GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:19.10.2017

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 497 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 23'üncü maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, üzerinde görüştüğümüz kanuna göre nüfusun tanımlanması, kayıt altına alınması, üzerinde yapılacak düzenlemelerle birlikte elbette önem arz etmektedir. Ancak, nüfusun kayıt altına alınması kadar, nüfusun sağlığının, güvenliğinin korunmasının sağlanmasıyla ilgili de yapılacak olan çalışmalar bilhassa belki de kayıt altına alınmasından çok daha değerlidir.

Devlet, her vatandaşın güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Çocuklarımız ve gençlerimiz bunların başında gelir. Ancak, malumunuz ki bugün bir araştırma önergemiz gündeme geldi ve maalesef reddedildi; uyuşturucu madde, özellikle sentetik uyuşturucu maddelerle ilgiliydi. Bu noktada baktığımızda, çocuklarımızın ve gençlerimizin, aynı zamanda yetişkinlerin ne kadar risk altında olduğunu, sağlığının tehlikede olduğunu da kabul etmek tabii ki mümkün, mümkünü bir kenara bırakalım göz ardı etmek mümkün değil.

Biz daha önceden uyuşturucu maddeleri kokain, eroin, esrar, LSD olarak tanımlarken son zamanlarda özellikle piyasaya sürülen ve çocuklara yönelik olarak çıkarılan bonzai ve arkasından tekrar piyasaya sürülen, bugün Türkiye'ye de geldiğini gördüğümüz "flakka" adında uyuşturucularla tanışmış bulunmaktayız. Özellikle bu flakka çok daha farklı bir uyuşturucu türü çünkü etki mekanizması çok farklı, insanı bir zombiye dönüştürüyor; daha doğrusu insana halüsinasyonlar göstererek ve nihayetinde ağır paranoyaya sürükleyerek çıldırtacak düzeyde saldırganlaştırmaya yönelik bir uyuşturucu madde.

Bu maddeleri kullananlar da genellikle "Bir iki kez kullanır, denerim." diye düşünüyor ama bir iki kez kullanmak bağımlılığın ilk adımı, maalesef, arkadan, hiç fark etmeden bağımlı hâle geliyorlar. Ne yazık ki özellikle sentetik uyuşturucularda birkaç kez kullanımın sonucu kesinlikle ölüm oluyor.

Ben daha önceden kürsüden de dile getirdiğim gibi psikoterapi eğitimleri aldım ve bu psikoterapi eğitimlerinin içerisinde bağımlılık terapileri de mevcuttu. Daha önceden bağımlılık terapileri üzerinde yoğun bir çalışma yapmadım ama size burada bilgi verecek düzeyde bir eğitime sahibim. Bağımlılığın evreleri var. Bu bağımlılık evreleri herkes için geçerli olmasa da -şimdi, içinizde belki sigara kullanıp da sigarayı bırakmayı denemiş olanlar vardır, bu yaklaşımda olup bırakmayı deneyenler belki çok daha iyi anlayacaktır- belli evrelerden geçer. Önce, bir hazırlık evresi vardır, bağımlılığa başlarsınız, ilk madde kullanımı; arkasından, madde kullanmayı sürdürme, ilerleme; bırakma evresi, bıraktığınızı düşünürken tekrar madde kullanımını düşünme -biz buna "prolapse" diyoruz- tekrar madde kullanıma başlama "lapse" ve sürdürme "relapse" dediğimiz dönemler. Bunlar bir döngüdür. Yani, bağımlılık terapisi başladıktan sonra bağımlı bir kişiyi o maddeden kurtarmak, temizlemek, bir daha başlamasını engellemek çok maliyetlidir, çok zaman alır, gerçekten de çok zordur ve bunu da açıkça söylemek gerekir ki birçok kez de başarısızlıkla sonuçlanabilecek bir terapi türüdür.

Madde kullanmaya yol açan etkenler de o kadar fazla ki kişinin kendi özelliklerinden tutun, ailesi, arkadaşı, çevresi, bağlı olduğu kültürel sosyolojik yapı, bunların hepsi önemli; çok ayrıntılı ele alınması gerekir. Şimdi, İçişleri Bakanlığı Emniyet Müdürlüğünün yaptığı araştırmaya göre bakıyoruz, uyuşturucu kullananların yüzde 64,81'i ilkokul mezunu, 49,31'i işsiz, 31,93'ünün de düzenli bir işi yok, yine ne yazık ki yüzde 2,26'sı da öğrenci. E, bu durumda bizim çok ciddi adımlar atmamız gerekiyor. Gerçekten de reddedilmiş olsa bile bunun tekrar gündeme getirilip kabul edileceğine inancım yüksek. Bununla ilgili bir araştırma komisyonu kurmak gerçekten çok önemli ama yeterli değil. Geçen hafta bizim kanun teklifimiz geldi daimî çocuk hakları komisyonu kurulmasına yönelik. Ben biliyorum ki buradaki siyasi partilerin tamamının kanun teklifi var, araştırma komisyonlarının önerileri tamamen bu yolda; peki, neden bu komisyonu kuramıyoruz ben hâlâ anlamış değilim. Bu komisyonu kurduktan sonra çocuklarımızı, gençlerimizi korumak için alt komisyonlarda yapabileceğimiz çalışmalar çok nitelikli, değerli ve çeşitli.

Bunu bir kez daha sizlere hatırlatıyor, yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)