| Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 119 |
| Tarih: | 26.07.2017 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 492 sıra sayılı Meclis İçtüzüğü'nün Değiştirilmesine Dair Teklif'in 2'nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum.
Maddeyle ilgili görüşlerimden önce genel olarak birkaç şey söylemek istiyorum. Bu İç Tüzük'ün ruhuna baktığımızda, genel olarak milletin vekillerinin sesini kısma, muhalefeti susturma, daha az konuşturma ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve hatta cezai yaptırımlarla karşı karşıya bırakılması söz konusu. Teknik olarak şunu söylemek istiyorum: Para cezası "Bir suça iki ceza olmaz." evrensel ilkesinin ihlalidir. Bugün -aranızdaki bütün hukukçular bilir- örneğin imar kirliliğine neden olmak suçunda dahi kişiler adli para cezasını ödedikten sonra idari para cezası silinir veya ödemişlerse bunu geri alırlar ama tam tersine, sizler burada iki ceza getiriyorsunuz.
Yine, mevcut düzenlemede, 161'inci maddede bir düzenleme var, diyor ki: Bu kürsüden Divana, Cumhurbaşkanına vesaire hakaret olursa bir disiplin yaptırımı söz konusu. Dikkat ederseniz burada Başbakan veya bakandan hiçbir şekilde bahsetmiyor mevcut düzenlemede. Neden bahsetmiyor? Çünkü hükûmetin, yürütme organının rahat rahat eleştirilmesi ve bir yaptırımla karşı karşıya kalma riski olmasın diye bu düzenleme yok. O yüzden bu değişiklikle de, bu maddede değişiklik yapılırken fiilen ve o meşru olmayan, getirilen Anayasa'yla resmen yürütme bir kişiye teslim edildiği için, Cumhurbaşkanına hakaretin, bu ilke doğrultusunda, eleştirilebilir olması konusundaki engelin kaldırılması için hakaretin kaldırılması gerekirken, tam tersine, daha ağır bir yaptırım getiriliyor. Bunlar da ifade özgürlüğünü çok ciddi bir şekilde tehdit ediyor.
Gelelim 2'nci maddeye. Bu madde İç Tüzük'ün 19'uncu maddesinde değişiklik yapılmasını içeriyor ve mevcut hâliyle Danışma Kurulunda oy birliği sağlanmaması hâlinde her siyasi parti grubu kendi önerisini doğrudan Genel Kurula getiriyor ve burada onar dakikalık konuşmalar yapılıyor. Bu maddede yapılan değişiklikle, bu konuşmalar, teklif sahibine beş, diğer gruplara üçer dakika olmak üzere kısıtlanıyor. Yani kırk dakikalık konuşma on dört dakikaya indirilerek -tırnak içinde söylüyorum- sizin deyiminizle, Meclis etkin, verimli ve hızlı bir hâle getirilmeye çalışılıyor.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir kanun fabrikası değil, bizler de fabrikatör değiliz, hızlılık ve kârlılık esasına göre çalışmıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Bizim asıl amacımız, burada milletin gerçek sorunlarını konuşmak, çözüm üretmek; milletin huzurunu, refahını, mutluluğunu sağlayacak verimli, güvenilir, öngörülebilir, aşkın zamanlı, evrensel ilkelere uygun kanunlar çıkarmaktır. Bunun için, hızlı değil, uzlaşmacılığa, çoğulculuğa; son oylamacı değil, tam tersine, tartışmacı bir yönteme ihtiyacımız var.
Peki, süresi kısıtlanan bu grup önerileriyle bugüne kadar bu kürsüye neler getirildi diye bir bakarsak, milletin tam da yakıcı sorunlarının, gerçek sorunlarının taşınmış olduğunu görüyoruz. Çocuk istismarı, bu dönem kamuoyunun vicdanını sızlatan Karaman, yine, küçük yavrularımızın yandığı Aladağ yangını, kadına yönelik şiddet, otizmli çocukların sorunları, Soma maden faciaları, iş kazaları, basın özgürlüğü, üreticinin sorunları, taşeron işçilerin sorunları, muhtarların sorunları, engellilerin istihdamı, çalınan sorular, çalınan hayatlar, FETÖ'yle mücadele ve bunun gibi toplumu yakından ilgilendiren birçok yakıcı sorun tam da sesini kısmaya çalıştığınız bu maddeyle bu Meclis gündemine geldi. Bu sorunları burada konuşmak neden sizi rahatsız ediyor diye soruyorum. Bu saydığım konular, bu dönem çıkardığınız ve işçilerin köle gibi alınıp satılmasını sağlayan kiralık işçilik kanunundan daha mı az değerli? Vatandaşı zorla bireysel emekliliğe sokan kanundan daha mı önemsiz? Cumhuriyetin varlıklarını ipotek altına alan, borçlandıran Varlık Fonu Kanunu'ndan daha mı çok zaman kaybettiriyor? Biraz önce saydığım ve değiştirmeye çalıştığınız bu maddeye göre, Meclis kürsüsüne getirilmiş olan konular, vatandaşın cebinden haksız yere çıkmış olan kaçak elektrikle ilgili faturaların yandaş şirketlerin kasasına girmesini sağlayan o kanundan daha mı önemsiz bu saydığım konular?
Evet, aceleyle bu kanunları çıkarmak için milletin gerçek gündemini bu kürsüye getirme konusunda engelliyor olsanız da, parmak çoğunluğunuzla bunu yapmaya çalışsanız da bizler 450 kilometre boyunca halkın gerçek gündemini nasıl "Hak, hukuk, adalet" diye haykırdıysak aynı şekilde bu halkın sorununu, her yerde, sokakta haykırmaya devam etmesini biliriz diyorum.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)