GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:4
Tarih:05.10.2017

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, muharrem ayındayız. Buradan Kerbela'nın acısını yüreğinde hisseden, Hazreti Hüseyin'in zalime karşı başkaldırışını rehber edinen ve mazlumun yanında olan herkesi yürekten selamlıyorum.

Bu olay bin üç yüz yıl önce gerçekleşse de aynı zihniyet günümüzde de değişik biçimde devam etmektedir. Zalimler iktidarını sağlamlaştırmak için bugün de masum insanların canıyla, kanıyla, malıyla oynamaktadırlar. İşte OHAL tablosu ortada. Yüz binlerce insan haksız hukuksuz bir şekilde işlerinden edildi. Bu insanlar aç bırakıldı, aileleriyle birlikte âdeta açlığa terk edildi. Emekliler her gün artan hayat pahalılığı içinde yaşam savaşı veriyor; çiftçiler, öğrenciler, esnaflar yine öyle. Nuriye ve Semih iki yüz on bir gündür açlık grevinde, haksızlığa karşı bedenlerini ortaya koydular, ölümle pençeleşiyorlar. Bugün işçiler açısından aynı durumla karşı karşıyayız.

Sosyal devlet, güçlü işveren karşısında işçinin haklarını koruyan devlettir. İş mahkemeleri, işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlığı işçiyi korumak amacıyla çözmek için kurulmuştur ama bu torba kanunda yer alan zorunlu ara buluculuk sistemi, işçiyi korumak bir yana işçinin kazanılmış haklarını da gasbetmektedir. AKP iktidarının uyguladığı politikaların amacı da işte budur. On beş yılda cumhuriyet tarihi boyunca kazanılan tüm hakları birer birer gasbettiniz.

AKP döneminde kaç işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti, sizler bunu biliyor musunuz? Resmî rakamlara göre tam 20 bin işçi iş cinayetinde can verdi, onlarla birlikte ailelerinin hayatı da sönüp gitti. Mayıs ayında "hedef sıfır kaza" kampanyası başlattınız, Bakan dört ayda sıfır kaza sözü verdi ama ne yazık ki dört ayda ülkede iş kazaları katliamla sonuçlandı. 750 işçi bu süreçte hayatını kaybetti, üstelik ölenlerin 50'den fazlası çocuk yaştaydı. Bunların sorumlusu elbette ki sizin iktidarınızdır. Bir bakanın verdiği sözü tutmadığı zaman yapması gereken tek şey istifa etmesidir. Bakın, dün Hollanda Savunma Bakanı "2 askerin ölümünden sorumluyum." dedi ve istifa etti. Burada 753 candan söz ediyorum ama ne yazık ki hiçbir bakanın umurunda bile değil. Soma'da 301 insan öldüğünde "fıtrat" dediniz, şimdi her ay ülkenin bir yerinde bir Soma yaşanıyor ama kimsenin sesi soluğu çıkmıyor.

Bize işçi haklarını anlatmayın, "İşçi dostuyuz." sakın demeyin. İşçiler en çok sizin iktidarınız döneminde mağdur edildi. Geçmişte grev yaparken boy boy fotoğraf veren AKP'nin Genel Başkanı "OHAL'den istifadeyle grevleri yasakladım." diyor. Kendi yandaşlarınız işçileri daha çok sömürsün diye mi grevleri yasaklıyorsunuz?

Devrik Başbakan Davutoğlu bundan yaklaşık iki yıl önce, 28 Ekim 2015'te "Taşeron işçisi olanları kadroya alacağız." diye söz verdi. İki yıl önce taşerona kadro sözü verdiniz ama sözler yalan oldu ve bu insanları aldattınız. Tekrar seçim yaklaşınca insanları kandırmaya devam edecek misiniz? Artık halkımız sizin yalanlarınıza asla inanmamaktadır.

Tarih, işçiyi tekmeleyen Yusuf Yerkelleri, millete küfreden Cengizleri, işçiye asgari ücreti çok görüp lüks ve şatafat içinde yaşayanları, OHAL'den istifadeyle işçilerin sesini kısanları, halkın parasıyla kaçak saray diktiren Muaviye'yi, zulümle hüküm sürmek isteyen Yezid'i değil, tüm bu karanlığa karşı insanlık için direnen Hüseyinleri yazacaktır. Biz, Hüseyinlerin yolundayız. Biz, işçinin, emekçinin yanındayız. Biz, sosyal devletten, haktan hukuktan, adaletten yanayız. Biz, mağdurdan yanayız.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)