikleyecek düğme aradı. Bu arada Türkiye'de insan hakları savunucuları tutuklandı. Hukukçuların, avukatların üye olduğu dernekler OHAL kapsamında kapatıldı. AKP'li ilçe başkanları, gençlik ve kadın kolları hâkim ve savcı olarak yargıya atandı. Ülkenin en saygın anayasa profesörleri görevlerinden alındı. Ak trol hâkimlerin kararlarıyla milletvekilleri, gazeteciler, öğretmenler, akademisyenler, içeri atıldı. Bu ülkede milyonlarca mağdur insan yarattınız.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bundan doksan yedi yıl önce bugünleri görerek şöyle diyor: "Adalet kuvveti bağımsız olmayan bir milletin devlet olarak varlığı da kabul edilemez." Evet, sizin darbe dönemini aratmayan adaletsiz uygulamalarınız yüzünden Burkina Faso dışında hiçbir ülke, devlet olarak itibarımızı kabul etmiyor. Hak ve özgürlüklere koyulan yasaklar yüzünden uluslararası itibarımız yerlerde sürükleniyor.

Değerli milletvekilleri, size tarihte yaşanmış bir olayı anlatarak konuşmama son vermek istiyorum. Bundan on yıl önce Saddam, çıkarıldığı mahkemede, kendisini yargılayan yargıca "Adil yargılanmak istiyorum." demişti. Yargıçta ona "Senin yazdığın kanunlarla seni yargılıyorum." yanıtını vermişti. Ülkede adalet can çekişiyor, kuvvetler ayrılığını yok ettiniz, yargıyı tümden iktidara bağımlı duruma getirdiniz, her şeyi tek adama teslim ettiniz ama unutmayınız ki ayarını bozduğunuz bu kantar bir gün gelir sizi de tartar. Bizim 450 kilometre yürüyerek aradığımız adalet, bir gün sizlere mutlaka lazım olacaktır. Ama hiç kimsenin kuşkusu olmasın, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak demokrasinin, laikliğin, barışın ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir Türkiye için mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz ve hak, hukuk ve adaletin var olduğu bir Türkiye'yi mutlaka inşa edeceğiz diyorum, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)