| Konu: | KAMU İHALE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 01.11.2012 |
BDP GRUBU ADINA ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; benden önceki konuşmacılar da dile getirdiler, mevcut İhale Kanunu 2002 yılının Ocak ayında Meclisten geçmiş ve defalarca değişikliğe uğramış, şu an önümüzdeki değişiklik maddesi de 26'ncı değişiklik maddesi, 26'ncı sefer.
Değerli arkadaşlar, bu 26 değişikliğin 1 tanesini Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinden önceki hükûmetler yapmış, tek 1 tanesini; 25 tanesini ise Adalet ve Kalkınma Partisi yapmış.
Tabii, birinci soru şu: Sevgili arkadaşlar, siz on yıldır iktidardasınız. Bir sonuç çıkıyor ortaya; ya doğru düzgün bu işi bilmiyorsunuz, nasıl ihale yapılır, nasıl ihale kanunu hazırlanır, bundan bihabersiniz veya canınızın istediği şekilde, hesabınıza nasıl geliyorsa, o gün ortam neyi gerektiriyorsa bu şekilde, keyfinize göre bir değişiklik yapıyorsunuz. Hangisi? Buna, tabii, sayın bakanlar cevap verecek, kim cevap verirse? Ve Sayın Bakan milletvekili olmadan önce de yaptığı görevlerde bu işi iyi bildiğini kanıtlayan bir bakanımız. Sayın Erdoğan Bayraktar'dan bahsediyorum. Bir mesleki geçmişi var, hizmeti var, çalışmaları var, eleştirdiğimiz yanları var, eleştirmediğimiz yanları var ama hiç kimse "Sayın Erdoğan Bayraktar inşaat işini bilmiyor, ihale mevzuatını bilmiyor." diyemez. Ben de inşaat mühendisiyim, otuz iki yıllık inşaat mühendisiyim.
Peki, Sayın Bakan, neden bir sefer de doğru düzgün, Avrupa Birliği kriterlerine uygun, bütün dünyanın kabul ettiği şeffaflık kriterlerine uygun bir ihale kanununu bu Meclisin önüne getirmiyorsunuz? Bunu getirmiyorsunuz da neden sizin de kariyerinizi yıpratacak, zedeleyecek şekilde, kırık kırpık ve şaibeye açık, tartışmaya açık, sizi eleştirmeye açık bir şekilde, böyle birer, ikişer, üçer maddeler hâlinde değişiklikler getiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bu son madde de çok açık, tek maddelik; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan ve bunlarla ilgili duruma düşen şahıs ve kişilerle ilgili olarak bir düzenleme ve burada, bu yasak kapsamı anlatılırken, yine bentler hâlinde, fıkralar hâlinde anlatılırken, bir ilave daha var ve bu ilavede "Mahkemece veya idarelerce yasaklanmış?" ibaresi de var.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu nedir? Allah'ınızı severseniz hiç okudunuz mu veya okuduysanız bunun kapsamına neler giriyor bir baktınız mı? İşte, bunlardan yani bu kapsama girenlerden birisi de benim. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'ndan defalarca yargılandım, beraat ettiğim mahkemeler oldu, hüküm yediklerim oldu. Hüküm yediklerimden birisi, 1994 senesi, Aktüel dergisine verdiğim bir röportaj, bugün de altına imza atacağım bir röportaj. Şimdi yargılanmakta olduklarım: PKK'li gerillanın cenazesine gitmek ve orada Fatiha okumak. Peki, acaba bugün bölgede, en ufak bir Kürt hassasiyeti olan bir Kürt vatandaşımız -en ufak- sizin "suç" diye tanımladığınız veya savcıların yetkilerini aşarak, hâkimlerin yetkilerini aşarak yorumladıkları, tırnak içinde, bu suç kapsamının içine girmeyen bir tek Kürt var mı? Peki, o zaman ne yapmak istiyorsunuz? O zaman bir kanun maddesi çıkarın, deyin ki: "Kürt meselesine duyarlı hiçbir vatandaş -bakın, Kürt de demiyorum- bu ihalelere giremez." diye bir kanun çıkarın, siz de kurtulun, biz de kurtulalım.
Değerli arkadaşlar, bugün, Sayın Başbakanın en fazla dile getirdiği konulardan birisi "Biz bölgesel milliyetçiliğe karşıyız." ifadesi. Biz de karşıyız. Milliyetçilik "nasyonalistlik" anlamıyla, "nasyonalizm" anlamıyla tarihin çöplüğüne atılmış bir düşünce. Şimdi soruyorum, ben soru önergesi de verdim: Van depreminde iş alan firmaların kurucularının doğum yerleri ve nüfus kayıtlarına göre tespiti; Türkiye'deki bütün büyük ihalelere giren ve bu büyük ihaleleri alan firmaların kurucularının, mesul müdürlerinin, ortaklarının yine aynı şekilde doğum yerleri ve nüfus kayıtlarına göre tespitleri.
Değerli arkadaşlar, öyle bir durumla karşı karşıyayız ki bugün, inan ediniz, bütün bu büyük ihalelerin ve işlerin meblağ olarak total bir rakamını çıkarın, bunların çok büyük bir kısmı belli bir bölgedeki müteahhitlere gidiyor. Ben isim de vermeyeceğim, polemiğe girmek istemiyorum. Ama size öyle şeyler anlatayım ki bugün, Diyarbakır-Bingöl yolunu bile, bölgedeki sulama kanallarının büyük bir kısmını bile, bölgeden onlarca AK PARTİ'li müteahhit de olmasına rağmen, yine belli bir bölgeden müteahhitler alıyor. Bunların rakamları üzerinden tartışabiliriz. Eksik söylüyorsam, yanlış söylüyorsam bunların rakamları çıkar, meblağları çıkar. Bugün Karadeniz Otoyolu'nu da -5 milyar dolardır sevgili arkadaşlar- Ilısu Barajı'nı da -1 milyar 100 milyon eurodur- yine belli bir bölgede Sayın Başbakanın seçim bölgesinin spor kulübünün eski başkanı almıştır ve bu mesele öyle bir noktaya gelmiştir ki artık ülke sınırlarını aşmıştır. Barzani'yle olan pazarlıklarda, diyaloglarda, ilişkilerde yine aynı şahsın ortak olduğu şirket Erbil Havaalanı'nı da almıştır, Duhok Havaalanı'nı da almıştır, Erbil-Kerkük duble yolunu da almıştır. Bu nasıl bir tesadüfse, bunlar olmaktadır.
Şimdi "Bunların hiçbiri yok." diyorsanız, çıkıp bunun belgelerini, evraklarını, durumlarını ortaya koyarsınız. Eğer "Bu doğal bir meseledir, doğal bir yoldur." diyorsanız, işte biz de çok açık bir çağrıda bulunuyoruz, diyoruz ki: Sevgili arkadaşlar, o zaman bir madde çıkarın ve deyin ki: "Kürt meselesine duyarlı hiçbir şahsa kamu ihaleleri verilmez, verilemez." diye noktalayın, bitirin.
Değerli arkadaşlar, bu ihalelerden bahis açılmışken en önemli mesele sürekli yolsuzluk meselesi. Zaten eğer bir kanun on yıldır iktidarda olan bir iktidar tarafından 25 sefer değiştiriliyorsa bunun başka bir izahı yok. Bakın, şu an, 27 Eylülde müracaatı biten Diyarbakır Havaalanı'nın terminal binası ihalesi var. Bu kürsüden bir daha dile getirdim, basın toplantısı yaptım, soru önergeleri verdim. Bu kadar senelik mühendisim, ben böyle bir tiyatro görmedim. Mümkün olduğu kadar ağır şartlar konulmuş; tamam, konsun. 170 trilyon, yani bugünkü parayla, yeni parayla 170 milyon iş bitirme istenmiş; istensin. 50 milyon, yani 50 trilyon kredi, referans; 30 milyon, 30 trilyon şu kadar? Bunlar tamam, hepsi tamam. Peki, itirazım neye? Bütün bunları koyduktan sonra diyor ki: "Önce bir ön eleme yapılır, yeterli olan firmalar tespit edilir." Tamam, bu da güzel yani bunu gördük geçmişte, nasıl tespit ediyorsan bildiğin gibi ediyorsun; ettin. Ama ondan sonra diyor ki: "Bu tespit edilen firmaların içerisinden 5 firma belirlenir." Ben, biraz evvel Devlet Hava Meydanlarının ilgilileriyle tekrar görüştüm, dedim ki: Peki, kardeşim, bu 5 firmayı neye göre tespit edeceksin? Sen bir yeterlilik koydun, çok ağır bir şartname koydun, bu şartnameyi 15 tane firma geçti. Peki, bu geçenlerin içinden niye 5 tanesini daha belirliyorsun? Dedi ki: "Efendim, biz puanlama yapacağız; 1, 2, 3, 4, 5 firmayı çağıracağız." Ee, peki, o zaman bu yeterlilikleri niye koyuyorsun? İki: Yeterlilik koyuyorsun, puanlama yapıyorsun o zaman en yüksek puanı olan firmayı çağır, de ki: "İhaleyi sana verdim. Hiç tenzilat da yapma, kırım yapma."
Sevgili arkadaşlar, böyle bir oyun olmaz, böyle bir rezalet olmaz. Bu işi yapan ve bilen herkes bunu bilir. Bir yeterlilik koymuşsanız, artık o yeterlidir. Neyse o koyduğunuz yeterlilik, onu da siz koyuyorsunuz. Ondan sonra buna uygun olanlar gelir, teklifini verir. Ondan sonra değerlendirirsiniz.
Sevgili arkadaşlar, dolayısıyla bu Diyarbakır Havaalanı terminal binasının da sonuna kadar takipçisi olacağız. 86 bin metrekare kapalı alanı var, altı tane körüğü var. Bu kaça mal olur? Ne olur? Dünyadaki, Türkiye'deki bütün benzer işler var, örnekleri var; bakalım kaça gidecek, nasıl olacak? Hep beraber bunu da göreceğiz, ben de bu işin başında bekliyorum.
Gelelim oradan sevgili arkadaşlar, bugün, Ilısu Barajı yurt dışından kredi temin edilmek üzere ihalesiz verildi ve yaklaşık dört yıl bu ihaleyi alan firmalar, yine bahsettiğim bölgeden malum zatlar bu konsorsiyum krediyi bulamadı. "Şöyle yapacağım, böyle yapacağım, Çin'den getireceğim, Amerika'dan getireceğim." diyerek dört yıl bu iş savsaklandı ve en nihayet öyle bir oldubittiye getirildi ki bu kredilerin nereden bulunduğu, bulundu mu, bulunmadı mı? Çünkü eğer kredi bulup getiremezse normal açık ihale olması lazım ve bugün Devlet Su İşlerinin bütün işleri yüzde 50 kırımla gidiyor. 1 milyar 100 milyon avroluk iş, bugün 500 milyon avroluk bir iş. Bununla ilgili verdiğimiz bütün soru önergeleri, bütün araştırma önergeleri maalesef hiçbir ciddi neticeye ulaşmadı.
Değerli arkadaşlar, Diyarbakır ve Batman'dan geçmesi planlanan Urfa-Habur otobanı var. Defalarca görüştük sayın bakanlarla ve yetkililerle. Bir Karayolları Genel Müdürü var, Nuh diyor, peygamber demiyor; "Ben, bunu Urfa-Habur arasındaki mevcut `İpek Yolu' diye tabir ettiğimiz Kızıltepe, Viranşehir'den geçen, Cizre'den geçen yola paralel bir otoban yapacağım." diyor. Feryat ediyoruz, figan ediyoruz, Sayın Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, Sayın Mehmet Mehdi Eker, Sayın Cevdet Yılmaz, hepsi devreye giriyor, bir Karayolları Genel Müdürünü aşamıyoruz birkaç yüz milyon dolarlık bir maliyet farkından dolayı. "Bütün bunların fizibilitesini koy." diyoruz önümüze. Bakın, Diyarbakır'dan geçecek bu, alternatif etütler, projeler hazır; Batman'dan geçecek, faydalanacak. Kümülatifte, toplamda, ciddi hiçbir farklılık yok, hatta avantajları var; iddia ediyoruz "Koy bunları, tartışalım." diyoruz. Bir etüt ve alternatif bile önümüze koymuyor. Bunun da sonuna kadar takipçisi olacağız.
Habur Kapısı: Sayın Bakan burada, defalarca rica ettik Sayın Bakan. Bu, Habur'daki rezalete bir son verin. Bakın, bayram tatillerinde, akrabalarımız, yeğenlerimiz var, kara hudut kapısından gitmekten ikrah ediyoruz. Buradan giderken bir saatte geçiyoruz, gelirken yirmi saat bekliyoruz. Defalarca söyledik, Sayın Şırnak Valisine bunları ilettik, Sayın Bakana burada defalarca söyledik. Sürekli bize bir şeyler anlatılıyor, sürekli; işte, yeni bir köprü yapılacak, yeni kapılar açılacak, şöyle olacak, cek cak? 32 tane banko var orada sadece 1 tanesi çalışıyor ve öğleyin, akşamleyin yemek molasına gidiyor bunlar. Kürdistan tarafından gelirken saatte beş arabanın geçmesine izin veriliyor; yaya, taksi geçişinden bahsediyorum, zaten diğer tırların falan durumu çok daha kötü durumda.
Defalarca rica ediyoruz. "Bunların ihaleleri ne zaman yapılacak? Yeni gümrük kapıları ne zaman açılacak?" "Ya biz sizin gidip gelmenizi istemiyoruz, entegrasyonu istemiyoruz, diyaloğu istemiyoruz." diyorsanız, bunu da açıkça, gelin, ifade edin; siz de kurtulun, biz de kurtulalım.
Sayın Meclis Başkanımızla beraber, Odalar ve Borsalar Birliği Başkanıyla beraber Edirne Kapıkule gümrüğünü gezdik ve hayran kaldık. Bir aracın o gümrükten geçmesi ortalama, yıl ortalaması bir saat dört dakika. Resmî, benim soru önergeme Sayın Bakanın verdiği cevap bu bir saat dört dakika. Bir de gelin, Habur'un durumunu görün.
Yine aynı şekilde bu, Diyarbakır'a, yeni bir uluslararası havaalanı yapalım dediğimiz vakit, yine bir sürü gerekçeyle geldi arkadaşlar önümüze ve bizi öyle bir duruma soktular ki sanki biz köyden dün gelmiş adamlar gibiyiz, dediler ki: "Efendim, aynı ilin hava sahası içerisinde 60 kilometre mesafede ikinci bir havaalanı olmaz." Doğru, yanlış; araştırdık. Bugün, arkadaşlar, işte Yeşilköy'ün, yani eski Yeşilköy'ün, yeni Atatürk Havaalanı'nın hemen yanı başı diyebileceğimiz bir yerde üçüncü havaalanı yapılıyor. Sabiha Gökçen Havaalanı yine var. Berlin'in içinde üç tane havaalanı var, Paris'te Charles De Gaulle Havaalanı var, Orly var ve aynı şekilde, yine dünyanın birçok memleketinde aynı şehrin etrafında üç tane, dört tane havaalanı var. Urfa'ya günde 3 uçak iniyor, Diyarbakır'a 17 uçak iniyor. Uluslararası havaalanı, geçmiş hükûmetler döneminde götürüldü Urfa'ya yapıldı, bugün elektrik, su, personel giderini karşılamıyor, karşılayamıyor. Yani bu Diyarbakır'ın cezası nedir?
Üniversite? Konya Selçuk Üniversitesinin 90 bin öğrencisi var, Diyarbakır üç sene önceye kadar 12.700'dü; kavga, gürültü, her televizyon programında dile getirerek daha bu sene ancak 26 bin rakamını bulabildik. 26 bin dönüm arazisi var bu üniversitenin, Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden biri ODTÜ'yle beraber, birinci ve ikinci. Bugün, tekrar söylüyorum, Konya'da 90 bin, Eskişehir'de 100 bin öğrenci varken Diyarbakır'daki öğrenci sayısı sadece 26 bin.
Diyarbakır'a 200 milyonluk, eski parayla 200 trilyonluk yeni cezaevi yapılıyor. İşte, biraz evvel arkadaş anlattı ya, "Mahkûmlara o kadar güzel bakıyoruz ki?" Yani insanın gidip içeride yatası geliyor! 200 trilyon? Bir yandan da Diyarbakır Dicle Vadisi var, gerçi Sayın Bakanın sözü var, inşallah devam edecek o, bugüne kadar başlayamadı Hükûmet programında olmasına rağmen, 200 trilyon cezaevine verilirken bunun yarısıyla Diyarbakır'a bir İstanbul Boğazı kazandıracak Dicle Vadisi Projesi orada bekliyor.
Sevgili arkadaşlar, bu yatırımların da bir önceliği olmalı. Siz, her önünüze çıkanı alıp cezaevine tıkarsanız, inan edin bu mevcut cezaevlerinin yerine 1 misli kadar daha ilave inşaat yapsanız, yine bir yere varamazsınız. Bu Dicle Vadisi Projesi'nin de bir an evvel faaliyete geçmesini, hayata geçirilmesini istiyoruz çünkü Sayın Başbakanın vaadi var Diyarbakır'a ve Hükûmet programının içerisinde. Bunun için -tabii ki, bir günde bitmez bunlar- Devlet Su İşlerinin, Dicle Üniversitesinin, Diyarbakır Valisinin, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığının bir koordinasyon içinde çalışma mecburiyeti var. Tekrar ediyorum, Sayın Bakanın bu konuda talimatı var yani inşallah bu devam edecek ama bu talimatın bir an önce yerine gelmesini istirham ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, Urfa'nın 30 bin kişilik stadyumu üç yıl evvel bitti, Diyarbakır'ın daha ihalesi bile yapılmadı. "Bugün olacak, proje olacak, yer teslimi olacak." sorun çözülmedi, yine "cek, cak"larla tabii, yani? Maalesef kara mizah, Diyarbakırspor da üç küme birden düştü. Diyarbakırlı Sayın Bakanımız amcazadesini Diyarbakırspor'un başkanı yaptı, çok başarılı bir dönem geçti, üç küme birden düştü; bugün zaten Diyarbakırspor'un hâli de ortada.
Erzincan-Diyarbakır-Mardin demir yolunun etütleri yapılıyor. Son anda bir facia engellendi arkadaşlar, etütler yapılmış, Diyarbakır'da şehrin ortasından, imarlı alanın ortasından hat geçiriliyor, imar planından haberi yok. Belediyeyi, daire başkanlarını, hepsini seferber ettik, son anda yine bu koordinasyon eksikliğini giderdik.
Değerli arkadaşlar, dert çok, anlatabileceğimiz kadar, saatler sürse anlatacağımız mevzu var. Ancak şunu istirham ediyoruz Hükûmetten ve bu işleri bildiğine inandığımız Sayın Bakandan: Sayın Bakan, lütfen, doğru düzgün bir ihale kanunu hazırlayınız, doğru düzgün; 25 sefer değiştirmeye mecbur kalmayacağınız, Türkiye'deki bütün bu yolsuzlukları, hırsızlıkları, yanlışlıkları, iltimasları ortadan kaldıracak, sizi de töhmet altında bırakmayacak, bizleri de rahatlatacak doğru düzgün bir ihale kanunu. Bunu biz uzaydan getirmeyeceğiz, dünyada bu işi yapan, doğru düzgün yapan kimler varsa bakacağız, kendi şartlarımıza bakacağız ve doğru düzgün bir ihale kanunu yapacağız veya bir kanun çıkaracaksınız "Biz ihaleyi istediğimize veririz." diyeceksiniz.
Saygılarımı sunarım, çok teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Tan.