GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:11.10.2017

CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iş davalarında zorunlu ara buluculuğu içeren kanun tasarısı üzerindeki görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım.

Öncelikli olarak Aliağa'da bugün meydana gelen iş kazası sonucu yaşamını yitiren 4 işçimize Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Evet, taraflar arası uzlaşmayı ilke edinen ara buluculuk, özü itibarıyla bizim de itiraz etmediğimiz bir konudur. Tam tersine, toplumda uzlaşma kültürünün artmasını son derece önemli ve değerli bulmaktayım. Yine dava sayısının azaltılmasının, hızlı, etkin ve az masrafla yürütülen bir yargı sürecinin elbette destekçisi oluruz. Ancak bugün konuştuğumuz zorunlu ara buluculuk tüm bu amaçları karşılayabilir mi? Yani bu mekanizmayla dava sayısı azaltılabilir mi? İşçiler yasal haklarını daha hızlı, daha etkin ve daha az masrafla elde edebilirler mi? Maalesef, bütün bu soruların cevabı "hayır"dır. Tasarı bu hâliyle, iş yasalarının işçiyi koruma ilkesine aykırı şekilde, çalışanların adalete erişiminde çok büyük bir engel olacaktır. Bu hâliyle hızlı, etkin ve daha az masrafla yargılama yapılamayacağı gibi, iş davalarında da sayının patlayacağını düşünmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, 13,5 milyon kayıtlı ve kayıt dışıyla birlikte yaklaşık 20 milyon işçinin olduğu ülkemizde, AK PARTİ Hükûmetinin yanlış politikaları sonucu, iş ve çalışma yaşamının çözülemeyen, son derece önemli ve büyük sorunları vardır. Kayıt dışı çalışma, taşeron işçiliği, iş kazaları ve meslek hastalıklarında kırılan rekorlar, sendikalaşmanın önündeki engeller, kadın ve çocuk işçiliği, çalışma sürelerinin uzunluğu gibi sorunlar gün geçtikçe çözüleceğine maalesef büyümektedir. OECD verilerine göre Türkiye, brüt ortalama kazanç sıralamasında 33 ülke arasında 32'nci sıradadır; çalışma mesaisinin en uzun olduğu ülkeler sıralamasında 1'inci sırada, iş gerginliğinde yüzde 76'yla yine 1'inci sıradadır.

Ülkemiz maalesef, 2017 yılı Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu Küresel Haklar Endeksi'ne göre işçi hakları bakımından 139 ülke içerisinde en kötü 10'uncu ülkedir. Bu rakamlar, AK PARTİ hükûmetlerinin iş ve çalışma yaşamının sorunlarını çözemediğini açıkça göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ hükûmetlerinin yanlış politikaları sonucu iş ve çalışma yaşamında böylesine büyük sorunlar ortaya çıkmıştır. Yani bu mevcut sistem sorun üretmektedir, bu sorunlar da dava üretmektedir. Sayın Bakan, ne yaparsanız yapın, iş ve çalışma yaşamındaki bu ağır ve büyük sorunları çözmeden yargıdaki dava yükünü azaltamazsınız ve yargıyı hızlandıramazsınız. Yani önemli olan sineklerle uğraşmak değil bataklığı kurutmaktır yani sorunları çözmektir.

Öte yandan, değerli milletvekilleri, yargı sistemimizin de maalesef, çok büyük yapısal ve zihinsel sorunları vardır. İş mahkemelerindeki sorunlar da aslında, genel anlamda yargının bir parçası olan sorunlardır.

Sayın Adalet Bakanı Komisyonda yapmış olduğu konuşmada, 2016 itibarıyla hukuk uyuşmazlıklarının yüzde 15'inin iş uyuşmazlıklarından kaynaklandığını, Yargıtayın iş yükünün yüzde 30'unun iş uyuşmazlığı olduğunu, iş davaları süresinin ise ortalama dört yüz otuz dört gün olduğunu ve zorunlu ara buluculuk ile yargının iş yükünün hafifletileceğini, davaların daha kısa sürede, daha etkin ve daha az masrafla çözüleceğini, amaçlandığını ifade etmiştir.

Değerli milletvekilleri, aslında, Sayın Bakan bu rakamlarla bir itirafta bulunmuştur. Neyi itiraf etmiştir? AK PARTİ hükûmetlerinin yanlış politikaları sonucu ve yapmış olduğu büyük hatalar sonucu kalitesiz bir yargı sistemi olduğunu itiraf etmiştir, yargının sapır sapır döküldüğünü itiraf etmiştir, bu yargı sistemiyle işçilerin adalete erişemediğini itiraf etmiştir ve değerli milletvekilleri, aslında, bu itirafla yargının iflas ettiği itiraf edilmiştir. Peki, iş mahkemelerindeki bu sorunların çözümü için ne önerilmektedir? Zorunlu ara buluculuk sistemi önerilmektedir. Zorunlu ara buluculuk ise aslında yargının özelleştirilmesidir değerli arkadaşlarım. Evet, bu sistemle iş yargısı âdeta özelleştirilmektedir. Ne yapılmaktadır? Adalet dağıtımı zorunlu olarak hâkimlerin elinden alınarak ara buluculara verilmektedir ve adalet taşeronlaştırılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ara buluculuk sistemi, dünyada her şeyden önce gönüllülük esasına dayanır, bizde ise dava öncesi bir zorunluluk olarak işçilere dayatılacaktır, bu dayatmanın ise çok büyük sakıncaları olacaktır. Ara buluculuk sistemi, özü itibarıyla aslında bir pazarlık sistemidir; işçi zorla bu pazarlık masasına oturtulacaktır, işçinin anasının ak sütü gibi helal olan bu haklar pazarlık konusu yapılacaktır.

Değerli arkadaşlarım, iş davalarında davayı açanların yüzde 99'u işçilerdir. On sekiz yıllık meslek hayatımda, avukatlık hayatımda bir işverenin bir işçiye dava açtığını görmedim, hep işçiler dava açmışlardır. Yani aslında, dava konusu olan, işçinin yasal haklarıdır. Düzenlemeye baktığımızda ise ortaya çıkan şudur: Ara bulucular işveren ile işçiyi yan yana getirecekler ve diyeceklerdir ki "Ey işçi, senin 50 bin lira alacağın var, bu senin hakkın ama Türkiye'deki davalar iki, üç yıl uzuyor. Bu sistem bozuk, davayı kazanıp kazanmayacağın da belli değil, gel sen, 20 bin liraya razı ol" diyeceklerdir. Yani işçinin yasal hakları üzerinde tam bir at pazarlığı yapılacaktır. Oysa zaten, işveren yasalara göre bu hakları ödemek zorundadır. Şimdi, ara bulucu, bu şekilde işçiyi alacaklarından vazgeçirmeye zorlayarak, vazgeçirmeye çalışarak aslında işverenin avukatlığını yapmış olacaktır.

Tekrarlıyorum: Bakın, tasarı bu şekilde geçerse ara bulucular işverenlerin, kötü niyetli işverenlerin avukatlığını yapacaklardır yani ara bulucular ölümü gösterip sıtmaya razı edeceklerdir. Değerli arkadaşlarım, bu kabul edilemez, edilmemelidir.

Peki, pazarlık kimlerin arasında yapılacaktır? Ekonomik anlamda güçlü olan ve her türlü hakkını bilen, avukat tutan işveren ile işten haksızca çıkartılmış ve hiçbir hakkını alamamış, hiçbir hakkını bilmeyen, avukat tutamayan, belki cebinde tek kuruş dahi parası olmayan işçi arasında yapılacaktır. Eşit olmayanlar arasında yapılan pazarlıkta güçsüz olanın taviz vereceği çok açıktır ve haklarını alamayacağı çok açıktır.

Yani değerli arkadaşlarım, bu sistem işçinin yasal haklarının önemli bir bölümünü kaybedeceği bir sistemdir. Dolayısıyla tasarı bu hâliyle geçerse kul hakkı yenecektir. Bu tasarıya "evet" oyu verecek olan arkadaşlarımıza söylüyorum: Bu kul hakkının yenmesine müsaade etmeyin, lütfen. Bu tasarı bu hâliyle son derece yanlıştır.

Değerli arkadaşlarım, yine bir başka konu da zorunlu ara buluculuk sistemi yargıdaki iş yükünü hafifletmeyecek, tam tersine dava sayısını patlatacaktır. Neden bunu söylüyorum? Bakın, bu sistem yasalara uymayan, işçiyi fazla çalıştıran, ücretlerini ve haklarını ödemeyen, kötü niyetli işvereni koruyan bir sistemdir. Ara bulucu bu kötü niyetli işverenin borçlarını düşürmeye çalışacaktır. Bu şekilde, işçilerin hakları ara bulucular tarafından düşürülüp kötü niyetli işveren de kârlı çıkınca dürüst işveren de diyecektir ki: "Ya, niye ben yasal haklarımın tamamını ödüyorum? Ben de ödemem. Nasıl olsa ara bulucu var, ara bulucu borçları düşürüyor." Dolayısıyla zorunlu ara buluculukla kötü niyetli işveren mükâfatlandırılacak, dürüst işveren ise cezalandırılacaktır. Yani dürüst işverenler bu şekilde yasaları çiğnemeye teşvik edilecektir. Bu da bana göre, iş davasında, iş yargısında dava sayısını patlatacaktır.

Yine, değerli arkadaşlarım, bir başka konu ise dava sürelerinin kısalacağı iddiasıdır. Bana göre, bu sistemde yine dava süreleri uzayacaktır çünkü bu tevzi sisteminden sonra, bir aylık süre içerisinde ara bulucu bu sorunu çözmek zorunda. Bir aylık süre içerisinde tebligat nasıl yapılacak? Bakın, bu sistemde tebligatı dahi bir ayda yapması mümkün değil dolayısıyla bu şekliyle ara buluculuk mekanizması, işçinin adalete erişiminde bir engel olacaktır. Biz bu sebeple, tasarının geri çekilmesi yönünde görüşümüzü ifade ediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)