| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 19.10.2017 |
MHP GRUBU ADINA OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, geçtiğimiz gün Mersin'de kalleşçe polis servis aracına düzenlenen hadisede yaralanan polislere acil şifalar diliyorum.
Büyük devlet adamı, büyük lider, büyük dava adamı Aliya İzzetbegoviç'in ölüm yıl dönümü münasebetiyle kendisine rahmet diliyorum ve bu arada Sayın Deniz Baykal'a da hayırlı şifalar diliyorum.
Son bir yıldır hepimizin bir şekilde ismine aşina olduğu, televizyon veya gazete haberlerinde artık ismine sıkça rastladığımız bir konu var; sentetik uyuşturucular, sentetik haplar ve tabii, halk arasında bilinen adıyla bonzai. Haberlerde otuz saniyelik, bir dakikalık bir görüntüyle geçen bu zehir ne yazık ki milletimizin bir neslini, yeni bir jenerasyonu yok etmek üzere ve ne yazık ki biz bu gerçeği yine kendi devletimizin ilgili ve yetkili kuruluşları yerine, Birleşmiş Milletlerin raporlarından öğreniyoruz. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Dairesi 2016 ve 2017 Dünya Uyuşturucu Raporları'nda diyor ki: "Türkiye'de uyuşturucu kullanımı 2011'den bugüne 17 kat artmıştır. Türkiye'de uyuşturucu kullanımı yaşı da 11'e kadar düşmüştür. Türkiye sentetik uyuşturucu kullanımı sonucunda yaşanan ölümlerde Avrupa ülkeleri arasında 1'inci sıraya yükselmiştir. Türkiye'de uyuşturucu kullanan kişi sayısı son üç yılda yüzde 20 oranında artarak 1,5 milyona dayanmıştır." Tablo çok ama çok vahim, bu illeti, bu zehri kullananların önemli bir oranının gençlerimiz olduğu gerçeğinden hareket edersek konunun ne kadar kritik bir seviyeye geldiğini zannederim anlamış oluruz. Üzülerek söylüyorum ki millî ordumuzun asker sayısının 5 katı kadar gencimiz uyuşturucu batağına saplanmış durumda ve asıl büyük tehlike, tüm otoriteler tarafından esrar ve benzeri uyuşturuculardan 100 kat daha öldürücü denilen sentetik uyuşturucular sadece uyuşturmuyor, saldırganlaştırıyor, güncel tabiriyle zombileştiriyor ve en nihayetinde öldürüyor. Maalesef bu öldürücü zehrin farkına Avrupa ülkelerinden biraz daha geç varmışız. Avrupa bu zehri 2008'de uyuşturucu ve yasak maddeler kapsamına alırken biz ancak 2010 yılı sonunda bunu yasaklamışız.
Tabii, yasaklama tek başına bir çare değil çünkü artık, bu iş tabiri caizse sokağa, çarşıya, pazara inmiş durumda ve maalesef neredeyse evlerde bile imal edilir hâle gelmiş. İşte, açın bakın, bazı internet siteleri tarafından tarifleri bile veriliyor. Bütün kozmetikçilerde bulabileceğiniz bir aseton, bir saç spreyi, bütün marketlerden alabileceğiniz bir sinek ilacı veya bazı haşere ilaçları, yine baharatçılardan kolaylıkla satın alınabilecek yavşan otu veya belli bitkisel çaylara emdirilip bu zehir imal edilmekte ve peşi sıra akşam haberlerinde bir dakikalık görüntülerle geçiştirilen kamusal alanlarda, cadde kenarlarında, parklarda kendinden geçmiş, olduğu yerde kalakalmış genç çocuklarımızın dramı gelmektedir.
Değerli arkadaşlar, çok üzülerek belirtmeliyim ki sentetik uyuşturucular özellikle büyükşehirlerde hayatın içine girmiştir ve bir gizli silah gibi gençlerimizi öldürmekte, birçok aile perişan olmakta; arkadaş çevresi, merak ve başka saiklerle bu illete bulaşan gençlerimiz elimizden kayıp gitmektedir.
Son on yılda imali, dağıtımı, kullanımı geometrik oranlarla artan bu illetle mücadele de topyekûn olmalı; okulda, evde, çarşıda pazarda, kısaca hayatın aktığı her yerde bu illetin, bu zehrin öldürücü etkisi kitle iletişim araçlarıyla milletimize duyurulmalıdır.
Dolayısıyla diyoruz ki gençlerimizi bu zehirden korumak için eğitim esasına dayalı bir acil eylem planı derhâl hazırlanmalı ve yaygın eğitim kurumlarında uyuşturucu ve bağımlılıkla mücadele dersleri verilmeli, çarpıcı kamu spotları hazırlanmalı ve bu kamu spotlarının haftada en az bir kez ulusal televizyon kanallarında "primetime" saatlerinde yayınlanması zorunlu tutulmalı. Özellikle yurt dışı menşeli kargo ve posta kontrolleri sıklaştırılmalı, gerekiyorsa bu iş için yurt dışından yeni kontrol cihazları acil olarak tedarik edilmeli ve mutlaka ve mutlaka ne gerekiyorsa yapılmalı. Geç kaldığımız vakit, elimizi dizimize vurduğumuz vakit iş işten geçmiş olur diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)