| Konu: | İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 10.10.2017 |
MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 491 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 14'üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında konuşacağım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasada ara buluculuk sistemi getirilerek işçinin mahkemeye gitmesinin belki de önü kesiliyor. Burada şunu söylemek istiyorum: Bu tasarıyı uygulayacak olan insanlar öncelikle Peygamber Efendimiz'in buyurduğu gibi "İşçinin alın teri kurumadan hakkını teslim edin." ilkesine, hadisişerifine uygun hareket ederlerse bir sıkıntı olmayacağı ama buna uygun hareket etmez de işçinin hakkını gasbetmeye kalkarlarsa işçinin almış olduğu tazminat hakkını belki de yüzde 50, belki de yüzde 30 kırparak, mahkeme yolunu da engelleyerek işçi kardeşlerimizi mağdur etme söz konusu olacaktır. Onun için uygulayıcıların bu konuda çok dikkatli davranmaları ve vicdan sahibi olarak hareket etmeleri gerekmektedir.
Yine, burada şunun da altını çizmek istiyorum: Özellikle son dönemde FETÖ terör örgütüyle alakalı getirilen sistemde mülakatla müdür yardımcılıkları, mülakatla devlet memurları tespiti yapılıyor. Burada da "şu sendika benim, bu sendika senin" ayrımı yapılmadan, hak edenin hakkını vererek, insanların liyakatine bakarak görevlendirme yapılması doğru olacaktır. Geçmişte bunları çok yaşadık. FETÖ terör örgütünün bu ülkede özellikle emniyet içerisindeki yapılanmasını, kimleri nasıl komiser yaptıklarını, kimleri nasıl müdür yaptıklarını, kimleri hangi istihbarat örgütünün başına getirdiklerini ve bu istihbaratçıların da kimlerle iş birliği yaptığını hep birlikte gördük, yaşadık. Onun için gerçekten bu ülkede vatanını, milletini seven, bayrağına sadık, devletine sadık insanlara, eğer liyakat sahibiyse hak ettiğini vermek gerekir. Burada sendika ayrımcılığına giderek, "şu sendika senin, bu sendika benim" diyerek ayrımcılık yapmak doğru bir yöntem olmayacaktır. Burada da vicdan ölçüsünde hareket edilirse liyakat sahibi insanlar görev başına geleceklerdir ve devletini korumak adına, milletini korumak adına da her türlü görevi layıkıyla yerine getireceklerdir.
Yine, bugünlerde görüşülen torba yasada tütünle alakalı bir madde var. Gerçi iktidar milletvekillerinin bir kısmı bu maddenin düzeltileceğini söylediler ama yine de uyarmak istiyorum. Tütün çok zor şartlarda yetiştirilen, çok kıraç arazilerde, insanların belki de başka bir geçim kaynağının olmadığı şartlarda yetiştirilen bir üründür. Keşke tütünün tamamını yasak etsek, keşke insanlar sigarayı hiç içmeseler, keşke tütünden tamamen uzaklaşsalar ama ne yazık ki içenler var. Yani burada bize hem Yahudilerin hem de emperyalist güçlerin bugünlerde, son günlerde uygulamış olduğu yaptırımları göz önünde bulundurarak Philip Morris'i mi zengin edeceğiz yoksa kendi tütüncümüzü mü koruyacağız? Bu ayrımı yetkililerin iyi düşünüp iyi ayarlaması lazım. Yani eğer Philip Morris'i, Yahudileri zengin edeceksek, eğer global jandarmayı zengin edeceksek o zaman tütün yasasını çıkartalım ve Philip Morris'in önünü açmış olalım. Ben bu manada çiftçilerimizin, tütün üreticilerimizin korunması gerektiği kanaatindeyim. Onun için de bunun altını çizerek söylüyorum: Tekrar ve tekrar, lütfen bu konuda hassasiyetimizi ortaya koyalım.
Yine, bu taşeron işçilerle ilgili verilen bir söz vardı. Bu konuda çok fazla soru soruluyor. Gittiğimiz zaman, karşılaştığımız her yerde, işçiler "Ne olacak taşeron işçilerin hâli?" diyor. Bu konuyu da bir an önce düzenlemek ve taşeron işçilerimizin lehine, onların kazanımları lehine bir yasa düzenlemesi yapmamız gerektiği kanaatindeyim. Bunları bir an önce başarmamız lazım.
Yine son günlerde Türkiye'nin İdlip'le ilgili bir askerî harekâtı var. Oradaki harekâta katılan tüm askerlerimize başarılar diliyorum; Allah onların yardımcısı olsun.
10 bin kilometreden gelip de burada hak sahipliği iddia ediliyorsa, bin kilometre öteden İsrail burada hak sahipliği iddia ediyorsa elbette ki Türkiye'nin de burada hak sahipliği vardır. Sonuna kadar arkasındayız; askerlerimizin de ve o harekâtı düzenleyenlerin de sonuna kadar arkasındayız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.