| Konu: | Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 19.07.2017 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; hepinizi ilerleyen bu saatte saygıyla selamlıyorum.
Parlamentolar ülkelerine saygınlık kazandırırlar, bu konuda iktidarıyla muhalefetiyle herkes üzerine düşen katkıyı yapmak durumundadır. Ancak, burada birinci sorumluluk tabii ki, ülkeyi on beş yıldır yöneten iktidarındır. Ama, gel gelelim girdiği bütün seçimlerden başarıyla çıkmakla övünen iktidarın yaptıkları işler ülkemize ne içeride yaşanabilir, huzurlu bir ülke ne de dışarıda saygınlığı olan bir ülke noktasında çok şey kazandırmadılar.
Bu anlamda, Birleşmiş Milletlerin son on yılın en kötü ifade özgürlüğü ortamını yaşayan ülkemiz ne yazık ki bu Hükûmet döneminde olmuştur. Birleşmiş Milletler Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü, 12 Haziran Pazartesi günü Birleşmiş Milletler Cenevre bürosunda devam eden Birleşmiş Milletler insan hakları oturumlarında, Türkiye konulu özel oturumda düşünce ve ifade özgürlüğü raporunu, 21 sayfadan oluşan, açıklamıştır. Türkiye'ye yaptığı resmî ziyaret kapsamında yaptığı görüşmelerden hareketle Türkiye Düşünce ve İfade Özgürlüğü Raporu'nu hazırlayan Kaye, raporda Türkiye'ye yönelik sert eleştirilere yer vererek AKP Hükûmetini acilen düşünce ve ifade özgürlüğü noktasında içinde bulunduğu hukuksuzluğa son vermeye çağırmıştır. Raporda ne acı ki 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatarak darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL yasaları kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle ülkede akıl almaz uygulamalara gidildiğini ifade etmiştir.
Türkiye son on yılların en kötü ifade özgürlüğü ortamını bu Hükûmette yaşıyor. Darbe girişiminden önce var olan kanunlar ve darbe girişimi sonrasında bu kanunlara hizmet edecek şekilde çıkarılan yasalar yazarlara, gazetecilere, akademisyenlere, hukukçulara, kamu görevlilerine, insan hakları savunucularına, siyasetçilere baskı olarak kullanıldı." denmiştir. Özel raportörün 14-18 Kasım 2016 tarihinde Türkiye'ye yaptığı ziyarette resmî makamların yanı sıra cezaevindeki bazı gazeteciler dâhil birçok kesimle görüştüğünün hatırlatıldığı raporda şu ifadelere yer verilmiştir: Özel raportör yaptığı ziyaretin ardından Hükûmetin uluslararası hukuk yükümlülüklerine uygun olarak üst düzeyde bir adım atması gerektiği kanısına kesinlikle varılmıştır. Özel raportör "Hükûmeti ifade özgürlüğüne saygı duymaya ve son yıllarda ifade özgürlüğü kapsamında tutuklanan herkesi serbest bırakmaya çağırıyoruz." demiştir. AKP Hükûmetinin terörle mücadele kapsamında çıkardığı yasalarla ortaya konulan kanunların Türkiye'nin de imzaladığı uluslararası yasalar kapsamına girmediğine önemle dikkat çekmiştir ve devamında "Türkiye radikal bir şekilde demokratik bir anlamda gerilemeye doğru gitmektedir. Türk Hükûmeti AİHM yasalarına bağlılığını bildirse de Hükûmetin uygulamaları ne acı ki 1982 Türk Anayasası'nda düşünce ve ifade özgürlüğünü koruyan maddeleri bile geride bırakacak uygulamalara yer vermektedir ve bu anlamda Hükûmet terör tehditlerine karşı mücadele etme görevine sahiptir ancak uluslararası hukuk terörle mücadelede bile insan haklarına saygıyı ve bu saygıyı göstermekle mükelleftir. Türk Anayasası terörle mücadele ve ulusal güvenlik hükümleri belirsizlikler ve kişiye göre yorumlamaya açık olduğu için ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik kullanılmaktadır." ifadesi bizleri üzmüştür. Anayasa'da Millî İstihbarat Teşkilatının mahkeme kararı olmaksızın kişisel verilere ulaşma izninin olması, Başbakan ve Cumhurbaşkanına hakaret edenlerin yargılanmasına dönük maddelerin varlığına değinen incelik...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Durmaz.
KADİM DURMAZ (Devamla) - ...Türkiye'de 2 bine yakın kişiye yetkililere hakaretten davalar açılmasına neden olmuştur ve bunlar sıralanıp gitmekte, ülkemizin dünyadaki itibarına zarar vermektedir ve bu anlamda, çıkarılan yasalar noktasında ortak bir anlayışla bu ülke itibarını korumak buradaki herkesin de boynunun borcudur.
Biz muhalefet olarak çıkarılacak yasalara katkı sunmaya da varız diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)