| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı Adına Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile İspanya Krallığı Savunma Bakanlığı Adına İspanya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Arasında Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi (LHD) Projesi İşbirliği Faaliyetlerine İlişkin Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 12.10.2017 |
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, 472 sıra sayısıyla Türk Deniz Kuvvetleri ile İspanya Deniz Kuvvetleri arasında çok maksatlı amfibi hücum gemisi projesi konusunda iş birliği yapan bir anlaşmayı konuşuyoruz. Şimdi, ne zaman bir ülkeyle iş birliği ya da anlaşma yapmaya kalksanız vallahi ödüm patlıyor, "Eyvah, acaba ne olacak?" diyorum. Şimdi, İspanya'yla ilişkilerimiz kötü değil. Acaba sizin bu iş birliği anlaşmasından sonra İspanya'yla hâlimiz ne olacak? Niye endişe duyuyorum anlatayım.
Suriye'yle çok güzel anlaşmalar yapmıştınız, dostluk anlaşmalarıydı, birlikte kabineler topladınız, vesaire; şimdi düşman olduk, "katil Esed" dediniz, kapıları kapattınız, bedelini biz ödedik Mersin'de, çiftçiler ödedi. 4 milyon Suriyeli Türkiye'ye geldi, bedelini yine garibanlar ödedi. Şimdi Astana sürecinde İran'la, Rusya'yla Türkiye bir araya geldi yani "İran ve Rusya" derken doğal olarak Suriye'yi kastediyoruz ve şimdi Suriye'yle Türkiye masaya oturmuş oldu ve birtakım anlaşmalar yaptı. Onun için eyvah diyorum.
Eyvah diyorum çünkü Özgür Suriye Ordusu'yla anlaşmıştınız. Özgür Suriye Ordusu'nu ve muhalif güçleri beslemiştiniz, eğitmiştiniz, donatmıştınız. Şimdi bir şekilde Özgür Suriye Ordusu'nu Halep'ten çıkardınız. Dediniz ki: "Çık oğlum Halep'ten, gel İdlib'e." Geldiler İdlib'e ve götürdünüz, düşman olduğunuz Esad rejimine Halep'i teslim ettiniz ellerinizle. Onun için korkuyorum. Bir ülkeyle anlaşma yaparken yine mi rezil olacağız, yine mi başımız öne eğilecek, yine mi düşman olacağız diye vallahi korkuyorum.
Şimdi İdlib'e girmeye çalışıyorsunuz. İdlib'e girdiniz. İdlib'e çektiğiniz Özgür Suriye Ordusu ve muhaliflere de diyorsunuz ki Astana'da yaptığınız görüşmelerde: "Merak etmeyin, biz onları oradan alırız." Ama şimdi "Hayır, alamazsınız. Siz bizi eğittiniz, siz bizi donattınız, elimize silah verdiniz. Şimdi biz bu silahları size karşı kullanacağız." diyor oradaki muhalifler. "Bizi kandırdınız, Halep'ten çıkardınız ama İdlib'den çıkaramayacaksınız." diyorlar.
İşte, yaptığınız anlaşmalar nereye gidiyor? İspanya'yla yaptığınız anlaşma da acaba böyle bir şey mi, vallahi ben de bilmiyorum. O yüzden, ikiyüzlü dış politikalar uygulayarak her zaman uluslararası arenada başımızı öne eğdiriyorsunuz.
Bakın, ABD'yle anlaşmalar yapıyorsunuz. Daha yakında Cumhurbaşkanı Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti, "yakın dostum Donald" diye hitap etti, "Hiç olmadığımız kadar yakınız." dedi ve çeşitli anlaşmalar yaptınız. Bir de baktık ki Donald bize 40 tane Boeing uçağı satmış, 40 tane, "hop" demiş, halletmiş. Ne kadar, biliyor musunuz? 11 milyar dolar. İyi, tamam, hadi, ihtiyacınız var diye düşünebilirsiniz ama Türk Hava Yolları batıyor, biliyorsunuz değil mi? Zarar ediyor, perişan durumda. Siz "dostum Donald" dediniz, 11 milyar doları bıraktınız, geldiniz. Adam bir hafta sonra dedi ki: "Hop, vizeleri kaldırıyorum."
Ya, Allah aşkına, bir ülkeyle de bir anlaşma yapmayın ya, bırakın şu anlaşma yapmayı ya. Siz anlaştıkça biz batıyoruz, siz anlaştıkça biz mahvoluyoruz, siz anlaştıkça bizim başımız öne eğiliyor. O yüzden ne olur, siz bu anlaşmaları yapmayın. Bu İspanya'yla yaptığınız anlaşma iyi gibi görünüyor ama başımıza ne gelecek, vallahi billahi ben de bilmiyorum.
Avrupa Birliğiyle yakın dost oldunuz. Avrupa Birliğine girdik diye gündüz vakti havai fişekler attınız. Davutoğlu dedi ki: "Türk vatandaşı başı dik bir şekilde götürecek pasaportunu, atacak memurun önüne. 'Ben Türkiye'den geliyorum' diyerek vizesiz girecek benim vatandaşlarım." Hepiniz alkışladınız çılgınca. Ne oldu şimdi? Almanya diyor ki: "Amerika'yı örnek almalıyız. Ya, niye aklımıza gelmedi bizim bu iş? Keşke bizim aklımıza gelseydi. Şimdi Amerika'yı örnek almalıyız."
Ya, Barzani'yle dost oldunuz. Bir süre sonra "Bir gece ansızın gelebilirim." dediniz. Fetullah'la dost oldunuz, başımıza bombalar yağdı. Allah aşkına, ne olur, ya, kimseyle dost most olmayın, kimseyle anlaşma manlaşma yapmayın, kimseyle de oturup bir mutabakat imzalamayın. Siz bunu yaptıkça biz perişan oluyoruz.
İyi geceler. (CHP sıralarından alkışlar)